İçinde mak olan 7 harfli 201 kelime var. İçerisinde MAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mak olan kelimeler listesine ya da Sonu mak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UTULMAK
-
-
[-e]
Utma işi yapılmak veya utma işine konu olmak
-
[-e]
Utma işi yapılmak veya utma işine konu olmak
- AĞLAMAK
-
-
[nsz]
Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek
-
Ağaç budandığında kesilen yerlerden besi suyu veya öz su akmak
-
[-den]
Sızlanmak, yakınmak
- "Utanç ve kahırdan, yumruklarını ısıra ısıra bir zaman ağladı." (Atilla İlhan)
-
[-e]
Bir duruma üzülmek
- "Şu kara bahtıma ağlıyorum."
-
[nsz]
Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek
- AYLAMAK
-
-
[-i]
Beklemek
-
[nsz]
Sürmek, devam etmek
-
[-de]
Ayı dolduran bir süre geçirmek, aylarca kalmak
-
[-i]
Beklemek
- KURUMAK
-
-
[nsz]
Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
- "Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek
-
Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak
- "Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek
- "Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu." (Refik Halit Karay)
-
Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak
- "Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek
- ARATMAK
-
-
[-i]
Arama işini bir başkasına yaptırmak
-
Özletmek
- "Bana senden ayrı kaldığım günleri aratıyorsun." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Arama işini bir başkasına yaptırmak
- IHLAMAK
-
-
[nsz]
Hastalıktan veya yorgunluktan inler gibi "ıh" sesi çıkarmak
-
[nsz]
Hastalıktan veya yorgunluktan inler gibi "ıh" sesi çıkarmak
- KEMAKAN
- ...
- ŞAKIMAK
-
-
[nsz]
Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek
- "Kalk dilber, gidelim bağ arasına / Şakısın bülbüller, gül incinmesin." (Karacaoğlan)
-
Güzel şarkı söylemek veya şiir okumak
- "Hep aşkı, hep inançları, hep yurt sevgisini şakıyan şairler vardır; ben şair olsaydım ışığın verdiği hazları söyler, hep güneşe övgüler yazardım." (Nurullah ataç)
-
Çok konuşmak, çenesi düşmek
- "Eskiden hiç lakırtı söylemeyen bu ihtiyar, şimdi şakıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek
- OYULMAK
-
-
[nsz]
Oyma işi yapılmak
- "Nefer şoförün kayadan oyulmuş gibi sabit erkek yüzü garip bir gülümsemeyle harekete geldi." (Halide Edip Adıvar)
-
Kazıklanmak
-
[nsz]
Oyma işi yapılmak
- YAMAMAK
-
-
[-i]
Yama koyarak onarmak, yamalamak
- "Gemici yelkenlerini dizlerinin üzerine almış, yamıyorlar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[-i]
İstenmeyen kimse veya şeyi birine mal etmek
- "Bu bozuk saati size kim yamadı?"
-
[-i]
Yama koyarak onarmak, yamalamak
- ONANMAK
-
-
[nsz]
Onama işine konu olmak
- "Bu tutum herkesçe onandı."
-
[nsz]
Onama işine konu olmak
- ANSIMAK
- ...
- DAMAKLI
-
-
[sıfat]
Damağı olan
-
[sıfat]
Damağı olan
- UZATMAK
-
-
[nsz]
Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak
- "Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- "Uzatmayalım, bir tazminat lafıdır tutturdu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek
- "Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Bir şeyi vermek için birine yöneltmek
- "Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana." (Aka Gündüz)
-
Germek
- "İp uzatmak."
-
Konuşmayı sürdürmek
- "Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Vermek, göndermek
- "Can, topu Zeki'ye uzattı.."
-
[-i]
Süreyi artırmak, temdit etmek
- "Meclis, olağanüstü hâl süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine ... süreyi uzatabilir..." (Anayasa)
-
[nsz]
Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak
- ONAŞMAK
-
-
[nsz]
Karşılıklı rıza göstermek, razı olmak
-
[nsz]
Karşılıklı rıza göstermek, razı olmak
- UYANMAK
-
-
[nsz]
Uyku durumundan çıkmak
-
Bitkiler canlanıp yeşermeye başlamak
- "Tomurcuklar patlamış, tabiat iyiden iyiye uyanmıştı." (Burhan Felek)
-
Belirmek, ortaya çıkmak, depreşmek
- "Leman Hanım'ın seni sevdiğini söyleyince sende de ona karşı bir meyil uyandığından eminim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Gerçekleri anlar, kavrar duruma gelmek
-
Bilgisizlikten kurtulmak
-
[nsz]
Uyku durumundan çıkmak
- AYIRMAK
-
-
[-i]
Bölmek
- "Elmayı dörde ayırmak."
-
[-e]
Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak
- "Çocuklara pastadan biraz ayırdım."
-
Bir yeri bir engelle bölmek
-
[-den]
Birbirinden uzaklaştırmak
-
[-i]
Nitelik değişikliğini anlamak, fark etmek
-
[-den]
Seçmek
- "Günün fıkralarından bu kitaba ayırdıklarım pek azdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
İki veya daha çok kimse arasındaki anlaşmayı, uzlaşmayı bozmak
- "Karıyı kocasından ayırmak."
-
[-i]
Farklı davranmak, fark gözetmek
- "Çocuklarımın hepsini aynı derecede severim, onları hiç birbirinden ayırır mıyım?"
-
Bir şey veya yeri, bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, tahsis etmek
- "Odayı çocuklara ayırmak. Dolabı çamaşırlara ayırmak."
-
[-i]
Bölmek
- MAKETÇİ
-
-
[isim]
Maket yapan kimse
-
[isim]
Maket yapan kimse
- SARSMAK
-
-
[-i]
Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek
- "Kalkın bakalım, diye çocukların karyolalarını sarsıyorlardı." (Çetin Altan)
-
Zarar verecek yolda etkilemek, aksatmak
- "Çok sevdiği annesinin ölümü onu çok sarsmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek
- UYUTMAK
-
-
[-i]
Uyumasını sağlamak, uyur duruma getirmek
-
Acı, keder vb.ni hafifletmek
- "Yeisimi uyutmak için dimağımı tarih okumakla yoruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İlgi konusu olmaktan çıkarmak, unutturmak
-
Aldatmak, kandırmak
- "Bugün yarın diye uyuttun durdun beni." (Atilla İlhan)
-
[-i]
Uyumasını sağlamak, uyur duruma getirmek