İçinde mak olan 7 harfli 201 kelime var. İçerisinde MAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında mak olan kelimeler listesine ya da Sonu mak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAM

2 Harfli Kelimeler

AK, AM, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SINAMAK

  1. [-i] Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi veya bir düşünceyi yoklamak, denemek, tecrübe etmek
  2. Bilgisini, yeteneğini, yeterliliğini veya niteliğini yoklamak, imtihan etmek

ATLAMAK

  1. [-den] Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak
    • "Duvardan atlamak. Hendekten atlamak."
  2. [-den] Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak
    • "Çukura atlamak."
  3. [-e] Binmek
    • "Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. [nsz] Basında haberi zamanında verememek veya diğer gazetelerden öğrenmek
  5. [-i] Okuma, yazı yazma, sayı sayma vb. işlerde bazı bölümleri üstünkörü geçmek
  6. [-i] Sınıfı okumadan geçmek
    • "Birinci sınıfı atladı."
  7. Çıkmak, inmek
    • "Otomobilden atlayıp vapura doğru seğirten bir adama tutup sual sorulur mu?" (Sait Faik Abasıyanık)
  8. [-de] Yanılmak, aldanmak

DAMAKLI

  1. [sıfat] Damağı olan

KAZIMAK

  1. [-i] Bir aleti sürterek bir şeyin yüzündeki tabakayı kaldırmak
    • "Tahtanın boyasını kazımak."
  2. Bir araç kullanarak silmek, çıkarmak
    • "O daktilo yanlışını iğneyle kazıyarak düzeltebilirsin."
  3. Sertçe ovmak
  4. Tıraş etmek
    • "Sakalını kazımak."
  5. [nsz] Metal bir yüzey üstüne sert bir araçla şekil çizmek, yazı yazmak, nakşetmek
    • "Mühür kazımak."
  6. Aslını, kökünü çok detaylı araştırmak
    • "Avrupalılar, medeni bir adamı kazıyacak olursanız altında gorili bulursunuz, derler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  7. Vücuttaki yabancı bir cismi hasta, zararlı veya istenmeyen bir organı almak, temizlemek, yok etmek
    • "Çıbanı kazıyarak aldılar."

ÇARPMAK

  1. Hızla değmek, vurmak
    • "Ahmet şaşkınlığından bir kestane yığınına çarptı, canı acıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [nsz] Etkisiyle birdenbire hasta etmek
    • "Güneş çarpmak. Kömür çarpmak."
  3. [-i] Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
    • "Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar." (Kemal Tahir)
  4. [-i] El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek
    • "Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar." (Burhan Felek)
  5. [-i] Kurnazlıkla, zorla ele geçirmek
    • "İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar." (Haldun Taner)
  6. [nsz] Kalp, hızlı hızlı vurmak
  7. [-i] Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek
  8. [-i] Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak
    • "Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

SOĞUMAK

  1. [nsz] Isısını hızla veya yavaş yavaş yitirerek soğuk duruma gelmek
    • "Üşüyorum, vücudumun soğuduğunu duyuyorum, dişlerim birbirine vuruyor." (Refik Halit Karay)
  2. [-den] Birine veya bir şeye duyulan istek, sevgi ve ilgi kalmamak
    • "Belki de benim başkasıyla evlenip gidişim üzerine hayattan soğudu, kendini koyverdi." (Haldun Taner)

OTARMAK

  1. [-i] Otlatmak

TUTAMAK

  1. [isim] Tutamaç
    • "Viraj tutamağı."
  2. Tutunacak, dayanacak, güvenecek şey

KIRKMAK

  1. [-i] Bir şeyi uçlarından kesmek
  2. Saç, sakal veya tüyü kesmek
    • "Saçlarını çok kırkmışsın."
  3. Koyun, keçi vb. hayvanların tüylerini kesmek

DONAMAK

  1. [-i] Süslemek, tezyin etmek

AÇILMAK

  1. [nsz] Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak
    • "Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz." (Anayasa)
  2. Renk koyuluğunu yitirmek
    • "Perdenin rengi açıldı."
  3. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak
    • "Ateşi düşünce hasta açıldı."
  4. [-e] Deniz aracı kıyıdan uzaklaşmak
    • "... Türk korsan gemileri, engin denizlere açılmışlardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
  5. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak
  6. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak
  7. İşini gereğinden veya götürebileceğinden geniş tutmak
    • "Fazla açıldığı için iflas etti."
  8. Genişlemek, bollaşmak
    • "Ayakkabısı açıldı."
  9. Delinmek, yırtılmak
    • "Pantolonun dizleri açıldı."
  10. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek
    • "Belki hava açılıyor." (Refik Halit Karay)
  11. Gereken güce ulaşmak
    • "Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı."
  12. [-e] Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek
    • "Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi." (Peyami Safa)
  13. [-e] Pencere, kapı, yol vb. geçit vermek
    • "Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı." (Haldun Taner)
  14. Yüzerken kıyıdan uzaklaşmak
    • "Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım." (Yahya Kemal Beyatlı)
  15. Ayrıntıya girmek

AVUNMAK

  1. [nsz] Bir şeyle uğraşarak acısını unutmak, sıkıntılardan uzaklaşmak, teselli bulmak, müteselli olmak
    • "Ne de olsa amcam; ya bir yabancıya varsa ne yapacaktık, diye avunuyordu." (Erhan Bener)
  2. Oyalanmak, yetinmek
    • "Dünyadan bezmiş bir hâli var, hiçbir şeyle avunamıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Hayvan gebe kalmak

ANSIMAK
...
HAMAKAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ahmaklık
    • "... misafirperverliğinizi fazlasıyla suistimal etmiş hâldeyim, bendeki kafa kafa mı, hamakat kutusu..." (Atilla İlhan)

SASIMAK

  1. [nsz] Kokuşmak, tefessüh etmek

UÇURMAK

  1. [-i] Uçma işini yaptırmak
    • "Uçurtmayı uçurmak."
  2. Kesip ayırmak, koparmak
    • "Kelleni uçurmadıklarına şükür... Geçmiş olsun!" (Refik Halit Karay)
  3. Hızlı götürmek, hızlı sürmek
    • "Arabayı, kuvvetli atlar tenha yolda uçuruyordu." (Ömer Seyfettin)
  4. Gizlice alıp gitmek

KINAMAK

  1. [-i] Yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak

OKUNMAK

  1. [nsz] Okuma işine konu olmak
    • "Sokak kapısını çalarken akşam ezanı okunuyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Okunulmak
  3. Belli olmak, açıkça görünmek
    • "Bütün söyleyecekleri yüzünden okunuyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
  4. Davet edilmek, çağrılmak

UFLAMAK

  1. [nsz] Acı, sızı duyarak uf demek

TIRSMAK

  1. [-den] Ürkmek, korkmak, çekinmek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü