İçinde ma olan 8 harfli 1679 kelime var. İçerisinde MA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ma olan kelimeler listesine ya da Sonu ma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ARTTIRMA
-
-
[isim]
Arttırmak işi
-
[isim]
Arttırmak işi
- ÇOĞALTMA
-
-
[isim]
Çoğaltmak işi
-
Çok duruma getirme, teksir
-
[isim]
Çoğaltmak işi
- DAMAKSIZ
-
-
[sıfat]
Damağı olmayan
-
[isim]
Sivri uçlu balıkçı iğnesi
-
Tat alma duyusu zayıflamış olan veya bu duyuyu tamamen yitirmiş olan (kimse)
-
[sıfat]
Damağı olmayan
- KAZINMAK
-
-
[nsz]
Kendi kendini kazımak
-
Kazıma işi yapılmak
-
Derisini kazır gibi kaşımak
-
Derisi yüzülürcesine tıraş olmak
- "Bıyığını kesmeyen bir azınlık kaldı ise bile sakal dipten kazınmıştı." (Haldun Taner)
-
Her tarafı iyice temizlemek
-
Varı yoğu, elindeki bütün parası alınmak veya çalınmak
-
[nsz]
Kendi kendini kazımak
- YARAŞMAK
-
-
[nsz]
Yakışmak, uymak
- "Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır." (Sermet Muhtar Alus)
-
Yatkın olmak
- "Söylenen sözü anlıyor, eli hemen her işe yaraşıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[nsz]
Yakışmak, uymak
- CAMLAŞMA
-
-
[isim]
Camlaşmak işi
-
[isim]
Camlaşmak işi
- CAYDIRMA
-
-
[isim]
Caydırmak işi
-
[isim]
Caydırmak işi
- ÇIKARMAK
-
-
Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- "Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Sonunu getirmek
- "Bu para ile ayı çıkarırız."
-
[-i]
Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek
-
[-i]
Bulmak, ortaya koymak
- "Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak."
-
[-i]
Hatırlamak
- "Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Döküntülü bir hastalığa tutulmak
- "Çiçek çıkarmak."
-
[-i]
Çok hoşlanmak
- "Lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek
- "Öfkesini benden çıkardı."
-
[-i]
Sağlamak, elde etmek
- "Ekmeğini taştan çıkarmak."
-
[-i]
Gibi göstermek, bir davranış yüklemek
- "Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak."
-
Sindirim yolundan dışarı atmak
-
İlgisini keserek uzaklaştırmak
-
[-i]
Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak
- "İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Yayımlamak
- "Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[-i]
Gidermek
- "Lekeyi çıkarmak."
-
[nsz]
Sebep olmak, yol açmak
- "Bir dedektif bürosu açmış, hükûmet zorluk çıkardığından kapatmıştı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Yapmak, üretmek
- "Bu terzi çok iş çıkarıyor."
-
[-e]
Sunmak
- "Konuklara çerez çıkardı."
-
[-e]
Göstermek
- "Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir şeyi bir örneğe göre yapmak
- "Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami..." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Yollamak, göndermek
- "Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti."
-
[nsz]
Yükü boşaltmak
- "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Resim yapmak
-
[nsz]
Fotoğraf çektirmek
-
[-i]
Söylemek
- "Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek
-
Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- MÜTEMADİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sürekli, aralıksız
- "Karadeniz limanlarından Ankara'ya doğru mütemadi bir akın var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Sürekli, aralıksız
- SARKITMA
-
-
[isim]
Sarkıtmak işi
-
Sarkıt biçimi süs
-
[isim]
Sarkıtmak işi
- UĞRULAMA
-
-
[isim]
Uğrulamak işi veya durumu
-
[isim]
Uğrulamak işi veya durumu
- ÇIPALAMA
- ...
- KIYDIRMA
-
-
[isim]
Kıydırmak işi
-
[isim]
Kıydırmak işi
- KUDURTMA
-
-
[isim]
Kudurtmak işi
-
[isim]
Kudurtmak işi
- MANTOLUK
-
-
[sıfat]
Manto yapmaya elverişli (kumaş)
- "Mantoluk kumaş."
-
[sıfat]
Manto yapmaya elverişli (kumaş)
- ŞAHLANMA
-
-
[isim]
Şahlanmak işi
-
[isim]
Şahlanmak işi
- ŞIKLATMA
- ...
- TIKLATMA
-
-
[isim]
Tıklatmak işi
-
[isim]
Tıklatmak işi
- YAPILMAK
-
-
[nsz]
Yapma işine konu olmak
- "Yalı, bolluk zamanında yapılmış çok pencereli, iki katlı yayvan bir binadır." (Burhan Felek)
-
Gerçekleştirilmek, ortaya çıkarılmak
-
[nsz]
Yapma işine konu olmak
- BAKINMAK
-
-
[nsz]
Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak
- "Şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken rehberim beni otele soktu." (Refik Halit Karay)
-
Muayene olmak
-
[nsz]
Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak