İçinde ma olan 3 harfli 10 kelime var. İçerisinde MA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ma olan kelimeler listesine ya da Sonu ma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas
- "Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." (Peyami Safa)
- "Öyle bir şey olsa laf arasında muhakkak ima ederdi." (Haldun Taner)
-
Açıkça belirtilmeyen, dolaylı olarak anlatılan şey
-
[isim]
Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas
- MAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir çeşit börülce (Phaseolus aureus)
-
[isim]
Bir çeşit börülce (Phaseolus aureus)
- MAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Satranç oyununda taraflardan birinin yenilgisi
- "İki kişiyi birden satrançta mat ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Satranç oyununda taraflardan birinin yenilgisi
- OMA
-
-
[isim]
Kalça kemiği
-
Bel kemiği
-
[isim]
Kalça kemiği
- MAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Emme, emerek içine çekme, soğurma
-
[isim]
Emme, emerek içine çekme, soğurma
- MAH
- ...
- AMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu." (Necati Cumalı)
- "Ama ne manzara! Ama ne film!"
- "Ama, diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?" (Nazlı Eray)
-
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
- "İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam." (Kemal Tahir)
- "Ama ne kılık!"
-
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
- "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer." (Haldun Taner)
-
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
- "Güzel ama güzel bir söz söyledi."
-
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
- "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- MAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mavi
-
[isim]
Mavi
- MAÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Karşılaşma
- "Paris'te maça gitmek şöyle dursun, stadyumların yerini bile öğrenmek aklımdan geçmedi." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Karşılaşma
- MAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü
- "Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı." (Ömer Seyfettin)
- "Başka bir gazeteci olsa bu fırsata mal bulmuş Mağribî gibi atlardı." (Haldun Taner)
- "Sen şimdilik buna karşılık diyeceksin ki dün yüze mal ettiğin arsaları bine, bine olanları on binlere sattın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kendisi şu kadarcık tarla sayesinde ancak akşamları bir kaşık sıcak çorba içecek kadar mal kaldırabiliyor." (Nabizade Nazım)
-
Büyükbaş hayvan
- "Boz atlar yağız değildi, artık; mallar erimiş, zayıflamıştı." (Nezihe Araz)
- "Nereden, kimden almış olursak olalım, bin yıldır onu kendimize mal etmişiz, benimsemişiz." (Nurullah ataç)
- "Avcılık hayatına mal oldu."
-
Alınıp satılabilen her türlü ticaret eşyası, emtia
- "Başkalarından kazandığı iki çocuğu da bu zengin ihtiyara mal ederek mirasa sokacak." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Gerçi Meclisimebusandaki bağımsızlarla hizipçiler henüz tamamıyla bu partiye mal olmamışlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bayağı, aşağılık, kötü kimse
- "Onun ne mal olduğunu bilirim."
-
Esrar
-
Orospu
-
[isim]
Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü