İçinde m olan 9 harfli 4385 kelime var. İçerisinde M harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında m harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ACIMTIRAK
-
-
[sıfat]
Acımsı
-
[sıfat]
Acımsı
- AKÇÖPLEME
-
-
[isim]
Zambakgillerden, yapraklarının uzun, geniş olması, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla bahçe çiçekleri arasına giren zehirli bir bitki cinsi (Veratrum album)
-
[isim]
Zambakgillerden, yapraklarının uzun, geniş olması, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla bahçe çiçekleri arasına giren zehirli bir bitki cinsi (Veratrum album)
- AYAZLATMA
-
-
[isim]
Ayazlatmak işi
-
[isim]
Ayazlatmak işi
- BAĞLAMSAL
-
-
[sıfat]
Bağlam ile ilgili
-
[sıfat]
Bağlam ile ilgili
- ÇATLATMAK
-
-
[-i]
Çatlak duruma getirmek
- "Elindeki ustura ile çatlatacağı bu canlı yemişe baktı." (Ömer Seyfettin)
-
Çatlamasına yol açmak
- "Duvarları, tavanı çatlatacak kadar şiddetli olan ve birdenbire kulağa saldıran bu ses dalgası kimsenin kulağını incitmedi." (Halide Edip Adıvar)
-
Sabrını taşırmak
-
Aklını kaçırmak
-
[-i]
Çatlak duruma getirmek
- DAYANILMA
-
-
[isim]
Dayanılmak işi veya durumu
-
[isim]
Dayanılmak işi veya durumu
- GEĞİRTMEK
- ...
- HAKİMİYET
- ...
- KANITSAMA
-
-
[isim]
Kanıtsamak işi
-
[isim]
Kanıtsamak işi
- MÜDRİKLİK
- ...
- MÜNASEBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlişik, ilişki, ilinti
- "İzmir'den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım." (Atatürk)
- "Onunla temas ve münasebete girmektense hiçbir şey yapmamayı ve hazır paradan yemeyi tercih ediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bir münasebeti düşerse söylerim."
-
İki şey arasındaki uygunluk
- "Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sebep, vesile, gerekçe, neden
-
[isim]
İlişik, ilişki, ilinti
- MUTSUZLUK
-
-
[isim]
Mutsuz olma durumu, bedbahtlık
-
[isim]
Mutsuz olma durumu, bedbahtlık
- PARAMNEZİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kelimelerin anlamlarını ve kullanışlarını unutma sonucu oluşan bellek zayıflığı
-
[isim]
Kelimelerin anlamlarını ve kullanışlarını unutma sonucu oluşan bellek zayıflığı
- PRESLENME
-
-
[isim]
Preslenmek işi
-
[isim]
Preslenmek işi
- SARKITMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin sarkmasını sağlamak
- "Kayığın bordasına oturup bacaklarını dışarı sarkıtan da vardır." (Salâh Birsel)
-
Asmak, darağacına çekmek
-
[-i]
Bir şeyin sarkmasını sağlamak
- SATIVERME
- ...
- SİSTEMSİZ
-
-
[sıfat]
Düzensiz
-
Belirli kural ve ilkelere uymayan, dizgesiz
-
[sıfat]
Düzensiz
- TİKSİNMEK
-
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- "Evin kapısından çıkar çıkmaz kendimden tiksinerek sokaklardayım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- YETMİŞLİK
-
-
[sıfat]
Bir şeyden içinde yetmiş tane bulunan
-
Yetmiş yaşında olan
- "Yetmişlik ihtiyar."
-
[isim]
İçinde sıvı maddelerden 0,70 litre ölçüsünde bulunan şişe
-
[sıfat]
Bir şeyden içinde yetmiş tane bulunan
- YOLLANMAK
-
-
[nsz]
Yollama işi yapılmak, gönderilmek
-
Bir yere gitmeye başlamak, yürümek
- "Arkadaşlarıyla buluştuğu pastaneye yollandı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Yollama işi yapılmak, gönderilmek