İçinde m olan 7 harfli 2965 kelime var. İçerisinde M harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında m harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÖRTMEK
-
-
Az pişirmek, haşlamak
-
Az pişirmek, haşlamak
- DİDİŞME
-
-
[isim]
Didişmek işi
- "Ne milletlerarasındaki kanlı anlaşmazlıklar ne siyasi partilerin sinsi ve amansız didişmeleri ne tarih ne ilim..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Didişmek işi
- DIŞLAMA
-
-
[isim]
Dışlamak işi
-
[isim]
Dışlamak işi
- İBRİŞİM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kalınca bükülmüş ipek iplik
-
[sıfat]
Bu iplikten yapılmış
-
[isim]
Kalınca bükülmüş ipek iplik
- İNANMAK
-
-
[-e]
Bir şeyi doğru olarak benimsemek
- "Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez." (Nurullah ataç)
-
Birini doğru sözlü olarak bilmek, güvenmek
- "Ben size inanırım."
-
Bir şeyin varlığını, doğruluğunu kabul etmek
- "Bu başın bir kadına değil, bir hamala ait olduğuna inanmak zor değildi." (Peyami Safa)
-
Sevecek, güvenecek ve bağlanacak en yüksek varlık olarak bilmek, iman etmek
- "Tanrı'ya inanmak."
-
Kanarak aldanmak
- "Her reklama inanmayın."
-
İman etmek
-
[-e]
Bir şeyi doğru olarak benimsemek
- MATEMLİ
-
-
[sıfat]
Yaslı
-
[sıfat]
Yaslı
- ODONTOM
- ...
- ÖĞÜRMEK
-
-
[nsz]
Kusarken veya kusacak gibi olurken "öğürtü" sesi çıkarmak
- "Elini göğsüne bastırarak üst üste öğürdü." (Peyami Safa)
-
Böğürmek
-
[nsz]
Kusarken veya kusacak gibi olurken "öğürtü" sesi çıkarmak
- OLUNMAK
-
-
[nsz]
Olma işine konu olmak
- "Bu ilaçla iyi olunmaz."
-
[nsz]
Olma işine konu olmak
- PROGRAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belirli şartlara ve düzene göre yapılması öngörülen işlemlerin bütünü, izlence
- "Ne yapacaksa yapmadan kurar hatta programını yanındakilere de söylerdi." (Ömer Seyfettin)
-
Yapılacak bir işin bölümlerini, bölümlerin sırasını ve zamanını gösteren tasarı
-
Okullarda, haftanın belli günlerinde, belli saatlerde verilecek dersleri gösteren çizelge
-
Tören, gösteri, gezi vb.nin öngörülen ayrıntılarını gösteren basılı kâğıt
-
Siyasi partinin, toplumsal örgütün veya hükûmetin açıkladığı ana ilkelerin tümü
-
Radyo ve televizyonda sunulan, haber, müzik, eğlence gibi kendi başına bir bütün oluşturan yayınlardan her biri
-
Bilgisayara bir işlemi yaptırmak için yazılan komutlar dizisi
-
[isim]
Belirli şartlara ve düzene göre yapılması öngörülen işlemlerin bütünü, izlence
- TECİMEN
-
-
[isim]
Tacir, tüccar
- "Esnaf ve tecimenlerin konak ve yalılarında da yiyinti işleri her türlü sınırı aşar." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Tacir, tüccar
- UZLAŞMA
-
-
[isim]
Uzlaşmak durumu, uyuşma, uzlaşı, uzlaşım, mutabakat, konsensüs
- "Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı?" (Tarık Buğra)
-
[isim]
Uzlaşmak durumu, uyuşma, uzlaşı, uzlaşım, mutabakat, konsensüs
- YAYINMA
-
-
[isim]
Işığın, pürüzleri bulunan bir yüzeyin her noktasında yansıyarak pek çok doğrultuda yayılması olayı, yayınım
-
[isim]
Işığın, pürüzleri bulunan bir yüzeyin her noktasında yansıyarak pek çok doğrultuda yayılması olayı, yayınım
- YONULMA
-
-
[isim]
Yontulma
-
[isim]
Yontulma
- ASTIMLI
-
-
[sıfat]
Astımı olan, astım hastalığına tutulmuş olan
-
[sıfat]
Astımı olan, astım hastalığına tutulmuş olan
- BENİMKİ
-
-
[sıfat]
Benim olan, benimle ilgili olan
-
[zamir]
Kadınların kocalarından, kocaların karılarından söz ederken kullandıkları söz
-
[zamir]
Yakın çevremizde olan bir kimseden söz ederken kullanılan bir söz
-
[sıfat]
Benim olan, benimle ilgili olan
- DÖLLEME
-
-
[isim]
Döllemek işi, ilkah
-
[isim]
Döllemek işi, ilkah
- DÜZÜLME
-
-
[isim]
Düzülmek işi veya durumu
-
[isim]
Düzülmek işi veya durumu
- EĞELEME
-
-
[isim]
Eğelemek işi
-
[isim]
Eğelemek işi
- KOCAMAK
-
-
[nsz]
Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak
- "Sen de benim nazarımda öyle kocamış bir hâkime benziyorsun ki göstermek istediği ciddiyet boyunun ve yaşının çok üstünde..." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[nsz]
Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak