İçinde m olan 3 harfli 79 kelime var. İçerisinde M harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında m harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplama, bir araya getirme
- "Haymana'da ayrıca kuvvet cemine teşebbüs ettiler." (Atatürk)
-
Çokluk
-
Toplama
-
[isim]
Toplama, bir araya getirme
- TİM
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Silahlı kuvvetlerde, belirli bir iş veya hizmeti başarabilecek güçteki en küçük birlik
-
Silah, telsiz istasyonu vb.ni çalıştırmak için kurulan topluluk
-
[isim]
Silahlı kuvvetlerde, belirli bir iş veya hizmeti başarabilecek güçteki en küçük birlik
- ZUM
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Optik kaydırma
-
[isim]
Optik kaydırma
- MÜL
- ...
- ZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin fiyatını artırma, bir fiyat üstüne yeni bir fiyat katma, bindirim
- "Ekmek iki ayda üç defa zam gördü."
-
[isim]
Bir şeyin fiyatını artırma, bir fiyat üstüne yeni bir fiyat katma, bindirim
- AMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu." (Necati Cumalı)
- "Ama ne manzara! Ama ne film!"
- "Ama, diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?" (Nazlı Eray)
-
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
- "İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam." (Kemal Tahir)
- "Ama ne kılık!"
-
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
- "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer." (Haldun Taner)
-
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
- "Güzel ama güzel bir söz söyledi."
-
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
- "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- DAM
-
-
[isim]
Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm
- "Pencerenin önüne geçmiş, dalgın ve hiddetli nazarlarıyla karşıki damları seyrediyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Damdan düşer gibi birdenbire söyleyecek, açacak olursam itiraz eder." (Mahmut Yesari)
-
Üzeri toprak kaplı ev, küçük ev, köy evi
- "Hekim kendisine üç ay, tam üç ay damdan dışarı çıkmaya izin vermemişti." (Nabizade Nazım)
-
Tutukevi
-
Ahır
- "At damında çocuğa çok iyi bir yer yapmıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm
- MUŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Altı düz, küçük gezinti vapuru
- "Ertuğrul yatına bir muş yaklaştı. O muştan redingotlu asker üniformalı birçok paşalar çıktılar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Altı düz, küçük gezinti vapuru
- TEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tema
-
[isim]
Tema
- MUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Muzgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, bir çenekli, çok yıllık bir bitki (Musa sapientum)
-
Bu bitkinin kendine özgü hoş kokulu, tatlı, besleyici, kalın kabuklu, uzun meyvesi
-
[isim]
Muzgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, bir çenekli, çok yıllık bir bitki (Musa sapientum)
- MİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili hayalî, alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi, mitos
- "Ergenekon efsanesi bir mittir."
-
Efsaneleşen kavram veya kişi
-
[isim]
Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili hayalî, alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi, mitos
- LAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası
-
Dar, çok ince metal parça
-
[isim]
Mikroskopta incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası
- MIH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çivi
-
Büyük çivi
-
[isim]
Çivi
- MEÇ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya yarayan, kısa, düz ve ensiz kılıç
-
[isim]
Süngü gibi yalnız batırılarak yaralamaya yarayan, kısa, düz ve ensiz kılıç
- MİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı
-
Biten bir yazının altına konulan işaret
- "Bu lafıma mim koy dedi Sabri Bey." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Arap alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı
- TÜM
-
-
[isim]
Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi
- "Parasının tümünü kaybetti."
-
[sıfat]
Yarım olmayan, bütün, eksiksiz
-
[isim]
Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi
- HEM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Bir kimseyi uyarmak, bir şeyi açıklamak veya anlamı güçlendirmek için "özellikle, zaten, bir de, şurası da var ki" anlamlarında kullanılan bir söz
- "Hem ne lüzum var? Hem siz karışamazsınız."
- "Ankara'yı sever misin? -Hem de nasıl."
-
Açıklayıcı nitelikte olan ikinci cümleyi birinciye bağlayan bir söz
- "Gidiyor hem koşarak gidiyor. Güzel hem pek güzel! Sıcak hem ne sıcak!"
-
[bağlaç]
Bir kimseyi uyarmak, bir şeyi açıklamak veya anlamı güçlendirmek için "özellikle, zaten, bir de, şurası da var ki" anlamlarında kullanılan bir söz
- MOD
- ...
- ŞEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mum, balmumu
- "Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı / Felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı?" (Fuzulî)
-
[isim]
Mum, balmumu
- GAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tasa, kaygı, üzüntü
- "Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür dermanım mı var?" (Karacaoğlan)
- "Gam çekme güzel, nasılsa baharın sonu yazdır." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
- "Şu anda bile ölsem gam yemem." (Haldun Taner)
-
[isim]
Tasa, kaygı, üzüntü