İçinde m olan 3 harfli 79 kelime var. İçerisinde M harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında m harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SİM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gümüş
  2. Genellikle işlemelerde kullanılan, gümüş görünüşünde ve parlaklığında olan iplik vb
  3. [sıfat] Gümüş gibi parlayan

UMU

  1. [isim] Umut, istek, arzu

ROM

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Şeker kamışından şeker yapılırken elde edilen öz suyun, melasla mayalandırılarak kurutulmasıyla elde edilen alkollü sert içki

MUM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir fitilin üzerine erimiş bal mumu, içyağı, stearik asit veya parafin dökülüp genellikle silindir biçiminde dondurulan ince, uzun aydınlatma aracı
    • "Kandil geceleri bu velilerin yerleri mumlarla donanırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)
    • "Öteki çocuklar mum kesilmişler, sahte bir sessizlikle birer disiplin modeli olmuşlardı." (Çetin Altan)
    • "Kısacası, böyle bir komşuyu mumla arasa bulamayacaktır." (Tarık Buğra)
  2. Bal mumu
    • "O bu işe çoktan mum olmuştur ama kendini naza çekiyor."
  3. Işık şiddeti birimi, kandela
  4. Bazı böcekler ve bitkiler tarafından salgılanan, böceklerin deri ve tüylerini, bitkilerin yüzeyini kaplayarak koruyucu görev yapan, içinde serbest yağ asitleri, alkoller ve doymuş hidrokarbonlar bulunan esterler
    • "En bilinen mum, arıların yaptığı bal mumudur."

CİM

  1. [isim] Arap alfabesinin beşinci harfinin adı

DEM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
    • "Akasya dallarında bir tek bülbül uzun uzun dem çekiyor." (Haldun Taner)
    • "Dinî seslere şarkı, çalgı sesleri cevap verir, onlara âdeta dem tutardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Amerika'nın, er geç savaşa katılacağı ihtimalinden dem vurmak hayli zor bir işti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması
  3. Soluk, nefes
  4. Zaman, çağ
    • "Âdemden bu deme neslim getirdi / Bana türlü türlü meyve getirdi." (Âşık Veysel)
  5. İçki
  6. Koku

GÜM

  1. [isim] Derinden ve patlayıcı yankılı gürültü
    • "Kapı güm diye kapandı."
    • "Göğsünün nasıl güm güm attığını fark eder, ne olur diye meraka düşmekten kendini alamazdı." (Necati Cumalı)
    • "Ama sözleri motor gürültüsünün içinde güme gitti." (Haldun Taner)

MET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kabarma
    • "Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi." (Yahya Kemal Beyatlı)

MAÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Karşılaşma
    • "Paris'te maça gitmek şöyle dursun, stadyumların yerini bile öğrenmek aklımdan geçmedi." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

MOD
...
KİM

  1. [zamir] "Hangi kişi?" anlamında cümlede, özne, tümleç, nesne, yüklem görevinde kullanılan bir soru sözü
    • "Bunu kim söyledi?"
    • "Kim sesini çıkarırsa karşısında beni bulur." (Halit Ziya Uşaklıgil)
    • "Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında / Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Bambu ağacından takım kim, ben kim?" (Haldun Taner)

OHM
...
MOR

  1. [isim] Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Mor patlıcan."

NİM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Yarı
    • "Nim resmî."

MUŞ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Altı düz, küçük gezinti vapuru
    • "Ertuğrul yatına bir muş yaklaştı. O muştan redingotlu asker üniformalı birçok paşalar çıktılar." (Yahya Kemal Beyatlı)

YEM

  1. [isim] Hayvan yiyeceği
  2. Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan, oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne
    • "İtina ile iğneye yemi taktı." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Ağızotu
  4. Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey

NOM

  1. [isim] Eski Mısır'da şehir devleti

YOM

  1. [isim] Uğur, iyi talih, iyi haber

GEM

  1. [isim] Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç
    • "Kadın dizginleri çekmek istedi fakat hırçın hayvan sert bir boyun hareketi ile gemini kurtardı." (Haldun Taner)

SOM

  1. [sıfat] İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan
    • "Köşk, som gümüş bir parmaklıkla ikiye bölünmüştür." (Salâh Birsel)
  2. Katışıksız
    • "Karşıki binaların som ve ağır gölgelerinde Orta Çağın bütün azametli sıkleti var." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü