İçinde lın olan 7 harfli 20 kelime var. İçerisinde LIN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lın olan kelimeler listesine ya da Sonu lın ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NALINLI
-
-
[sıfat]
Takunyalı
-
[sıfat]
Takunyalı
- ILINMAK
-
-
[nsz]
Ilık duruma gelmek, ılımak
-
[nsz]
Ilık duruma gelmek, ılımak
- KILINMA
-
-
[isim]
Kılınmak işi
-
[isim]
Kılınmak işi
- AKLINCA
-
-
[zarf]
Sandığına göre, düşünüşüne göre, umduğuna göre, aklı sıra
- "Allah'ı ileri sürerek kadınları ayartacak aklınca!" (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Sandığına göre, düşünüşüne göre, umduğuna göre, aklı sıra
- ALINMAK
-
-
[nsz]
Alma işi yapılmak
- "Mahalle mektebinden alınmış, rüştiyeye verilmiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Elde edilmek
- "Her biri gerçek hayattan alınmış birer gerçek olmak." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-den]
Uyarlanmak, adapte olunmak
-
[-e]
Bir sözün, bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak incinmek, kırılmak
-
[nsz]
Alma işi yapılmak
- ASLINDA
-
-
[zarf]
Asıl olarak
-
[zarf]
Asıl olarak
- ÇALINTI
-
-
Çalınmış olan
- "Çalıntı otomobil."
-
Çalınmış olan
- NALINCI
-
-
[isim]
Takunyacı
-
[isim]
Takunyacı
- SALINIM
-
-
[isim]
Salınma işi
-
Düzenli olarak hep aynı konumlardan aynı hızla geçen bir nesnenin hareketi, raks
-
[isim]
Salınma işi
- KALINCA
-
-
[sıfat]
Kalına yakın
- "Ellerinin parmakları hem uzun hem kalınca idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kalına yakın
- KALINTI
-
-
[isim]
Artıp kalan şey, bakiye
-
Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz
- "Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne." (Necati Cumalı)
-
İz, işaret
-
Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
- "Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Artıp kalan şey, bakiye
- ALINLIK
-
-
[isim]
Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası
-
Yapılarda cephe süsü
-
[isim]
Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası
- SALINIŞ
-
-
[isim]
Salınma işi veya biçimi
-
[isim]
Salınma işi veya biçimi
- ÇALINIŞ
-
-
[isim]
Çalınma işi veya biçimi
-
[isim]
Çalınma işi veya biçimi
- KILINIŞ
-
-
[isim]
Kılınma işi veya biçimi
-
[isim]
Kılınma işi veya biçimi
- ALINGAN
-
-
[sıfat]
Çabuk gücenen, kırılan
- "Alıngan olduğu için arkadaşları onunla sık sık bozuşur." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Çabuk gücenen, kırılan
- SALINTI
-
-
[isim]
Salınma işi
-
[isim]
Salınma işi
- ÇALINMA
-
-
[isim]
Çalınmak işi
-
[isim]
Çalınmak işi
- KALINMA
-
-
[isim]
Kalınmak işi veya durumu
-
[isim]
Kalınmak işi veya durumu
- SALINMA
-
-
[isim]
Salınmak işi
-
[isim]
Salınmak işi