İçinde lu olan 6 harfli 152 kelime var. İçerisinde LU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lu olan kelimeler listesine ya da Sonu lu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OYULUŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Oyulma işi veya biçimi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Oyulma işi veya biçimi
                    
                    
- ULUMAK
- 
    - 
                        [nsz]
                    
                        Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak
                    
                    - "Geceleyin çakallar etrafta dolaşır, ulurlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        İnsan iniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak
                    
                    - "Boğazında acı bir yumru, gözleri kupkuru, yüzükoyun mutfağın taşlarına kapandı, uludu." (Halide Edip Adıvar)
 
 
- 
                        [nsz]
                    
                        Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak
                    
                    
- ULUTMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Ulutmak işi veya durumu
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ulutmak işi veya durumu
                    
                    
- KONULU
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Konusu olan, mevzulu
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Konusu olan, mevzulu
                    
                    
- YOLLUK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı
                    
                    
- 
                    
                        Yolcuya verilen armağan
                    
                    
- 
                    
                        Koridorlara serilen, dar ve uzun halı, yol halısı
                    
                    
- 
                    
                        Yol masrafı olarak ödenen para, harcırah
                    
                    - "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir." (Anayasa)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı
                    
                    
- YOKLUK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yok olma, bulunmama durumu, adem, ademiyet, fıkdan, gaybubet, varlık karşıtı
                    
                    - "Bin bu derde, yokluğa ve tehlikeye rağmen, gönül avlayan bir Bursa baharı idi." (Tarık Buğra)
 
- 
                    
                        Fakirlik, yoksulluk
                    
                    - "Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş..." (Memduh Şevket Esendal)
 
- 
                    
                        Hiçlik
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yok olma, bulunmama durumu, adem, ademiyet, fıkdan, gaybubet, varlık karşıtı
                    
                    
- SUYOLU
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Sutaşı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Sutaşı
                    
                    
- POTLUK
- ...
- TOPLUM
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet
                    
                    - "İlkel toplum."
 
- 
                    
                        Topluluk
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet
                    
                    
- STORLU
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Storu bulunan
                    
                    - "Pencerelerinde storlu mavi perdeler vardı." (Ömer Seyfettin)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Storu bulunan
                    
                    
- BOLLUK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Bol olma durumu
                    
                    - "Eteğin belinde bir bolluk var."
 
- 
                    
                        Parasal bakımdan rahatlık
                    
                    - "Hep eski bolluk zamanlarında yapılmış büyük vezir konaklarına rastlanırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
 
- 
                    
                        Fazlalık
                    
                    - "Öteden beri dergileri kaplayan şiir bolluğundan ürkerim." (Necati Cumalı)
 
- 
                    
                        Her şeyin bol olduğu yer
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bol olma durumu
                    
                    
- KURTLU
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        İçinde kurt bulunan, kurtlanmış
                    
                    - "Bunlar düşmüş, buruşmuş, iyi değil, kurtludurlar." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan (kimse)
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        İçinde kurt bulunan, kurtlanmış
                    
                    
- ORDULU
- ...
- ARGOLU
- 
    - 
                        [zarf]
                    
                        Argo kullanarak (konuşmak)
                    
                    
 
- 
                        [zarf]
                    
                        Argo kullanarak (konuşmak)
                    
                    
- KULPLU
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Kulpu olan, kulpu bulunan
                    
                    - "Kulplu bardak."
- "Kulplu altın."
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kulpu olan, kulpu bulunan
                    
                    
- YOZLUK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Yoz olma durumu, tereddi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yoz olma durumu, tereddi
                    
                    
- BORULU
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Borusu olan
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Borusu olan
                    
                    
- KUMLUK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Kumsal
                    
                    
- 
                    
                        Kumluk yer
                    
                    - "Çocuklar kumlukta oynarken, o, arabalarının tekerleği dibinde çömelip oturur." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kumu çok olan
                    
                    - "Kumluk arazi."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kumsal
                    
                    
- MATLUP
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        İstenilen, aranılan
                    
                    
- 
                        [isim]
                    
                        Alacak
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        İstenilen, aranılan
                    
                    
- TUŞLUK
- ...
