İçinde ltu olan 22 kelime var. İçerisinde LTU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ltu olan kelimeler listesine ya da Sonu ltu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KOLTUKLANMAK
KOLTUKÇULUK, KOLTUKLAMAK, KOLTUKLANMA
ALTUNHİSAR, KOLTUKBAŞI, KOLTUKLAMA
ÇULTUTMAZ, KOLTUKLUK, UĞULTUSUZ
BUYRULTU, DOĞRULTU, KOLTUKÇU, KOLTUKLU, UĞULTULU
DUYULTU, GURULTU, HORULTU
ALTUNİ, KOLTUK, UĞULTU
OLTU
L T U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
TUL
2 Harfli Kelimeler
TU, UT
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOLTUKLANMAK
-
-
[nsz]
Övücü sözlerle koltukları kabartılmak, pohpohlanmak
-
[nsz]
Övücü sözlerle koltukları kabartılmak, pohpohlanmak
- KOLTUKÇULUK
-
-
[isim]
Koltuk yapma ve satma işi
-
Yüze karşı övmeyi huy edinme
-
[isim]
Koltuk yapma ve satma işi
- KOLTUKLANMA
-
-
[isim]
Koltuklanmak işi
-
[isim]
Koltuklanmak işi
- KOLTUKLAMAK
-
-
[-i]
Koltuğu altına almak
- "Tablolarını koltuklayarak İstanbul'a dönerken, Etimesgut köyünün elektriklerini görmüş." (Falih Rıfkı Atay)
-
Koltuğa girmek
- "Karşıladılar, koltuklayıp içeri aldılar."
-
Kıvanç verecek biçimde övmek, koltuklarını kabartacak sözler söylemek, pohpohlamak
- "Maşallah da maşallah! Kırk bir kere! Tuh tuh! diyerek karşıladılar; koltuklayıp içeriye, camekâna aldılar." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[-i]
Koltuğu altına almak
- KOLTUKLAMA
-
-
[isim]
Koltuklamak işi
-
Yaranmak için birine söylenen övücü söz, kompliman
-
[isim]
Koltuklamak işi
- ALTUNHİSAR
- ...
- KOLTUKBAŞI
-
-
[isim]
Otomobillerde koltuğun sırt bölümünün üstüne takılan ve ani darbelerde boynun veya başın zarar görmesini önleyen başlık
-
[isim]
Otomobillerde koltuğun sırt bölümünün üstüne takılan ve ani darbelerde boynun veya başın zarar görmesini önleyen başlık
- UĞULTUSUZ
-
-
[sıfat]
Uğultusu olmayan
-
[sıfat]
Uğultusu olmayan
- ÇULTUTMAZ
-
-
[sıfat]
Giysi ve mal değeri bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse)
-
[sıfat]
Giysi ve mal değeri bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse)
- KOLTUKLUK
-
-
[isim]
Giysinin terden lekelenmemesi için koltuk altına içten dikilen parça, subra
-
[sıfat]
Koltuk yapmaya ve kaplamaya elverişli olan (kumaş)
-
[isim]
Giysinin terden lekelenmemesi için koltuk altına içten dikilen parça, subra
- KOLTUKÇU
-
-
[isim]
Koltuk yapan veya satan kimse
-
Eski ev eşyası alıp satan kimse
-
Koltuk meyhanesi işleten kimse
-
Koltuğunun altına elbise ve halı atıp sokak sokak dolaştırarak satan kimse
-
Düğünlerde ev düzenlenmesine yardım edip gelinle damada destek olan kimse
- "Ertesi cuma günü koltukçular gelip gelin odasını düzeltecekler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yüze karşı övmeyi huy edinmiş kimse
-
[isim]
Koltuk yapan veya satan kimse
- BUYRULTU
-
-
[isim]
Sadrazam, vezir, beylerbeyi vb. yüksek devlet görevlileri tarafından yazılan buyruk
-
[isim]
Sadrazam, vezir, beylerbeyi vb. yüksek devlet görevlileri tarafından yazılan buyruk
- KOLTUKLU
-
-
[sıfat]
Kol dayayacak yeri olan
- "Koltuklu sandalye."
-
[sıfat]
Kol dayayacak yeri olan
- DOĞRULTU
-
-
[isim]
Yön, istikamet
- "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda ... devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." (Anayasa)
-
Tutulan, izlenen yol
-
Paralel olmayan iki sonsuz doğruyu birbirinden ayırt ettiren durum
- "Düz gittiği veya geldiği düşünülen bir okun uzayda kalan izi, okun doğrultusunu gösterir."
-
Belli bir sonsuz doğrunun belirttiği tek yol, istikamet
-
[isim]
Yön, istikamet
- UĞULTULU
-
-
[sıfat]
Uğultusu olan, uğultu çıkaran
-
[sıfat]
Uğultusu olan, uğultu çıkaran
- DUYULTU
-
-
[isim]
Şayia
-
[isim]
Şayia
- GURULTU
-
-
[isim]
Guruldama sesi
- "Bunlar nargile seslerinin gurultusu arasında derin uykulara dalar." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Guruldama sesi
- HORULTU
-
-
[isim]
Horlama sesi
- "Biraz sonra biri ince, öteki kalın, iki horultu odayı kapladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Horlama sesi
- ALTUNİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Altın rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Altın rengi
- UĞULTU
-
-
[isim]
Gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi
- "İçeride müphem, karışık bir uğultu var." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi