İçinde lt olan 6 harfli 45 kelime var. İçerisinde LT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lt olan kelimeler listesine ya da Sonu lt ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOLTUK
-
-
[isim]
Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer
- "Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı." (Halide Edip Adıvar)
- "Nihayet sonbaharın yağmurlu, serin bir günü koltuğa giriyorum." (Ömer Seyfettin)
- "Ercüment, memurluk hayatında her oturduğu koltuğu doldurmuş..." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ben de aç duracak değilim ya! Bizim orada senin gibi bir ağa yok ki koltuğunun altına sığınalım." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye
- "Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni
- "Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, 'koltuk' yapılmıştı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Yapıcılıkta yan destek
-
Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip
-
Koltuklama veya koltuklanma
- "O koltuktan hoşlanmaz."
-
Kayırma, destek
- "Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez."
-
Yüksek mevki, makam
- "Koltuk kavgası."
-
Genelev
- "Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler
-
Kenar, tenha yer
-
[isim]
Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer
- YELTEK
-
-
[sıfat]
Hercai
-
[sıfat]
Hercai
- HILTAR
-
-
[isim]
Davar ve sığırların boyunlarına takılan ip veya kayış
-
[isim]
Davar ve sığırların boyunlarına takılan ip veya kayış
- SULTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah
- "Kanuni Sultan Süleyman."
-
Padişahların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen unvan
- "Naciye Sultan. Hürrem Sultan."
-
Bektaşi azizi
- "Balım Sultan. Kaygusuz Sultan."
-
[isim]
Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah
- AYILTI
-
-
[isim]
Mahmurluk
- "Sarhoşluğun ayıltısı içindeydi."
-
[isim]
Mahmurluk
- KÜLTÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin
- "Harf inkılabı, Türk kültür inkılabının temelidir." (Etem İzzet Benice)
-
Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü
- "Doğrusu, teknik ve kültür her gün biraz daha ilerlemektedir." (Salâh Birsel)
-
Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi
-
Bireyin kazandığı bilgi
- "Tarih kültürü kuvvetli bir kişi."
-
Tarım
-
Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme
-
[isim]
Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin
- YALTAK
-
-
[sıfat]
Yaltakçı
-
[sıfat]
Yaltakçı
- İNİLTİ
-
-
[isim]
İnleme sesi
- "Yavaş yavaş kendine gelen anne, ıstıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
İnleme sesi
- KOBALT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 27, atom ağırlığı 59 olan, boyacılıkta kullanılan, nikel ve demire benzeyen, gümüş renginde bir element (simgesi Co)
-
[isim]
Atom numarası 27, atom ağırlığı 59 olan, boyacılıkta kullanılan, nikel ve demire benzeyen, gümüş renginde bir element (simgesi Co)
- ASFALT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm
-
Ana maddesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım
- "Yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmeyen yollar asfalt oluverdi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bu karışımla kaplanmış
- "Otomobile bindik ve uzun bir asfalt yol üzerinde koşmaya koyulduk." (Ahmet Haşim)
-
[isim]
Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm
- FİLTRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Süzgeç
-
Süzek
-
[isim]
Süzgeç
- MALTIZ
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan, içinde ızgarası bulunan, ayaklı ve taşınır ocak
- "Bahçenin bir köşesinde akşam için maltıza kömür yerleştiren aşçı, ellerini önündeki önlüğe silerek kapıda göründü." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan, içinde ızgarası bulunan, ayaklı ve taşınır ocak
- BÜLTEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özel veya resmî kurum, kuruluş veya yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak süreli veya süresiz yayımlanan duyuru
-
Dergi
-
[isim]
Özel veya resmî kurum, kuruluş veya yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak süreli veya süresiz yayımlanan duyuru
- PELTEK
-
-
[sıfat]
Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen (kimse)
-
Tutuk, titrek (konuşma)
- "Hafif peltek, bozuk diksiyonuyla tiyatroda tutunamazdı." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Tutuk, titrek bir biçimde
-
[sıfat]
Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen (kimse)
- IŞILTI
-
-
[isim]
Hafif ışık, ışıntı, parıltı
- "Bu kâğıtlara gözleri tuhaf bir ışıltı ile parlayarak baktığına dikkat etti." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin ışıldarken saçtığı ışık
- "Hâlâ yeni bir sır aramakta / Yıldızlar ışıltıyla uzakta." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Hafif ışık, ışıntı, parıltı
- SALTÇI
- ...
- ÇULTAR
-
-
[isim]
Eyerin veya palanın üzerine örtülen kilim, halı vb. örtü
-
[isim]
Eyerin veya palanın üzerine örtülen kilim, halı vb. örtü
- TELTİK
-
-
[isim]
Yanlış, hata
-
[isim]
Yanlış, hata
- SALTIK
-
-
[sıfat]
Mutlak
- "Sonra ziller ve ansızın saltık bir gülümseyiş bu genç kız." (Selim İleri)
-
Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)
-
[sıfat]
Mutlak
- HILTAN
-
-
[isim]
Top biçimindeki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki
-
[isim]
Top biçimindeki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki