İçinde lt olan 6 harfli 45 kelime var. İçerisinde LT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lt olan kelimeler listesine ya da Sonu lt ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

IŞILTI

  1. [isim] Hafif ışık, ışıntı, parıltı
    • "Bu kâğıtlara gözleri tuhaf bir ışıltı ile parlayarak baktığına dikkat etti." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir şeyin ışıldarken saçtığı ışık
    • "Hâlâ yeni bir sır aramakta / Yıldızlar ışıltıyla uzakta." (Orhan Seyfi Orhon)

CİLTÇİ

  1. [isim] Kitapları ciltleyen kimse, mücellit
  2. Ciltevi

SALTIK

  1. [sıfat] Mutlak
    • "Sonra ziller ve ansızın saltık bir gülümseyiş bu genç kız." (Selim İleri)
  2. Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)

ÇELTEK

  1. [isim] Çoban yamağı, yardımcı, uşak

FİLTRE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Süzgeç
  2. Süzek

ALTSIZ

  1. [sıfat] Altı olmayan
  2. Belden alt kısmında giysi olmayan

MALTIZ

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan, içinde ızgarası bulunan, ayaklı ve taşınır ocak
    • "Bahçenin bir köşesinde akşam için maltıza kömür yerleştiren aşçı, ellerini önündeki önlüğe silerek kapıda göründü." (Necati Cumalı)

CİLTLİ

  1. [sıfat] Ciltlenmiş olan

ÇELTİK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kabuğu ayıklanmamış pirinç

KOLTUK

  1. [isim] Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer
    • "Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Nihayet sonbaharın yağmurlu, serin bir günü koltuğa giriyorum." (Ömer Seyfettin)
    • "Ercüment, memurluk hayatında her oturduğu koltuğu doldurmuş..." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Ben de aç duracak değilim ya! Bizim orada senin gibi bir ağa yok ki koltuğunun altına sığınalım." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye
    • "Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni
    • "Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, 'koltuk' yapılmıştı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  4. Yapıcılıkta yan destek
  5. Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip
  6. Koltuklama veya koltuklanma
    • "O koltuktan hoşlanmaz."
  7. Kayırma, destek
    • "Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez."
  8. Yüksek mevki, makam
    • "Koltuk kavgası."
  9. Genelev
    • "Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  10. Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler
  11. Kenar, tenha yer

UĞULTU

  1. [isim] Gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi
    • "İçeride müphem, karışık bir uğultu var." (Falih Rıfkı Atay)

ALTLIK

  1. [isim] Tabak, bardak vb. nesnelerin altına konulan şey
    • "Bardak altlığı."
  2. Hayvanların altına yayılan ot veya saman
  3. Arabaya koşulan atların yolları kirletmemesi için kuyruğunun altına yerleştirilen torba

KALTAK

  1. [isim] Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
  2. Kuskunsuz eyer
  3. İffetsiz, namussuz kadın
    • "Bırak be, dedi, kendi kendine, elin kaltağı için dövüşecek miyim?" (Sait Faik Abasıyanık)

PELTEK

  1. [sıfat] Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen (kimse)
  2. Tutuk, titrek (konuşma)
    • "Hafif peltek, bozuk diksiyonuyla tiyatroda tutunamazdı." (Necati Cumalı)
  3. [zarf] Tutuk, titrek bir biçimde

TALTİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İyilik ederek gönül alma
    • "Bundan dolayı beni taltif etmeniz lazım gelirdi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme

SALTÇI
...
ŞALTER

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Anahtar
  2. Genellikle binaların girişine gelen elektrik akımını açıp kapamaya yarayan araç
  3. Gişe
    • "Şalter dokuz buçukta açıldı." (Haldun Taner)

SULTAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah
    • "Kanuni Sultan Süleyman."
  2. Padişahların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen unvan
    • "Naciye Sultan. Hürrem Sultan."
  3. Bektaşi azizi
    • "Balım Sultan. Kaygusuz Sultan."

ALTILI

  1. [sıfat] Altı parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden altı tane bulunan
    • "Altılı şamdan."
  2. [isim] İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde altı işareti bulunan kâğıt veya pul
  3. [isim] Divan edebiyatında her bendi altı dizeden oluşan nazım biçimi
  4. [isim] Altılı ganyan

ALTMIŞ

  1. [isim] Elli dokuzdan sonra gelen sayının adı
  2. Bu sayıyı gösteren 60, LX rakamlarının adı
  3. [sıfat] Altı kere on, elli dokuzdan bir artık

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü