İçinde lma olan 8 harfli 171 kelime var. İçerisinde LMA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lma olan kelimeler listesine ya da Sonu lma ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
LAM, MAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AM, LA, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIVRILMA
-
-
[isim]
Kıvrılmak işi, bükülme
- "Babasına dille değil, sancıdan ölüyor gibi birkaç kıvrılma, burkulma ile karşılık verdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Yer kabuğunun içten gelen etkenlerle dalgalı bir biçim alması
-
[isim]
Kıvrılmak işi, bükülme
- KONULMAK
-
-
[nsz]
Koyma veya konma işi yapılmak
- "Yemeğe tuz konuldu."
-
[nsz]
Koyma veya konma işi yapılmak
- TANILMAK
-
-
[nsz]
Tanınmak, bilinmek
-
[nsz]
Tanınmak, bilinmek
- UZATILMA
-
-
[isim]
Uzatılmak işi veya durumu
-
[isim]
Uzatılmak işi veya durumu
- DUYULMAK
-
-
[nsz]
Duyma işine konu olmak
- "Arada bir, küçük dalgaların kâh gülüştükleri, kâh ağlaştıkları duyulur." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Duyma işine konu olmak
- BURULMAK
-
-
[nsz]
Ekseni çevresinde döndürülmek
-
Sancımak, ağrımak
- "Bağırsaklarım buruluyor."
-
[-e]
Alınarak küskünlük göstermek, gücenmek
- "Yavere burulduğumu sezdirmeden başka bir laf açtım." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Ekseni çevresinde döndürülmek
- BAYILMAK
-
-
[nsz]
Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek
- "Akşam vapurda giderken bir kadının bayıldığını gördüm." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Çok hoşlanmak, çok sevmek
- "Hatta kıza bayıldığını bile anlasaydı neye yarardı?" (Refik Halit Karay)
-
[-den]
Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk vb. etkenlerle dayanma gücünü yitirmek
- "Uzakta görülen manzaralar insana sıcaktan bunalmış ve bayılmış hissini verir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-i]
Vermek, ödemek
- "Bin papeli bayıldık."
-
[nsz]
Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek
- KATILMAK
-
-
[nsz]
Katma işi yapılmak
- "Süte su katılmış."
-
Bir topluluğa girmek, iştirak etmek
- "Üç dört ev ötedeki boş arsada çocukların oyunlarına katıldım." (Necati Cumalı)
-
Ortak olmak, benimsemek
- "Her konuya kibar bir ses ve bir iki sözcükle katılmak özenindeydi." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Katma işi yapılmak
- SAYILMAK
-
-
[nsz]
Sayma işine konu olmak, addedilmek
- "İsmail'i yanıma alalı beri pek yalnız sayılmam." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Sayma işine konu olmak, addedilmek
- YORULMAK
-
-
[nsz]
Yorgun duruma gelmek
- "Artık ciddiyetten yorulmuş gibi silkinerek kısa ve gevrek kahkahasını attı." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Yorgun duruma gelmek
- ATANILMA
- ...
- ŞAŞILMAK
-
-
[nsz]
Şaşkınlığa uğranılmak
- "Cidden şaşılacak şeyler yapıyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Şaşkınlığa uğranılmak
- DOLMALIK
-
-
[sıfat]
Dolma yapmaya yarar
- "Dolmalık fıstık."
-
[sıfat]
Dolma yapmaya yarar
- GAŞYOLMA
-
-
[isim]
Gaşyolmak işi veya durumu
-
[isim]
Gaşyolmak işi veya durumu
- BOŞALMAK
-
-
[nsz]
Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek
-
Dışarıya akmak, dökülmek
-
Gevşemek, açılmak
- "Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Derdini, sıkıntısını birine anlatarak ferahlamak, deşarj olmak
- "Derdimle öyle dolmuş ki boşalmadan evine gidemeyecek." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Hayvan, bağından kurtulmak
-
[nsz]
Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek
- DURULMAK
-
-
[nsz]
Duru duruma gelmek
- "Bulanık su duruldu."
-
Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak
- "Kar ve fırtına durulmuş, hava birden açıvermişti." (Haldun Taner)
-
Uslanmak, sakinleşmek
- "Canı yanan kısrak acı bir kişneme salıverdikten sonra birdenbire duruldu." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Duru duruma gelmek
- BUNALMAK
-
-
[nsz]
Soluk alması güçleşmek
- "Hoca bu son sözleri söylerken havasızlıktan bunalıyor gibi başını tavana kaldırıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok sıkılmak, çok tedirgin olmak
- "Geçenlerde yeni çıkan uzunca bir şiirini okuyuncaya kadar bunaldım." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Soluk alması güçleşmek
- YIĞILMAK
-
-
[nsz]
Yığma işine konu olmak veya yığma işi yapılmak
-
Çok sayıda birikmek, toplanmak
- "Bütün köşk kapının önüne yığıldı." (Aka Gündüz)
-
Düşmek, yıkılmak, kendini tutamayıp çökmek
- "Boğazını yırtan hıçkırıklarla paşanın ayaklarına yığıldı." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Yığma işine konu olmak veya yığma işi yapılmak
- BOZULMAK
-
-
[nsz]
Bozma işine konu olmak
- "Pazarlık bozulur, nişan bozulur, makine bozulur, mal bozulur." (Burhan Felek)
-
Yiyecek kokmak, yenilemeyecek duruma gelmek, ekşimek
- "Et bozulmuş."
-
Dağılmak, bozguna uğramak
- "Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez'den geçiyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Taşıt arızalanmak
-
İyi ve değerli niteliğini yitirmek
-
Bir şeye kızmak, içerlemek
- "Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Sağlığını yitirip zayıflamak
-
[nsz]
Bozma işine konu olmak
- YAZILMAK
-
-
[nsz]
Yazma işi yapılmak
- "Mektup yazıldı. Onun kaderi böyle yazılmış."
-
Kendini bir yere yazdırmak, kaydolmak
- "İlk limanda gemici yazıldım." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[-e]
Birine tutulmak, sevmek
-
[nsz]
Yazma işi yapılmak