İçinde le olan 5 harfli 174 kelime var. İçerisinde LE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında le olan kelimeler listesine ya da Sonu le ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇİLEK
-
-
[isim]
Gülgillerden, sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki
-
Bu bitkinin güzel kokulu, pembe, kırmızı renkli meyvesi
-
[isim]
Gülgillerden, sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki
- ELEJİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçli, acıklı yakarışları, yakınmaları ve melankolik duyguları anlatan şiir
- "Salih Zeki Aktay 'Elejiler' başlıklı şiirler yazdı."
-
[isim]
İçli, acıklı yakarışları, yakınmaları ve melankolik duyguları anlatan şiir
- EKLER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
-
[isim]
İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
- MELEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık, ferişte
- "Kimi tarafları pek ince delikanlılar melek gibi kızları övüyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Terbiyeli, uysal kimse
- "Yanlarındaki kızlar ise sahici birer melekti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Annem melekler gibi iyi kadındır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık, ferişte
- İLLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hastalık
- "Ben şarlatan değilim, oğlum. Bu illetin devası bendedir." (Peyami Safa)
- "Batı taklitçiliği de illet olduğu sorunlardan biri idi." (Haldun Taner)
- "İnsan boyuna gezecek olursa baş dönmesi illetine uğrayacak." (Ahmet Rasim)
-
Hastalık derecesine varan alışkanlık
- "Ya sayfa sayfa mektup yazmak illetine tutulmuş olanlara ne diyeyim?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Bozukluk
- "Bu radyonun bir illeti var."
-
[sıfat]
Kızdıran, sinirlendiren (şey veya kimse)
-
Sebep
-
[isim]
Hastalık
- DİCLE
- ...
- ÜFLEÇ
-
-
[isim]
Kaynak yapımında, metalleri kesme ve eritme işlemlerinde kullanılan, alev püskürten araç, hamlaç
-
Laboratuvarlarda yüksek ısı elde edilen araç, hamlaç
-
[isim]
Kaynak yapımında, metalleri kesme ve eritme işlemlerinde kullanılan, alev püskürten araç, hamlaç
- ÖZLEM
-
-
[isim]
Bir kimseyi veya bir şeyi görme, kavuşma isteği, hasret, tahassür
- "Nasıl doysun, yılların özlemini gideriyor." (Atilla İlhan)
- "Mustafa Kemal Paşa, özlemini çektiği bir yuvaya kavuşmuştur." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir kimseyi veya bir şeyi görme, kavuşma isteği, hasret, tahassür
- BELEŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Karşılıksız, emeksiz, parasız elde edilen
-
[sıfat]
Karşılıksız, emeksiz, parasız elde edilen
- KELER
-
-
[isim]
Köpek balıkları takımının kelergiller familyasından, ılık ve tropik denilerde yaşayan, uzunluğu 1,5 m kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir balık türü, keler balığı (Rhina squatina)
-
[isim]
Köpek balıkları takımının kelergiller familyasından, ılık ve tropik denilerde yaşayan, uzunluğu 1,5 m kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir balık türü, keler balığı (Rhina squatina)
- RAHLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa
- "İlk defa yeni usul bir rahleye oturtuldum." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa
- ENLEM
-
-
[isim]
Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi
-
[isim]
Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi
- GÜLLE
-
-
[isim]
Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi
- "Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Atletizm yarışmalarında atılan, pirinç veya pirinçten daha sert bir maddeden yapılan, erkekler için 7,257 kg, kadınlar için 4 kg olan madenî küre
- "Ayakkabılarını giymeden gülle gibi çocukların yanına düştü." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi
- SELEN
-
-
[isim]
Ses, haber, bilgi
-
[isim]
Ses, haber, bilgi
- BUKLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- LEZİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tadı güzel, lezzetli
-
Hoş, güzel, zevkli, latif
- "Bunun öte tarafında hayalî, leziz bir âlem mevcuttur." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Tadı güzel, lezzetli
- YELEK
-
-
[isim]
Ceket altına giyilen kolsuz ve kısa giysi
- "Sağ elini yelek cebine attı." (Ömer Seyfettin)
-
Okun yay kirişine takılan bölümündeki tüy
- "Ok yeleği."
-
Kuş kanadının büyük tüyü, telek
-
[isim]
Ceket altına giyilen kolsuz ve kısa giysi
- NELER
-
-
çok ve çeşitli şeyler
- "Ne âlem çocuksun!"
- "Onda para ne arar!"
- "Sen burada ne arıyorsun, haydi çabuk eve!"
- "Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?" (Memduh Şevket Esendal)
-
çok ve çeşitli şeyler
- İLETİ
-
-
[isim]
Yazı veya sözle verilen, gönderilen bilgi, mesaj
-
[isim]
Yazı veya sözle verilen, gönderilen bilgi, mesaj
- ŞÖYLE
-
-
[zarf]
Şunun gibi, şuna benzer biçimde
- "O zamanlar, şöyle öğleye doğru otele bir başvurup çamaşır değiştireceği varsa değiştiriyor." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Uyumak şöyle dursun, biraz dinlenmek bile mümkün olmadı."
- "Hakkında yanlış işlem yapılmıştır. Şöyle ki..."
-
Şu yolda, şu biçimde, aşağı yukarı
- "Kendisi lisedeki ilk zamanlarını şöyle anlatmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[zarf]
Şunun gibi, şuna benzer biçimde