İçinde le olan 5 harfli 174 kelime var. İçerisinde LE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında le olan kelimeler listesine ya da Sonu le ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EL, LE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÜNLEM

  1. [isim] Türlü duyguları anlatan veya bir doğa sesini yansıtan kelime, nida: Ah! oh! şak, çat vb
  2. Ünlem işareti

ALEYH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin veya bir kimsenin karşısında olma, leh karşıtı
    • "Aleyhinde bir tertip kuranların gadrine uğradım." (Refik Halit Karay)
    • "Avrupalılar ordumuz aleyhine ne akıllarına gelirse söylerler." (Haldun Taner)
    • "Şimdi iş tamamıyla aleyhimize döndü." (Ahmet Rasim)

LETÇE
...
ULEMA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilginler
  2. Sarıklı din bilginleri
    • "Bursa uleması bütün memleketçe tanınır ve sevilirdi." (Tarık Buğra)

GAİLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    • "Küçücük yaşta büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür." (Ahmet Mithat)
    • "Devletin başına sayısız gaileler açmak yolunda hiçbir fırsatı kaçırmadı." (Samiha Ayverdi)
  2. Uğraştırıcı, pürüzlü iş, yük
    • "Otuz iki senelik bir saltanatın binbir gailesi ve bu en son yıllarda geçirdiği ağır hastalığın tesiri yüzünden o, kendisini çok yorulmuş, yıpranmış, çökmüş hissediyordu." (Nahid Sırrı Örik)
  3. İstenmeyen durum, baş belası

SELEF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir görevde, bir makamda kendinden önce bulunmuş olan kimse, öncel, halef karşıtı
    • "Hâlbuki yeni patron selefine hiç benzemiyordu." (Haldun Taner)

ALENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan
    • "Siz bugüne kadar zevcenizin vicdansızca ve aleni hıyanetine, edepsizliğine tahammül ettiniz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

İLLET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hastalık
    • "Ben şarlatan değilim, oğlum. Bu illetin devası bendedir." (Peyami Safa)
    • "Batı taklitçiliği de illet olduğu sorunlardan biri idi." (Haldun Taner)
    • "İnsan boyuna gezecek olursa baş dönmesi illetine uğrayacak." (Ahmet Rasim)
  2. Hastalık derecesine varan alışkanlık
    • "Ya sayfa sayfa mektup yazmak illetine tutulmuş olanlara ne diyeyim?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
  3. Bozukluk
    • "Bu radyonun bir illeti var."
  4. [sıfat] Kızdıran, sinirlendiren (şey veya kimse)
  5. Sebep

BALET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bale yapan erkek sanatçı

KOLEJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Öğretim programında yabancı bir dil öğretimine ağırlık veren okul
  2. Bazı meslek okullarına verilen ad
    • "Polis koleji. Sağlık koleji."

İLERİ

  1. [isim] Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
    • "O kadar üşümesi trende saatlerce hareketsiz kalmasından ileri geliyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Hatta daha ileriye giderek başka ve daha tuhaf şeyler düşündüm." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ukalalığı daha da ileri götürmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir şeyin ulaşılacak yönü
    • "Yolun ilerisi düz."
    • "Garajdan tiyatro, gaz sandığından koltuk fikrini de zamanında ileri süren o olmuştu." (Haldun Taner)
  3. Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra
  4. [sıfat] Önde bulunan
    • "İleri karakol. İleri hat."
  5. [sıfat] Doğrusundan daha çok gösteren (saat)
    • "Saat beş dakika ileridir."
  6. [sıfat] Benzerlerini geride bırakmış
    • "İleri fikirler."
  7. [zarf] Öne doğru, ileri doğru
    • "Masayı biraz ileri çekelim."
  8. [ünlem] "Amaca doğru durmadan yürü" anlamında bir seslenme sözü
    • "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" (Atatürk)
  9. Temel duruşta ayak uçlarının gösterdiği yön

TELES

  1. [sıfat] Yıpranmış, hırpalanmış bir biçimde telleri, lifleri meydana çıkmış

İSALE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Akıtma

KIBLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
  2. Bulunulan yerden Kâbe'nin bulunduğu yön
    • "Pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettikten sonra ellerimi kulaklarıma kaldırdım." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Güneyden esen yel
  4. Sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer

LEVHA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha
    • "İçeri girince göze ilk çarpan şey duvardaki yazı levhaları oluyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Tablo, resim
    • "Resimci dükkânlarında Türkler aleyhinde birçok levhalar asılmıştı." (Ömer Seyfettin)
  3. Tabela

ÖDLEK

  1. [sıfat] Korkak, tabansız, yüreksiz
    • "Oda arkadaşım geceleri bir tavşan gibi ödlekti." (Haldun Taner)

OMLET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çırpılmış yumurtayla sade olarak yapılabilen veya içine peynir, kıyma vb. katılarak tavada pişirilen bir yemek
    • "Mantarlı omleti yedikten sonra uykudan bayılıyorduk." (Refik Halit Karay)

LEHÇE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu, diyalekt
  2. Konuşma tarzı
    • "Onun lehçesine aşina olanlara göre gayet derin hikmet, pek ince manalar taşırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ŞÖLEN

Kelime Kökeni : Moğolca

  1. [isim] Ziyafet
    • "Sizin şöleniniz, galiba, benimkinden daha masraflı olmuş..." (Refik Halit Karay)
  2. Belli bir amaçla düzenlenen eğlence
    • "Konuşmanın şurasına burasına espriler serpiştirerek size bir konuşma şöleni çekerdi."
  3. Sanat gösterisi
  4. Din töreni niteliğinde yemek toplantısı

ALEVİ
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü