İçinde le olan 5 harfli 174 kelime var. İçerisinde LE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında le olan kelimeler listesine ya da Sonu le ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HÜLLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Medeni Kanun'un kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe bir günlüğüne nikâh edilmesi
-
[isim]
Medeni Kanun'un kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe bir günlüğüne nikâh edilmesi
- ELEJİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçli, acıklı yakarışları, yakınmaları ve melankolik duyguları anlatan şiir
- "Salih Zeki Aktay 'Elejiler' başlıklı şiirler yazdı."
-
[isim]
İçli, acıklı yakarışları, yakınmaları ve melankolik duyguları anlatan şiir
- LEĞEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle, içinde bir şey yıkamak için kullanılan metal veya plastikten yayvan kap
- "Adam, önündeki leğene eğilmiş, bardak yıkıyordu." (Necati Cumalı)
-
Gövdenin arka veya alt ucunda bulunan, bir yandan omurganın bel bölümüyle, öte yandan bacaklarla eklemlenen kemik çatı, havsala
-
[isim]
Genellikle, içinde bir şey yıkamak için kullanılan metal veya plastikten yayvan kap
- OMLET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çırpılmış yumurtayla sade olarak yapılabilen veya içine peynir, kıyma vb. katılarak tavada pişirilen bir yemek
- "Mantarlı omleti yedikten sonra uykudan bayılıyorduk." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Çırpılmış yumurtayla sade olarak yapılabilen veya içine peynir, kıyma vb. katılarak tavada pişirilen bir yemek
- İLENÇ
-
-
[isim]
Beddua, kargış
-
[isim]
Beddua, kargış
- ELEME
-
-
[isim]
Elemek işi, eliminasyon
-
Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı
-
[isim]
Elemek işi, eliminasyon
- EĞLEK
-
-
[isim]
Sürünün yazın öğle sıcağında dinlendiği gölgelik
-
Yolcuların geceyi geçirdikleri yer, han, konak
-
[isim]
Sürünün yazın öğle sıcağında dinlendiği gölgelik
- EŞLEM
-
-
[isim]
Kopya
-
[isim]
Kopya
- KİTLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan topluluğu
- "Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
Kütle
-
[isim]
İnsan topluluğu
- MÖBLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mobilya
-
[isim]
Mobilya
- ÖNLEM
-
-
[isim]
Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir
-
[isim]
Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir
- BALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bale yapan erkek sanatçı
-
[isim]
Bale yapan erkek sanatçı
- SİLLE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Elin iç yüzüyle vurulan tokat
- "Adam keçinin gerisine hafif bir sille indirdi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Elin iç yüzüyle vurulan tokat
- TALEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- "Bu davanın sukutunu talep ederim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İstek
- "... din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır." (Anayasa)
-
[isim]
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- ENLEM
-
-
[isim]
Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi
-
[isim]
Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi
- LEPRA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Cüzzam
-
[isim]
Cüzzam
- İHALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş, mal vb.ni birçok istekli arasından en uygun şartlarla kabul edene verme, eksiltme veya artırma
-
[isim]
İş, mal vb.ni birçok istekli arasından en uygun şartlarla kabul edene verme, eksiltme veya artırma
- AMELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gündelikle çalışan işçi, emekçi
- "Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gündelikle çalışan işçi, emekçi
- DÖLEK
-
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
- "Oysaki Fatih'in dölek bir kişi olduğu belli, uzun uzun hazırlamış İstanbul'un alınmasını, düşünmüş, hesaplamış da öyle girişmiş o işe." (Nurullah ataç)
-
Düz, engebesiz (toprak parçası)
- "Dölek yer."
-
[sıfat]
Ağırbaşlı, uslu, ağır davranışlı
- SELEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir görevde, bir makamda kendinden önce bulunmuş olan kimse, öncel, halef karşıtı
- "Hâlbuki yeni patron selefine hiç benzemiyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir görevde, bir makamda kendinden önce bulunmuş olan kimse, öncel, halef karşıtı