İçinde le olan 4 harfli 53 kelime var. İçerisinde LE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında le olan kelimeler listesine ya da Sonu le ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EL, LE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ELEK

  1. [isim] Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç
    • "Evden bir elek getirilecek, eleğin kenarına bir sopa konup kaldırılacak." (Sait Faik Abasıyanık)

ŞİLE

  1. [isim] Mercanköşk

HALE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ayın çevresinde görülen ışık halkası, ağıl, ayla
    • "Üstünde gençliğin, masumiyetin, saadetin verdiği bir hale vardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
  2. Hristiyanlıkta aziz sayılanların resimlerinde başları çevresinde çizilen daire

LEÇE

  1. [isim] Taşlı tarla

LALE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Zambakgillerden, yaprakları uzun ve sivri, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte bir süs bitkisi (Tulipa gesneriana)
  2. Meyve koparmak için ucuna üçlü veya dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık
  3. Ağır hapis mahkûmlarının boynuna geçirilen demir halka

KELE

  1. [isim] Boğa, tosun

ŞULE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alev, yalım
    • "Bütün ordunun kalbini Duatepe'den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış." (Halide Edip Adıvar)

ALEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bayrak
    • "Kara elmas sözü de taş kömürüne alem olmuştur." (Burhan Felek)
  2. Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça

SELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yayvan, genişçe sepet

BİLE

  1. [bağlaç] Da, de, dahi
    • "Bir damlası bile deniz hakkında bize ilmî bir fikir vermeye yetişir." (Refik Halit Karay)
  2. [zarf] Birlikte
  3. [zarf] Üstelik
    • "Konuşmadılar bile."

ÇİLE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Zahmet, sıkıntı
    • "Dargınlık insanların bütün ömrünü dolduran bir çile, bir ezadır." (Refik Halit Karay)
    • "Âşıkın olmaz mı çile çekmesi / Çilenin olmaz mı boyun bükmesi." (Seyrani)
    • "Yirmi beş senedir Beykoz'daki o tekke gibi evde çile dolduruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Karşı taraftan konuşanın kolağası Mustafa Kemal oluşu hepsini çileden çıkarır." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem

KÖLE

  1. [isim] Savaşta tutsak alınan, yabancı ülkelerden zorla kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan veya başkasından satın alınan erkek, kul, esir, abd
  2. Birinin emri altında bulunan, özgür olmayan kimse
    • "Oğlum köleniz."
  3. Herhangi bir şeye aşırı derecede bağlı olan kimse
    • "İçkinin kölesi. Paranın kölesi."

ZİLE
...
BALE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü
  2. Bu tür gösteri yapan sanatçı topluluğu
    • "Devlet Opera ve Balesi."

ÖĞLE

  1. [isim] Gün ortası, öğlen
    • "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi." (Peyami Safa)
  2. Öğle ezanı
  3. Öğle namazı
    • "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım." (Ömer Seyfettin)

JALE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gece yağan ve yapraklara konan ince nem, çiğ, kırağı

JÖLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Meyve suyunun şekerle kaynatılmasıyla istenilen yoğunlukta elde edilmiş şekerleme
  2. Et suyunun soğuduktan sonra gevşek ve esnek bir kıvam almış durumu
    • "Tavuk jölesi. Dana jölesi."
  3. Saçın düzgün bir biçimde uzun süre kalmasını sağlayan yağlı, parlak ve yapışkan madde

LEKE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Kirliliği gösteren iz
    • "Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Çocuk giysisini leke etmiş."
    • "Annemi kıskanıyor, bana leke sürmek istiyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk
    • "Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı." (Ömer Seyfettin)
  3. Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk
  4. Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibe
    • "Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu." (Halide Edip Adıvar)
  5. Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm

ŞALE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Uzun saçaklı çatısı olan alçak dağ konutu

BÖLE

  1. [isim] Kuzen
  2. Kuzin

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü