İçinde le olan 4 harfli 53 kelime var. İçerisinde LE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında le olan kelimeler listesine ya da Sonu le ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BALE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü
-
Bu tür gösteri yapan sanatçı topluluğu
- "Devlet Opera ve Balesi."
-
[isim]
Belli hafif figürlere, adım atışlara, çoğunlukla sahne düzenine ve müziğe dayalı gösteri türü
- BÖLE
-
-
[isim]
Kuzen
-
Kuzin
-
[isim]
Kuzen
- LENS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens
-
Mercek
-
[isim]
Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens
- İLLE
-
-
[zarf]
İlla
-
[zarf]
İlla
- GALE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçerisinde kalıp yapılan üç tarafı kaplı, bir tarafı açık tepsi şeklinde dizgi aleti
-
[isim]
İçerisinde kalıp yapılan üç tarafı kaplı, bir tarafı açık tepsi şeklinde dizgi aleti
- SELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yayvan, genişçe sepet
-
[isim]
Yayvan, genişçe sepet
- ÇİLE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zahmet, sıkıntı
- "Dargınlık insanların bütün ömrünü dolduran bir çile, bir ezadır." (Refik Halit Karay)
- "Âşıkın olmaz mı çile çekmesi / Çilenin olmaz mı boyun bükmesi." (Seyrani)
- "Yirmi beş senedir Beykoz'daki o tekke gibi evde çile dolduruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Karşı taraftan konuşanın kolağası Mustafa Kemal oluşu hepsini çileden çıkarır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem
-
[isim]
Zahmet, sıkıntı
- PİLE
- ...
- ŞİLE
-
-
[isim]
Mercanköşk
-
[isim]
Mercanköşk
- JÖLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Meyve suyunun şekerle kaynatılmasıyla istenilen yoğunlukta elde edilmiş şekerleme
-
Et suyunun soğuduktan sonra gevşek ve esnek bir kıvam almış durumu
- "Tavuk jölesi. Dana jölesi."
-
Saçın düzgün bir biçimde uzun süre kalmasını sağlayan yağlı, parlak ve yapışkan madde
-
[isim]
Meyve suyunun şekerle kaynatılmasıyla istenilen yoğunlukta elde edilmiş şekerleme
- ÖĞLE
-
-
[isim]
Gün ortası, öğlen
- "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi." (Peyami Safa)
-
Öğle ezanı
-
Öğle namazı
- "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Gün ortası, öğlen
- VOLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Havadan gelen topa, futbolda sıçrayarak ayağın üstüyle, teniste raket ile vurma
- "Nefis bir vole Hacettepe kalecisinin ellerinde sönüyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Havadan gelen topa, futbolda sıçrayarak ayağın üstüyle, teniste raket ile vurma
- FULE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Adım aralığı
- "Şimdi geniş fulelerle bayır aşağı koşarken, aferin be, hamlamamışız, diyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Adım aralığı
- ELEK
-
-
[isim]
Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç
- "Evden bir elek getirilecek, eleğin kenarına bir sopa konup kaldırılacak." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için kullanılan, tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb.nden oluşan araç
- LENF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Damarlarda dolaşan kanla, doku ögeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı, ak kan, lenfa
-
[isim]
Damarlarda dolaşan kanla, doku ögeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı, ak kan, lenfa
- ÜLEŞ
-
-
[isim]
Pay
-
[isim]
Pay
- ALEV
-
-
[isim]
Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule
- "Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu." (Tarık Buğra)
- "Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Sıcaklık
- "İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kıvılcım
-
Aşk ateşi
-
Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama
-
[isim]
Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule
- LEÇE
-
-
[isim]
Taşlı tarla
-
[isim]
Taşlı tarla
- MALE
- ...
- ZİLE
- ...