İçinde ld olan 9 harfli 118 kelime var. İçerisinde LD bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ld olan kelimeler listesine ya da Sonu ld ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

CIVILDAMA

  1. [isim] Cıvıldamak işi

CIZILDAMA

  1. [isim] Cızıldamak işi

HORULDAMA

  1. [isim] Horuldamak işi

BİLDİRTME
...
ŞIRILDAMA

  1. [isim] Şırıldamak işi

ÇATILDAMA

  1. [isim] Çatıldamak durumu

BULDURTMA

  1. [isim] Buldurtmak işi

DOLDURMAK

  1. [-i] Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek
    • "Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu." (Refik Halit Karay)
  2. Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek
  3. [nsz] Ateşli silahların içine mermi sürmek
    • "İki tabanca getirdiler, takır takır doldurdular." (Falih Rıfkı Atay)
  4. [nsz] Bildirge, çizelge, fiş vb. basılı kâğıtların boş yerlerini tamamlamak
    • "Osmanlı tabiiyetini haiz Müslim diye, yol tezkeresi doldururlardı." (Ömer Seyfettin)
  5. Yaşını, yılını bitirmek
    • "Yirmi yaşını dolduralı bir iki seneden fazla olmamıştı." (Orhan Veli Kanık)
  6. Ses, koku yayılıp kaplamak
    • "Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
  7. Belirli bir süreyi kaplamak, almak
    • "Balıkçılara yardım etmek bütün zamanını doldurmayınca kentin içerilerine, gecekondu mahallelerine gitti." (Ayla Kutlu)
  8. [-le] Canlılık kazandırmak
    • "Evi sade sesiyle değil, vücudu ile de doldurdu." (Haldun Taner)
  9. Birini, başkası için kötü düşünecek bir duruma getirmek
    • "Ah, biliyorum, biliyorum seni o gece doldurdular." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

BİLDİRMEK

  1. Herhangi bir şeyi haber vermek
    • "Anası böyle söyledi, gene de gidip kocasına bildirdi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [nsz] Herhangi bir konuda bilgi vermek
    • "Gönderdiğim mektubun bir ehemmiyeti yoktur, diye bildir, dedi." (Falih Rıfkı Atay)
  3. [-i] Anlatmak, ifade etmek
    • "Sadi hem acele acele konuşarak fikirlerini bildiriyor hem de gözlerini ileriye uçan bisikletlerden hiç alamıyordu." (Haldun Taner)

OLDURTMAK
...
TİRİLDEME

  1. [isim] Tirildemek işi veya durumu

ZONGULDAK
...
DÜMBÜLDEK
...
ELDİVENLİ

  1. [sıfat] Eldiveni olan
    • "Eldivenli ellerini koltuk altlarına vura vura tezgâha doğru ilerledi." (Sait Faik Abasıyanık)

TAHSİLDAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimse veya bir kuruluş adına para toplamakla görevli kimse, alımcı
  2. Vergi toplayan görevli, alımcı, vergici

BABILDAMA
...
KIMILDAMA

  1. [isim] Kımıldamak, kımıldanmak işi

MOLDOVACA
...
GIĞILDAMA
...
KALDIRMAK

  1. [-i] Bulunduğu yerden almak
    • "Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
  2. Yukarı doğru hareket ettirmek
    • "Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Yükseltmek
    • "Duvarı bir metre daha kaldırmalı."
  4. [nsz] Ürün toplamak, taşımak
    • "Harman kaldırmak."
  5. Çekmek, taşımak
    • "Bu araba bu yükü kaldırmaz."
  6. Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek
    • "Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir." (Anayasa)
  7. [-e] Hastayı hastaneye götürmek
    • "Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesi'ne kaldırdılar." (Aka Gündüz)
  8. Tören yaparak ölüyü gömmek
  9. Toplamak
    • "Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar." (Necati Cumalı)
  10. Alıp başka yere götürmek
  11. Uyandırmak
    • "Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni." (Halk türküsü)
  12. Piyasadan çekmek
    • "İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar."
  13. Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak
    • "Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin."
  14. Kaçırmak
    • "Yakın köyden kaldırdığı bir yosmayı sarhoş etmekle meşguldü." (Sait Faik Abasıyanık)
  15. İyi etmek, iyileştirmek
    • "Bu ilaç onu yataktan kaldırdı."
  16. Bir şeyden çokça satın almak
  17. Tayin etmek, atamak
    • "Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
  18. Yok etmek, ortadan silmek
    • "Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır." (Orhan Seyfi Orhon)
  19. [nsz] Katlanmak, tahammül etmek
    • "Doğrusunu isterseniz onu çoktan kapı dışarı etmeliydim ama yüreğim kaldırmıyor, acıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  20. [nsz] Uygun gelmek, götürmek, yakışmak
    • "Bu kumaş fazla süs kaldırmaz."
  21. Çalmak, aşırmak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü