İçinde lan olan 5 harfli 17 kelime var. İçerisinde LAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lan olan kelimeler listesine ya da Sonu lan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A L N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

LAN, NAL

2 Harfli Kelimeler

AL, AN, LA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FALAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zamir] Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
    • "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
  2. [isim] Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
    • "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
  3. [sıfat] Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
    • "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."

LANDO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dört tekerlekli, içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan, üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası

LANSE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Önceleme

NALAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] İnleyici, inleyen

OĞLAN

  1. [isim] Erkek çocuk
    • "Biraz sonra oğlan da doğrulup kızın karşısına geçti." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Yetişkin erkek
    • "Yakışıklı, erkek güzeli olmaya aday bir oğlandı." (Tarık Buğra)
  3. İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, bacak, vale
  4. Cinsel bakımdan erkeklerin zevkine hizmet eden sapık erkek

TALAN

  1. [isim] Dağıtma
    • "Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer." (Falih Rıfkı Atay)

KALAN

  1. [sıfat] Kalma işini yapan
  2. Artan, mütebaki
    • "Kalan on lirayı Aliş'e verdim." (Halikarnas Balıkçısı)
  3. [isim] Bir çıkarmanın sonucu
  4. [isim] Bölme işleminde bölünenden artan sayı

AKLAN

  1. [isim] Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile
    • "Karadeniz aklanı."
  2. Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri

KOLAN

  1. [isim] At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer
    • "Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı." (Necati Cumalı)
    • "Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki?" (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bu salıncağın dibindeki tahtaya iki kız çıkmışlar, hafif hafif kolan vuruyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ
  3. Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak

YALAN

  1. [isim] Aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen söz, kıtır
    • "Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski şarklılardır." (Ahmet Haşim)
    • "Yalanını yakalamış gibi başını salladı. -Ya o mukaddes sular? Onlara ne diyeceksiniz azizim?" (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Gerçek olmayan, asılsız, uydurma

VOLAN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir hareketi bir mekanizmaya aktaran veya makinelerde hareketin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek
  2. Kadın giysilerinin etek ucu, kol vb. yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs

FİLAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zamir] Falan

ASLAN

  1. [isim] Kedigillerden, Afrika'da ve Asya'da yaşayan, erkekleri yeleli, yırtıcı, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarı renkli güçlü bir memeli türü, arslan
  2. Gürbüz, cesur ve yiğit adam

DALAN

  1. [isim] Lobi
  2. Biçim, şekil

PALAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer

YILAN

  1. [isim] Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen
    • "Ok yılanı. Su yılanı. Çıngıraklı yılan. Gözlüklü yılan."
  2. [sıfat] Sinsi ve hain
    • "Gözlerinde ancak annemin bildiği bir yılan ışıltısıyla gülüyor." (Yusuf Ziya Ortaç)

LANET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua
    • "Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Bu nesil öyle zamanlar geçirdi ki doğduğuna lanet etti." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Hele sevgilisinin de hastalandığı bu korkunç haftalarda, fabrikanın cinayetlerine ne kadar lanet okuyor, biraz da kendisi vasıta olduğundan dolayı ne derece ıstırap çekiyordu." (Refik Halit Karay)
    • "Bir sabah lanet olsun dedim, yaptığım iyilik gözüne dizine dursun!" (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [sıfat] Ters, berbat, çok kötü
    • "Lanet filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!" (Ömer Seyfettin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü