İçinde lı olan 5 harfli 127 kelime var. İçerisinde LI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lı olan kelimeler listesine ya da Sonu lı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇALIM
-
-
[isim]
Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka
- "Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir." (Haldun Taner)
- "İzmir ve dolaylarında çalım satıp dolaşmaya başlayacaklar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sanki demek istediğim bir çalımına gelseydi seni de yüzdürürdü." (Memduh Şevket Esendal)
- "Yıldız, çalımına getirdikçe ateş ediyordu." (Aka Gündüz)
-
Kılıcın keskin yanı
-
Menzil, erim
- "Kurşun çalımı. Göz çalımı."
-
Biraz benzeme, andırma
-
Geminin su kesiminden aşağı bölümünün baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması
-
Bir oyuncunun topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmesi
-
[isim]
Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka
- SAKLI
-
-
[sıfat]
Saklanmış olan
- "Saklı, gizli demektir; sır manasına da gelir." (Refik Halit Karay)
-
Elde tutulan, mahfuz
- "Her hakkı saklıdır."
-
Gizli bir yere konarak kaybolması veya çalınması önlenen
-
Başkalarından gizlenen, gizli tutulan, hafi
- "Birbirlerinden saklı hiçbir işleri yoktur." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Saklanmış olan
- ZIHLI
-
-
[sıfat]
Zıhı olan
-
[sıfat]
Zıhı olan
- BAZLI
- ...
- GAMLI
-
-
[sıfat]
Kaygılı, tasalı, sıkıntısı, üzüntüsü olan, mağmum
- "Babası onun bu taşkın hareketine gamlı gözlerle bakıyordu." (Peyami Safa)
-
Sıkıntı veya üzüntü veren
-
[sıfat]
Kaygılı, tasalı, sıkıntısı, üzüntüsü olan, mağmum
- AÇLIK
-
-
[isim]
Aç olma durumu
- "Havada güzel güzel dönen bu kuşun, açlıkla, bu yılana saldıracağını hiç düşünmemiştim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük." (Orhan Kemal)
- "Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor."
-
Kıtlık
-
Aşırı istek içinde bulunma
- "İki arkadaş görülmemiş bir okuma açlığı içinde durmadan okuyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Aç olma durumu
- ALLIK
-
-
[isim]
Al olma durumu
- "Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Kadınların süs için yanaklarına sürdükleri al boya
-
[isim]
Al olma durumu
- CAMLI
-
-
[sıfat]
Cam takılmış, cam geçirilmiş, camı olan
- "Verandayı andıran camlı sofa iyice ısınmıştı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Cam takılmış, cam geçirilmiş, camı olan
- MIHLI
-
-
[sıfat]
Mıhı olan
-
Mıhlanmış, mıhla tutturulmuş
-
Dimdik, sabit
- "O telaş durumunda kımıldanamayarak sürekli mıhlı duruşları gözlerimi yoruyor ve yüreğimi eziyor." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Mıhı olan
- YILIK
-
-
[sıfat]
Çarpık, eğri (ağız)
-
Şaşı (göz)
-
[sıfat]
Çarpık, eğri (ağız)
- YANLI
-
-
[isim]
Yandaş
-
[isim]
Yandaş
- ŞAPLI
-
-
[sıfat]
İçinde şap bulunan
-
[sıfat]
İçinde şap bulunan
- TATLI
-
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- "Tatlı nar. Tatlı elma."
- "Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım." (Orhan Veli Kanık)
-
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen
- "Tatlı su. Tatlı salatalık."
-
[isim]
Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
- "Baklava, revani, lokma birer tatlıdır."
-
[zarf]
Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla
- "Ne tatlı bakıyordu."
-
İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren
- "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- YALIM
-
-
[isim]
Alev
- "Kuru otların yalımı çabuk geçti." (Necati Cumalı)
-
Kılıç, bıçak gibi kesici araçların keskin yüzü
-
[isim]
Alev
- BALLI
-
-
[sıfat]
İçinde bal bulunan
-
Şanslı
-
[sıfat]
İçinde bal bulunan
- ÇAYLI
-
-
[sıfat]
İçinde çay bulunan
-
[sıfat]
İçinde çay bulunan
- KALIŞ
-
-
[isim]
Kalma işi veya biçimi
-
[isim]
Kalma işi veya biçimi
- BALIK
-
-
[isim]
Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı
- "Balık baştan kokar, bilmez değilsin a! Hayriye tüccarının batmasına bizim saray sebep olmuştur." (Atilla İlhan)
- "Evde olduğum günler, sabah erken onunla balığa çıkıyorduk." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı
- CAZLI
-
-
[sıfat]
Cazı olan
- "Eğer gürültülü, cazlı bir yerde yemeği tercih etmezseniz sizi lokantaya götürecektim." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Cazı olan
- KALIT
-
-
[isim]
Miras
-
Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey
-
Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya davranış biçimi
-
[isim]
Miras