İçinde olan 5 harfli 65 kelime var. İçerisinde LÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lü olan kelimeler listesine ya da Sonu lü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KÖKLÜ

  1. [sıfat] Kökü olan
  2. Kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, esaslı
  3. Soylu, soyu sopu belli, iyi tanınan

BÖLÜK

  1. [isim] Bir bütünden ayrılmış olan parça, kısım
    • "Bir kandil günü öteki bölükteki büyük hanımın elini öpmeye gitmiştim." (Burhan Felek)
  2. Saç örgüsü
  3. Hizip
  4. Takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birlik
    • "Şehre giren kuvvetlerimiz iki süvari bölüğünden ibaretmiş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. On kuralına göre yazılan bir tam sayının, sağdan sola doğru üçer üçer ayrılan basamaklarından her bir üçlü takımı
    • "Birler bölüğü, binler bölüğü, milyonlar bölüğü."

YÜZLÜ

  1. [sıfat] Yüzü herhangi bir nitelikte olan
    • "Yanında ... kapkara yüzlü, bembeyaz dişli lakin çırılçıplak olmayan bir de zenci vardı." (Refik Halit Karay)
  2. Şımartılmış, yüz bulmuş (kimse)

ÜSTLÜ

  1. [sıfat] Üstü olan

KÖYLÜ

  1. [sıfat] Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
    • "Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun / Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini." (Ömer Bedrettin Uşaklı)
  2. [isim] Köydeş
    • "Hasan benim köylümdür."
  3. [isim] Köy halkı
    • "Köylüleri, özellikle onları çok iyi tanıyordu." (Tarık Buğra)
  4. Kaba, anlayışsız
    • "Otomobilin içinden köylü kılıklı, tıknaz bir adam çıktı." (Haldun Taner)

MELÜL
...
ÖNLÜK

  1. [isim] Yemek yaparken giysinin önü kirlenmesin diye giyilen, boyundan askılı ve bele bağlanan örtü
    • "Önünde önlük bağlı, kırk yaşlarında kadar bir kadın geldi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. İlköğretimin ilk beş yılında öğrencilerin giydiği bir örnek giysi
  3. Bir iş yaparken giysinin kirlenmesini önlemek için bele takılan veya giyilen örtü, giyecek
  4. Küçük çocuklara yemek yedirirken üstlerini korumak için boyunlarına bağlanan örtü

LÜVER
...
PELÜR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İnce ve yarı saydam bir tür kâğıt

GÖLÜK

  1. [isim] Yük taşıyan ve binilen at, eşek, beygir, katır vb. hayvan
    • "Gölüğü yitirdim. -Ne gölüğü? Eşek hani, eşeği yitirdim de." (Memduh Şevket Esendal)

LÜGAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kelime, söz, sözcük
    • "Deli eniştemiz, dil dökerek ve lügat paralayarak âlim görünmek isterdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Sözlük
    • "Bu arada bizim diyalekt dediğimiz mahallî sözleri umumi lügate aktarmak da kabildir." (Burhan Felek)

ÖZLÜK

  1. [isim] Bir şeyin durumu, mahiyet
  2. Kişi, zat

LÜNET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gözlük camı, gözlük
    • "Gözümde ince yeşil tek lünetle sertaser." (Ahmet Rasim)

TÜYLÜ

  1. [sıfat] Tüyü olan
    • "İki dakika içinde etrafıma, ayağımın altındaki tüylü halıya baktım." (Ömer Seyfettin)
  2. [isim] Uzun tüyleri olan kilim

ÜÇLÜK

  1. Üç tanesi bir arada bulunan, üç tane alabilen, üç taneden oluşmuş
  2. [isim] Basketbolda ceza alanı dışından atılan topun potaya geçirilmesi sonucu kazanılan üç sayı değerindeki atış

GÜNLÜ

  1. [sıfat] Tarihli
    • "25 Ağustos 1967 günlü yazı."
  2. Belli bir zamanla sınırlı
    • "Bu yazı günlüdür."

GÜLÜT

  1. [isim] Skeç, revü, eğlence gösterisi vb.ne eklenen beklenmedik gülünç sözler veya durumlar

SÜLÜS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Üçte bir
  2. [isim] Arap alfabesiyle yazılan bir tür süslü yazı
    • "Havadaki bu ince duman yığını tıpkı girift bir sülüs yazıya benziyordu." (Ömer Seyfettin)
  3. [isim] Erata yolculuklarda indirim sağlayan belge

DÖLÜT

  1. [isim] Embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad, cenin

ZULÜM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
    • "Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü