İçinde kıvı olan 15 kelime var. İçerisinde KIVI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kıvı olan kelimeler listesine ya da Sonu kıvı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KIVILCIMLANMAK, KIVIRCIKLAŞMAK
KIVILCIMLANMA, KIVIRCIKLAŞMA
KIVIRABİLMEK
KIVILCIMSIZ, KIVIRABİLME
KIVILCIMLI
KIVIRTMAK
KIVILCIM, KIVIRCIK, KIVIRMAK, KIVIRTMA
KIVIRIŞ, KIVIRMA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIVIRCIKLAŞMAK
-
-
[nsz]
Kıvırcık duruma gelmek
- "Sanki sıcak bir iklimde bir parça kavrulmuş gibi biraz kıvırcıklaşmış sakalıyla ... ancak kırk beş yaşlarında olmalıydı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Kıvırcık duruma gelmek
- KIVILCIMLANMAK
-
-
[nsz]
Kıvılcım saçarak yanmak, kıvılcımlı duruma gelmek
-
[nsz]
Kıvılcım saçarak yanmak, kıvılcımlı duruma gelmek
- KIVIRCIKLAŞMA
-
-
[isim]
Kıvırcıklaşmak işi
-
[isim]
Kıvırcıklaşmak işi
- KIVILCIMLANMA
-
-
[isim]
Kıvılcımlanmak işi
-
[isim]
Kıvılcımlanmak işi
- KIVIRABİLMEK
- ...
- KIVIRABİLME
- ...
- KIVILCIMSIZ
-
-
[sıfat]
Kıvılcımı olmayan, kıvılcım saçmayan
-
[sıfat]
Kıvılcımı olmayan, kıvılcım saçmayan
- KIVILCIMLI
-
-
[sıfat]
Kıvılcımı olan, kıvılcım saçan
- "Kabarık göğsündeki parlak kıvılcımlı tüyleri, altından bir zırh gibiydi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Kıvılcımı olan, kıvılcım saçan
- KIVIRTMAK
-
-
[-i]
Kıvırma işini yaptırmak
-
[-i]
Kıvırma işini yaptırmak
- KIVIRCIK
-
-
[isim]
Genellikle Trakya ve Marmara'da yetiştirilen, beyaz tüylü, ince kuyruklu bir tür koyun, kıvırcık koyun
-
Bu koyunun eti
-
Kıvırcık marul
-
[sıfat]
Küçük küçük kıvrımları olan
- "Altı yaşlarında sarı, kıvırcık saçlı bir kız çocuğu, tepine tepine ağlıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Genellikle Trakya ve Marmara'da yetiştirilen, beyaz tüylü, ince kuyruklu bir tür koyun, kıvırcık koyun
- KIVIRMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek
- "Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kenarından katlamak
-
Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek
-
Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek
-
Uydurup söylemek
- "Gene yalanları kıvırmaya başladı."
-
[-e]
Sapmak
- "Araba birdenbire sağa kıvırdı."
-
[nsz]
Yapmak istememek, yan çizmek
-
[nsz]
Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek
- "Hâlbuki Nahit onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pek âlâ kıvıracağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek
- KIVILCIM
-
-
[isim]
Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare
-
Demir, taş vb. maddelerin güçlü çarpışmasından sıçrayan ateş durumundaki parçacıkları
-
Harekete geçiren etken
- "Beyninde çakan şimşeğin kıvılcımları hemen ağzından saçılır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Güneş yüzeyinde düzensiz aralıklarla görülen parlama
-
[isim]
Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare
- KIVIRTMA
-
-
[isim]
Kıvırtmak işi
-
[isim]
Kıvırtmak işi
- KIVIRMA
-
-
[isim]
Kıvırmak işi
-
[isim]
Kıvırmak işi
- KIVIRIŞ
-
-
[isim]
Kıvırma işi veya biçimi
-
[isim]
Kıvırma işi veya biçimi