İçinde kıv olan 8 harfli 19 kelime var. İçerisinde KIV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kıv olan kelimeler listesine ya da Sonu kıv ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KIVRATMA

  1. [isim] Kıvratmak işi veya durumu

KIVRILMA

  1. [isim] Kıvrılmak işi, bükülme
    • "Babasına dille değil, sancıdan ölüyor gibi birkaç kıvrılma, burkulma ile karşılık verdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Yer kabuğunun içten gelen etkenlerle dalgalı bir biçim alması

KIVIRCIK

  1. [isim] Genellikle Trakya ve Marmara'da yetiştirilen, beyaz tüylü, ince kuyruklu bir tür koyun, kıvırcık koyun
  2. Bu koyunun eti
  3. Kıvırcık marul
  4. [sıfat] Küçük küçük kıvrımları olan
    • "Altı yaşlarında sarı, kıvırcık saçlı bir kız çocuğu, tepine tepine ağlıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

KIVRACIK

  1. [sıfat] Derli toplu ve işi kolay
    • "Kıvracık bir ev."
  2. Ayağına çabuk, hamarat
    • "Helal süt emmiş, kıvracık, eli yüzü düzgün, terbiyeli, edepli kızcağız." (Ercüment Ekrem Talu)

KIVRANTI

  1. [isim] Kararsızlık, sıkıntı
    • "... ne yapacağını bilememenin kıvrantısı içinde..." (Haldun Taner)

KIVRAMAK

  1. [nsz] Buruşup toplanmak, kıvırcık duruma gelmek
    • "İplik kıvradı."
  2. Hızlı yürümek
  3. Harekete geçmek

KIVAMSIZ

  1. [sıfat] Kıvamlı olmayan

KIVRIMLI

  1. [sıfat] Kıvrımı olan

KIVIRMAK

  1. [-i] Herhangi bir şeyi bükmek
    • "Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Kenarından katlamak
  3. Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek
  4. Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek
  5. Uydurup söylemek
    • "Gene yalanları kıvırmaya başladı."
  6. [-e] Sapmak
    • "Araba birdenbire sağa kıvırdı."
  7. [nsz] Yapmak istememek, yan çizmek
  8. [nsz] Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek
    • "Hâlbuki Nahit onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pek âlâ kıvıracağa benziyordu." (Tarık Buğra)

KIVRILIŞ

  1. [isim] Kıvrılma işi veya biçimi

AKIVERME

  1. [isim] Akıvermek işi

KIVILCIM

  1. [isim] Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare
  2. Demir, taş vb. maddelerin güçlü çarpışmasından sıçrayan ateş durumundaki parçacıkları
  3. Harekete geçiren etken
    • "Beyninde çakan şimşeğin kıvılcımları hemen ağzından saçılır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  4. Güneş yüzeyinde düzensiz aralıklarla görülen parlama

KIVRANMA

  1. [isim] Kıvranmak işi

KIVRINTI

  1. [isim] Kıvrım
  2. Kıvrılan yer, dönemeç
    • "Yolun kıvrıntısında."

KIVRANIŞ

  1. [isim] Kıvranma işi veya biçimi

KIVRAKÇA

  1. Kıvrak bir biçimde

KIVANMAK

  1. [-e] Övünülecek bir olaydan dolayı sevinmek, iftihar etmek, memnun olmak

KIVANÇLI

  1. [sıfat] Övünç duyan, iftihar eden
  2. Övünç veren, iftihar edilecek
    • "Teşrifiniz, bizler için kıvançlı bir olay olacaktır." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Sevinç duyan, mutlu

KIVIRTMA

  1. [isim] Kıvırtmak işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü