İçinde kı olan 8 harfli 277 kelime var. İçerisinde KI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kı olan kelimeler listesine ya da Sonu kı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIPRAMAK
-
-
[nsz]
Kıpırdamak
-
[nsz]
Kıpırdamak
- KIVILCIM
-
-
[isim]
Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare
-
Demir, taş vb. maddelerin güçlü çarpışmasından sıçrayan ateş durumundaki parçacıkları
-
Harekete geçiren etken
- "Beyninde çakan şimşeğin kıvılcımları hemen ağzından saçılır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Güneş yüzeyinde düzensiz aralıklarla görülen parlama
-
[isim]
Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare
- KIZILLIK
-
-
[isim]
Kızıl olma durumu veya kızıl renkte yer
- "Bir sabah kızıllığında / Yola çıkarım Uzunköprü'den." (Orhan Veli Kanık)
-
Pudra, allık, düzgün
-
Vücutta kızarmış yer, kızartı
-
Güneş doğarken veya batarken oluşan hafif kızıl renk
-
[isim]
Kızıl olma durumu veya kızıl renkte yer
- HIÇKIRMA
-
-
[isim]
Hıçkırmak işi
- "Elleriyle yüreğini bastırarak hıçkırmaya başladı." (Orhan Hançerlioğlu)
-
[isim]
Hıçkırmak işi
- KIRTLAMA
-
-
[isim]
Kıtlama
-
[isim]
Kıtlama
- KIVRIMLI
-
-
[sıfat]
Kıvrımı olan
-
[sıfat]
Kıvrımı olan
- SIKILAMA
-
-
[isim]
Sıkılamak işi
-
[isim]
Sıkılamak işi
- HAKKINDA
-
-
[zarf]
İlgili olarak, üzerine
- "Kocasının sağlığı hakkında bilgi istiyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[zarf]
İlgili olarak, üzerine
- KAKIŞMAK
-
-
[nsz]
Dürtüşmek, itişmek
-
[nsz]
Dürtüşmek, itişmek
- SARKINTI
-
-
[isim]
Aşağı doğru uzanan, sarkan şey
- "... kayışı siyaha yakın koyu lacivertti. Gümüşten üç büyük sarkıntısı vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Sataşma, takılma
-
[isim]
Aşağı doğru uzanan, sarkan şey
- KILAĞILI
-
-
[sıfat]
Kılağılanmış, keskin duruma getirilmiş olan, zağlı
-
[sıfat]
Kılağılanmış, keskin duruma getirilmiş olan, zağlı
- FIŞKIRTI
-
-
[isim]
Fışkıran bir şeyin çıkardığı ses
-
[isim]
Fışkıran bir şeyin çıkardığı ses
- TIKINMAK
-
-
[nsz]
Eline geçen yiyeceği oburca yemek
- "Vebali boynuna, bunların karınlarına sığdırdıklarını bir insan tıkınamaz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Yemek yemek
-
[nsz]
Eline geçen yiyeceği oburca yemek
- KILIFSIZ
-
-
[sıfat]
Kılıfı olmayan veya kılıf içinde bulunmayan
-
[sıfat]
Kılıfı olmayan veya kılıf içinde bulunmayan
- KIRILMAK
-
-
[nsz]
Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
-
Bükülerek kat yeri oluşturmak
-
Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek
-
[-e]
Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek
-
Kırgınlık duymak
- "Bana ne oluyor bugün? Donuyorum, her tarafım kırılıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Soğuk, rüzgâr vb. eski gücü kalmamak, azalmak, yatışmak
-
Cesaret, umut, onur azalmak, yok olmak
- "Kapıdan içeri ilk adımını atınca birdenbire cesareti kırıldı." (Peyami Safa)
-
[-den]
Ağaç, dal üzerinde meyve, çiçek, yaprak çok olmak
-
Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen bir ışın, doğrultu değiştirmek
-
[nsz]
Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
- KIVIRCIK
-
-
[isim]
Genellikle Trakya ve Marmara'da yetiştirilen, beyaz tüylü, ince kuyruklu bir tür koyun, kıvırcık koyun
-
Bu koyunun eti
-
Kıvırcık marul
-
[sıfat]
Küçük küçük kıvrımları olan
- "Altı yaşlarında sarı, kıvırcık saçlı bir kız çocuğu, tepine tepine ağlıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Genellikle Trakya ve Marmara'da yetiştirilen, beyaz tüylü, ince kuyruklu bir tür koyun, kıvırcık koyun
- KIVIRMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek
- "Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Kenarından katlamak
-
Bir giysinin veya kumaşın kenarını bükerek tersinden dikmek
-
Kalçalarını iki yana sallayarak oynamak veya yürümek
-
Uydurup söylemek
- "Gene yalanları kıvırmaya başladı."
-
[-e]
Sapmak
- "Araba birdenbire sağa kıvırdı."
-
[nsz]
Yapmak istememek, yan çizmek
-
[nsz]
Başarmak, başa çıkmak, becermek, hakkından gelmek
- "Hâlbuki Nahit onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pek âlâ kıvıracağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Herhangi bir şeyi bükmek
- FOTOAKIM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fotoelektrik olayından elde edilen akım
-
[isim]
Fotoelektrik olayından elde edilen akım
- HIÇKIRIŞ
-
-
[isim]
Hıçkırma işi veya biçimi
-
[isim]
Hıçkırma işi veya biçimi
- KISTIRMA
-
-
[isim]
Kıstırmak işi
-
İçerisine peynir, kıyılmış et vb. konularak sac üzerinde pişirilen börek
-
Karnıyarık yemeği
-
[isim]
Kıstırmak işi