İçinde kı olan 6 harfli 145 kelime var. İçerisinde KI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kı olan kelimeler listesine ya da Sonu kı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIVRAK
-
-
[sıfat]
Canlı, hareketli, atik
- "Lastik ayakkabılarının üstünde kıvrak ve çevikti." (Haldun Taner)
-
Akıcı, işlek
- "Kıvrak bir zekâsı var. Kıvrak bir anlatım."
-
[isim]
Yerli dokuması kara bezden yapılmış köylü kadın yeldirmesi
-
[isim]
İnce tülbent veya ipekli baş örtüsü
-
Aceleci
-
Güzel, şık, yakışıklı
-
[sıfat]
Canlı, hareketli, atik
- KIZLIK
-
-
[isim]
Cinsel ilişkide bulunmamış bayanın durumu, erdenlik, bakirlik, bekâret, bikir
-
[sıfat]
Bir kadının evlenmeden önceki yaşantısıyla ilgili, o döneme özgü
- "İşte bu onun kızlık odası." (Memduh Şevket Esendal)
-
Üvey kız
-
[isim]
Cinsel ilişkide bulunmamış bayanın durumu, erdenlik, bakirlik, bekâret, bikir
- YATKIN
-
-
[sıfat]
Bir yana eğilmiş, yatık
- "Bugün birçoğumuzun romana yatkın bulmayacağı anlatımları pek rahat kullanmıştır." (Selim İleri)
-
Çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük
- "Yatkın mal. Yatkın kumaş."
-
Bir işte yeteneği, becerisi olan
- "Dolap çevirmeye, şantaj mesleğine ne kadar yatkın, ne kadar elverişli idi ise bu yeni konusunda da öyle olacağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
Benimsemiş, alışmış, eğilimli
- "Yadırgamaya yatkındı; ama görmüştü kızın oyununu." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bir yana eğilmiş, yatık
- YIKKIN
-
-
[sıfat]
Yıkılacak duruma gelmiş, harap
-
[sıfat]
Yıkılacak duruma gelmiş, harap
- KIŞLIK
-
-
[isim]
Kışın oturulan yapı, yer
- "Sıcak yaz aylarını geçirmek için deniz kenarlarına, kırlara, tepelere kaçanlar, şimdi birer birer kışlıklarına dönüyorlar." (Ahmet Haşim)
-
[sıfat]
Kışa özgü, kış için
- "Kışlık giysi."
-
[isim]
Kışın oturulan yapı, yer
- KIRBAÇ
-
-
[isim]
Tek parça deri veya uzun esnek bir değneğin ucuna sırım bağlanarak yapılmış vurma aracı
- "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı / Bir dakika araba yerinde durakladı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[isim]
Tek parça deri veya uzun esnek bir değneğin ucuna sırım bağlanarak yapılmış vurma aracı
- SARKIK
-
-
[sıfat]
Aşağı doğru uzanmış veya uzanmış, sarkmış, sölpük, salpa, gevşek
- "İri yarı, bıyıkları sarkık bir ozan elini dostça omzuna attı." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Aşağı doğru uzanmış veya uzanmış, sarkmış, sölpük, salpa, gevşek
- KAKIMA
-
-
[isim]
Kakımak işi
-
[isim]
Kakımak işi
- AKITMA
-
-
[isim]
Akıtmak işi
-
Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke
-
Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya pekmezle yoğrularak cıvık bir duruma getirilen hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir çeşit tatlı
-
Enli bilezik
-
[isim]
Akıtmak işi
- KIYASİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygulama ve benzetme ile elde edilen
-
Kurala göre yapılmış, kurallı
-
[sıfat]
Uygulama ve benzetme ile elde edilen
- ÇAPKIN
-
-
[sıfat]
Geçici aşklar ve ilişikler peşinde koşan (kimse), hovarda
- "Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın." (Peyami Safa)
-
Cinsellik hatırlatan
- "Bunlar, herhangi bir caz havasına uyar gibi omuz, gerdan kırar, kalça sallar ve mantolarını çapkın bir eda ile şöylece omuzlarının üstüne atıverirler." (Halide Edip Adıvar)
-
Haylaz
- "İyidir, hoştur ... ille velakin birazcık delişmendir, birazcık çapkındır." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[ünlem]
Okşayıcı bir seslenme sözü
- "Kostüm yeni, potinler yeni, gömlek yeni ... güveyi mi giriyorsun çapkın!" (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Geçici aşklar ve ilişikler peşinde koşan (kimse), hovarda
- BASKIN
-
-
[isim]
Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme
- "İbiş'in odasına cennet kuşları baskın vermişti." (Tarık Buğra)
-
Kısa süreli, beklenmedik saldırı
- "Bu dört kişi güç bela baskından kurtulup bana sığınmış." (Refik Halit Karay)
-
Su basması, sel
- "Behçet'e bu evin merdiven altındaki bakla gibi odasında baskın yaparlar." (Salâh Birsel)
-
Ansızın çıkagelme
-
[sıfat]
Sertlik, zorluk bakımından üstün
- "Belli bir şey ki bu genç ikisinden de baskın, çekemiyorlar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Benzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, hâkim, dominant
-
[isim]
Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme
- KIRKAR
-
-
[sıfat]
Kırk sayısının üleştirme biçimi, her birine kırk, her defasında kırkı bir arada olan
-
[sıfat]
Kırk sayısının üleştirme biçimi, her birine kırk, her defasında kırkı bir arada olan
- KAKINÇ
-
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
- KIRAĞI
-
-
[isim]
Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince su damlacıkları
- "Sedef parçasını hemen aşağıya düşecek bir kırağı damlası gibi parlatıyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince su damlacıkları
- KILMAK
-
-
Etmek, yapmak
- "Kitabımı elimden bırakmadığımı görmek bile onları mutlu kılmaya yetiyordu." (Necati Cumalı)
-
Etmek, yapmak
- KIZARI
- ...
- KIRCIN
-
-
[isim]
Hayvan kıranı
- "Son kırcında çok davar öldü."
-
[isim]
Hayvan kıranı
- KILÇIK
-
-
[isim]
Balıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik
-
Fasulye, bakla vb. sebzelerin yeşil kabuğunda ve ekin başaklarında bulunan sert ve kıl gibi uzun lif
-
Alttaki güreşçinin, kuyruk sokumunu hızla ve birdenbire havaya kaldırarak sırtına abanmış olan güreşçinin dengesini bozup onu ön veya yan tarafına aşırıp atması
-
[isim]
Balıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik
- KIRKLI
-
-
[sıfat]
Kırk parçadan oluşmuş
-
Kırk gününü doldurmamış (bebek veya lohusa kadın)
-
Birinin kırkı çıkmadan öbürü doğan (akraba veya komşu çocukları)
-
[sıfat]
Kırk parçadan oluşmuş