İçinde kur olan 5 harfli 22 kelime var. İçerisinde KUR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kur olan kelimeler listesine ya da Sonu kur ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

K R U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KUR

2 Harfli Kelimeler

UR

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KURAK

  1. Yağışsız (hava, mevsim, yıl)
    • "Kurak bir yıl geçiriyoruz."
  2. Nem tutmayan, çabuk kuruyuveren, çorak (toprak)
    • "Bulunduğu toprağın ve yerin sulak, kurak, sıcak ve soğuk olmasına göre gelişir." (Burhan Felek)

KURNA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş veya plastik tekne
    • "Yıkanmak için aralık yerdeki kurnaya müracaat..." (Sait Faik Abasıyanık)

KURMA

  1. [isim] Kurmak işi
  2. [sıfat] Kurularak, parçaları birleştirilerek oluşturulan, prefabrik
    • "Kurma ev."

KURUN
...
ÇUKUR

  1. [isim] Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer
    • "Eşek sendeleyip yandaki çukurun içine düştü, kalkamadı." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Kendi ayağınız ve büyük aklınızla gidip düştüğünüz çukurdan bize ne?" (Aka Gündüz)
  2. Çene ve yanaktaki gamze
    • "Ne hoş gülerdi, yanaklarının çukuru ne derli toplu açılırdı." (Refik Halit Karay)
  3. Mezar
    • "Ben, bir ayağı çukurda hasta bir ihtiyarım." (Mahmut Yesari)

KURUŞ

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Liranın yüzde biri değerinde Türk parası
    • "Kırmızı meşin üzerine yaldızlı en iyi cildi beş kuruşa yapardı." (Hüseyin Cahit Yalçın)

VAKUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ağırbaşlı, onurlu
    • "İhtiyar ve orta yaşlılar o günkü gibi soğuk, vakur ve ciddiydiler." (Sait Faik Abasıyanık)

KURON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Korumak için diş üzerine geçirilen metal kaplama

KURUT

  1. [isim] Kurutulmuş süt ürünü
    • "Yoğurt kurutu. Kaymak kurutu."

KURYA

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Vatikan'ı yöneten yürütme ve yargılama organlarının bütünü

USKUR

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Pervane
    • "Boğaz'dan uskur gürültüleriyle köpük köpük geçen bir vapura dalmış." (Atilla İlhan)

KURAM

  1. [isim] Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgi
  2. Belirli bir konudaki düşüncelerin, görüşlerin bütünü
    • "İnsanlar da görünen dünyanın bir parçası olarak bu kurama girerler." (Haldun Taner)
  3. Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü, nazariye, teori
    • "Onun bir başka anlamı da bir düşüncenin, bir kuramın soyutça anlatılmasından doğar." (Salâh Birsel)

KURUL

  1. [isim] Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble

KURUM

  1. [isim] Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
    • "Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum." (Halikarnas Balıkçısı)

KURAL

  1. [isim] Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam
    • "Dil bilgisi kuralları."
  2. Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke
    • "O yirmi beş yaşına kadar umumi kurallara, yargılara sığmayan bir hayat yaşamıştır." (Halide Edip Adıvar)

KURCA

  1. [isim] Karıştırma, kaşıma

KURYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle elçilik postasını yerine ulaştırmakla görevli kimse
  2. Posta, kargo, mektup vb. gönderileri alıcıya ulaştıran kimse
  3. Uçakla gönderilen mektup, koli veya havale
  4. Düzenli olarak ticari bir hizmet gören taşıt

SOKUR

  1. [isim] Köstebek
  2. [sıfat] İçeriye batmış
    • "Sokur göz."
  3. [sıfat] Bir gözü kör
    • "Sokur hayvan."

KURGU

  1. [isim] Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar
  2. Zembereğin kurulmuş olma durumu
    • "Saatin kurgusu bitmiş."
  3. Bir bütün oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi, montaj
    • "Demir fabrikasının kurgusu bitti, işletmeye açıldı."
  4. Bir işe hazırlamak için yapılan telkin
    • "Bankacılardan birkaçının kurgularıyla Belediye başkanlığına adaylığını koymuştu." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Çatı
  6. Uygulamaya geçmeyen yalnız bilmek ve açıklamak amacını güden düşünce, kuramsal araştırma, spekülasyon
  7. Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir anlam ve uyum bütünlüğü sağlayarak birleştirme, montaj

UÇKUR

  1. [isim] Şalvarı bele bağlamak veya torba, kese vb. şeylerin ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ
    • "O sabah evvela pijamanın uçkuru kördüğüm oldu." (Burhan Felek)
  2. Cinsel duygu veya ilişki
    • "Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş." (Burhan Felek)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü