İçinde kt olan 8 harfli 97 kelime var. İçerisinde KT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kt olan kelimeler listesine ya da Sonu kt ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YAKTIRMA
-
-
[isim]
Yaktırmak işi
-
[isim]
Yaktırmak işi
- DEDEKTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gizli, sivil polis, polis hafiyesi
- "En usta dedektifleri bile şaşkına çevirecek kadar dolaşık ve karışık bir olaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Özel soruşturma yapmak için görevli kimse, hafiye
-
[isim]
Gizli, sivil polis, polis hafiyesi
- ENTELEKT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Anlık
-
[isim]
Anlık
- AKTAVŞAN
-
-
[isim]
Bir cins iri çöl sıçanı (Jaculus)
-
[isim]
Bir cins iri çöl sıçanı (Jaculus)
- AKTARİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aktarın sattığı şeyler
-
[isim]
Aktarın sattığı şeyler
- MEKTUPÇU
-
-
[isim]
Osmanlılarda, bir resmî dairenin yazı işlerini yönetmekle yükümlü yüksek görevli kişi
-
Bir il idaresinin yazı işlerini yöneten görevli
-
[isim]
Osmanlılarda, bir resmî dairenin yazı işlerini yönetmekle yükümlü yüksek görevli kişi
- MÜKTESEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kazanılmış, edinilmiş
-
[sıfat]
Kazanılmış, edinilmiş
- DÖKTÜRME
-
-
[isim]
Döktürmek işi
-
[isim]
Döktürmek işi
- KÖKTENCİ
-
-
Köktencilikten yana olan, köktencilik yanlısı olan, radikal
-
Köktencilikten yana olan, köktencilik yanlısı olan, radikal
- DİKTATÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse
- "İmparatorluk diktatörü olacağını, hayalime bile getirmiyordum." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Zorba
-
[isim]
Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse
- PEKTORAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Göğse ait
-
Göğse veya akciğer hastalıklarına ait, göğüs hastalıklarına ilişkin
-
[sıfat]
Göğse ait
- KATARAKT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen ve görmeyi engelleyen rahatsızlık, perde, akbasma, aksu
-
[isim]
Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen ve görmeyi engelleyen rahatsızlık, perde, akbasma, aksu
- SELEKTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tahılı yabancı maddelerden ayırmak için kullanılan aygıt
-
Taşıtlarda farların uzun ve kısa uzaklıkta yanmasını sağlayan araç
-
[isim]
Tahılı yabancı maddelerden ayırmak için kullanılan aygıt
- ÇEKTİRME
-
-
[isim]
Çektirmek işi
- "Mebus adayları gibi bunları da fotoğraf çektirmeye gider gibi kılık kıyafetlerinden tanımak güç değildi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çektiri
-
Yaklaşık 30-50 grostonluk yelkenli veya yük taşıyan motorlu büyük kayık
-
Sökülebilir elbise, yemek ve salon dolaplarının tablalarını birbirine tutturmak için metal veya plastikten yapılmış bağlantı parçası
-
Arabaların göbek bilyelerini çıkarmak için kullanılan araç
-
Arabaların değişik bölümlerinde hareketi ve dönüşü sağlamaya yarayan rulmanların yuvalarından çıkarılması işinde kullanılan alet
-
[isim]
Çektirmek işi
- AKTÖRECİ
- ...
- EKTİRMEK
-
-
[-i]
Ekme işini yaptırmak
- "Üstüne bol zencefil ektirdiğim salep fincanını iki elimle kavradım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Ekme işini yaptırmak
- ELEKTROT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir elektrolitin içine daldırılan iki iletken çubuktan her biri, bunların artısına anot, eksisine katot denir
-
[isim]
Bir elektrolitin içine daldırılan iki iletken çubuktan her biri, bunların artısına anot, eksisine katot denir
- OBJEKTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Nesnel
- "Olayları elden geldiğince objektif bir şekilde vermeye özen gösterirdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün vb. optik aletlerle cisimlerden gelen ışınları alıp ekran üzerine yansıtan mercek veya mercek sistemi
- "Örtümün aralığında objektifin bebeksiz gözü bakıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Nesnel
- ZIPÇIKTI
-
-
[isim]
Görgüsüz, fırsatçı kimse
- "Bu kadar milyon nasıl olur da bu eğlenceler zıpçıktısına milyonlar yağdırır?" (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Türedi
- "Bu devir kâtipliğin itibardan düştüğü devirdir; halk arasında sünepe kâtip, zıpçıktı kâtip gibi tabirler kullanılır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Görgüsüz, fırsatçı kimse
- BÜZÜKTAŞ
-
-
[isim]
Kafa dengi arkadaş, kafadar
-
[isim]
Kafa dengi arkadaş, kafadar