İçinde ks olan 6 harfli 68 kelime var. İçerisinde KS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ks olan kelimeler listesine ya da Sonu ks ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

EŞEKSİ

  1. [sıfat] Eşeği andıran, eşeğe benzeyen, eşek gibi

YÜKSÜK

  1. [isim] Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç
  2. Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum, kalensöve

İNDEKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Dizin
  2. Gösterge
    • "Fiyat indeksi. Geçim indeksi."

DAKSİL
...
EKSPER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bilirkişi
    • "Babam hem iyi bir tütün eksperi hem de bir tütün tiryakisiydi." (Azra Erhat)

MAKSUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İstenen, niyet edilen, güdülen, amaçlanan

HAKSIZ

  1. [sıfat] Hak ve adalete uygun olmayan
  2. Davası, iddiası, davranışı, düşüncesi doğru ve yerinde olmayan (kimse)
    • "Arkadaşınız bu işte haksızdır."

PİKSEL
...
ÖKSEME

  1. [isim] Öksemek durumu

KODEKS

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] İlaçların formüllerini gösteren resmî kitap

AKSAMA

  1. [isim] Aksamak işi
    • "Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde." (Yusuf Ziya Ortaç)

ALEKSİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Okuma yitimi

AKSUNA

  1. [isim] Basınçlanma

IRKSAL

  1. [sıfat] Irki

DOKSAN

  1. [isim] Seksen dokuzdan sonra gelen sayının adı
  2. Bu sayıyı gösteren 90, XC rakamlarının adı
  3. [sıfat] Dokuz kere on, seksen dokuzdan bir artık

TOKSİK
...
AKSATA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Alışveriş, ahzüita
    • "Şarap satacağım, ben aksatama bakarım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

YÜKSEK

  1. [sıfat] Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan
    • "... mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." (Ömer Seyfettin)
    • "Karşımdakilerin içtimai mevkileri ne kadar yüksek olursa ben o kadar yüksekten alırım." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "O kadar nefret ettiğim İsmail, kim bilir bana ne yüksekten bakacak." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bekçi, onlardan cesaret almış gibi şimdi daha yüksekten konuşuyordu." (Haldun Taner)
  2. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan
    • "İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor." (Haldun Taner)
  3. Güçlü, etkili, şiddetli
    • "Yüksek basınç. Yüksek gerilim."
    • "Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Derece veya makamı bakımından üstün
    • "Yüksek kurul."
  5. Normal değerlerin üstünde olan, çok
    • "Türk milletinin karakteri yüksektir." (Atatürk)
  6. Erdemli, faziletli
    • "Yüksek duygu."
  7. Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan
    • "Yüksek sosyete."
  8. [isim] Yukarıda, üst tarafta olan yer
    • "Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
  9. [zarf] Büyük para ile
    • "Yüksek oynamak."

İPEKSİ
...
NİKSAR
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü