İçinde ks olan 6 harfli 68 kelime var. İçerisinde KS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ks olan kelimeler listesine ya da Sonu ks ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEKSEN
-
-
[isim]
Yetmiş dokuzdan sonra gelen sayının adı
- "Ama şimdi, bir çift lastik için seksen kapının ipini çekiyoruz." (Reşat Enis)
-
Bu sayıyı gösteren 80, LXXX rakamlarının adı
-
[sıfat]
Sekiz kere on, yetmiş dokuzdan bir artık
-
[isim]
Yetmiş dokuzdan sonra gelen sayının adı
- AKSAMA
-
-
[isim]
Aksamak işi
- "Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Aksamak işi
- TOKSİK
- ...
- BOKSÇU
- ...
- NİKSAR
- ...
- HAKSIZ
-
-
[sıfat]
Hak ve adalete uygun olmayan
-
Davası, iddiası, davranışı, düşüncesi doğru ve yerinde olmayan (kimse)
- "Arkadaşınız bu işte haksızdır."
-
[sıfat]
Hak ve adalete uygun olmayan
- MİKSER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bakınız çırpıcı
-
Bakınız karmaç
-
[isim]
Bakınız çırpıcı
- OKSİDE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
"Paslanma" anlamındaki okside olmak ve"paslandırmak" anlamındaki okside etmek birleşik fiillerinde geçen bir söz
-
[sıfat]
"Paslanma" anlamındaki okside olmak ve"paslandırmak" anlamındaki okside etmek birleşik fiillerinde geçen bir söz
- YEKSAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Düz
-
Bir, aynı düzeyde, eşit
-
[sıfat]
Düz
- REMİKS
- ...
- YOKSUN
-
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- "Ahmet Kerim'i epeyce tatlı bir zevkten yoksun kılan bu söz, Samim'e irade dışı bir âcizlik gibi gelir ve onu gülmeden katıltırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı." (Refik Erduran)
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- AKSUNA
-
-
[isim]
Basınçlanma
-
[isim]
Basınçlanma
- KODEKS
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
İlaçların formüllerini gösteren resmî kitap
-
[isim]
İlaçların formüllerini gösteren resmî kitap
- YÜKSÜK
-
-
[isim]
Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç
-
Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum, kalensöve
-
[isim]
Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç
- EKSTRE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hesap özeti
-
Öz
-
Özüt
-
[isim]
Hesap özeti
- YOKSUL
-
-
[sıfat]
Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı
- "Onu ... zavallı, yoksul çevresinde bırakıp gidebileceğini hiç düşünmüyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
İstenilen nitelikte ve özellikte olmayan, yetersiz
- "Yazılarını okudum, sözlerini dinledim, bilgice onu biraz yoksul buldum." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı
- İPEKSİ
- ...
- YÜKSEK
-
-
[sıfat]
Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan
- "... mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." (Ömer Seyfettin)
- "Karşımdakilerin içtimai mevkileri ne kadar yüksek olursa ben o kadar yüksekten alırım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "O kadar nefret ettiğim İsmail, kim bilir bana ne yüksekten bakacak." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bekçi, onlardan cesaret almış gibi şimdi daha yüksekten konuşuyordu." (Haldun Taner)
-
Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan
- "İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor." (Haldun Taner)
-
Güçlü, etkili, şiddetli
- "Yüksek basınç. Yüksek gerilim."
- "Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Derece veya makamı bakımından üstün
- "Yüksek kurul."
-
Normal değerlerin üstünde olan, çok
- "Türk milletinin karakteri yüksektir." (Atatürk)
-
Erdemli, faziletli
- "Yüksek duygu."
-
Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan
- "Yüksek sosyete."
-
[isim]
Yukarıda, üst tarafta olan yer
- "Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Büyük para ile
- "Yüksek oynamak."
-
[sıfat]
Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan
- SEKSEK
-
-
[isim]
Sekerek oynanan bir çocuk oyunu
-
[isim]
Sekerek oynanan bir çocuk oyunu
- TAKSİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısaltma, kısma
-
Kusurda bulunma
-
Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumu
- "Elbette bir taksirimiz varmış ki çekiyoruz. Bugünleri de görmek mukaddermiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kısaltma, kısma