İçinde ks olan 5 harfli 23 kelime var. İçerisinde KS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ks olan kelimeler listesine ya da Sonu ks ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OKSİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Oksijenin bir element veya kökle birleşmesiyle oluşan madde
-
[isim]
Oksijenin bir element veya kökle birleşmesiyle oluşan madde
- TEKST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Metin
- "Holdinglere reklam teksti yazan benden kat kat fazla kazanıyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Metin
- AKSON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sinir uyarmalarını sinir hücresinden ileriye uzatmaya yarayan, sinir hücrelerinin uzantılarından en belirli ve uzun olanı
-
[isim]
Sinir uyarmalarını sinir hücresinden ileriye uzatmaya yarayan, sinir hücrelerinin uzantılarından en belirli ve uzun olanı
- ÖKSÜZ
-
-
Anası veya hem anası hem babası ölmüş olan (çocuk)
- "Nihayet iki saat uzakta bir köyde öksüz bir kız bulundu." (Ömer Seyfettin)
-
Kimsesiz
- "Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "O güne kadar yalnızlığımı pek o kadar duymamıştım, birden öksüz kaldım." (Refik Halit Karay)
-
Anası veya hem anası hem babası ölmüş olan (çocuk)
- TAKSİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil
- "Taksi bir karışıklığın çıktığını görünce hemen gazlayıp uzaklaştı." (Çetin Altan)
- "İbrahim caddeye çıkar çıkmaz bir taksi çevirdi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Belli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil
- EKSER
-
-
[isim]
Büyük çivi, enser
-
[isim]
Büyük çivi, enser
- AKSAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısımlar
-
[isim]
Kısımlar
- MAKSİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Uzun
-
[isim]
Maksi etek
-
[sıfat]
Uzun
- SEKSİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[sıfat]
Cinsel çekiciliği olan
-
[sıfat]
Cinsel çekiciliği olan
- AKSAK
-
-
[sıfat]
Aksayan, hafifçe topallayan
-
İyi gitmeyen, iyi işlemeyen
- "İşin aksak yönü."
-
[isim]
Türk müziğinde kıvrak bir usul
-
[isim]
Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize
-
[sıfat]
Aksayan, hafifçe topallayan
- SÜKSE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Başarı
- "Paris sosyetesinde büyük sükse yapmıştı." (Aka Gündüz)
-
Gösteriş, ilgi çekecek durum
- "Nefsime itimadım, spordaki süksemle başlamıştır." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Başarı
- YOKSA
-
-
[bağlaç]
"Aksi takdirde" anlamında kullanılan bir söz
- "Ver diyorum sana yoksa yersin dayağı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sayıları, ihtimallerin dışında bir ihtimali bildirmek için kullanılan bir söz
- "Yıllardan ya 41 ya 42 yoksa savaşın biteceğine yakın mı? İstanbul'a yeni gelmişim." (Atilla İlhan)
-
[bağlaç]
"Aksi takdirde" anlamında kullanılan bir söz
- EKSİN
-
-
[isim]
Anyon
-
[isim]
Anyon
- TAKSA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
-
[isim]
Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
- SAKSI
-
-
[isim]
Pişmiş toprak, plastik vb.nden yapılan, çiçek yetiştirmekte kullanılan kap
- "Yaz kış yeşil, bir saksı ıtır pencerede." (Ahmet Muhip Dranas)
-
Baş, kafa
-
[isim]
Pişmiş toprak, plastik vb.nden yapılan, çiçek yetiştirmekte kullanılan kap
- EKSEN
-
-
[isim]
Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver
- "Politikacıların kendilerini evrenin ekseni saymamaları gereğini anlamaları için..." (Haldun Taner)
-
Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru
-
Dingil
-
[isim]
Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver
- AKSAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- "Sade, akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk'ten ayırt edemezsiniz." (Haldun Taner)
-
Vurgu
-
[isim]
Bir ülkenin insanlarına veya bir çevreye özgü söyleyiş özelliği
- EKSİK
-
-
[sıfat]
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
- "Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- "Sağ gözünden, güneş vurdukça sağa sola yansıyan tek gözlüğünü eksik etmezdi." (Atilla İlhan)
- "Köyde Nevin'i sevenler de eksik değildi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir ufak sac mangal, kış yaz önünden eksik olmaz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat
- "Bu sözü ağzından eksik etmez."
-
Az
- "Arada can sıkıntısından doğma kavgalar da hiç eksik değil..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İhtiyaç duyulan şey
- "Aklı sıra bu eksiğini biraz olsun doldurmaya çalışıyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
- ONİKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Balgam taşı
-
[isim]
Balgam taşı
- EKSİZ
-
-
[sıfat]
Eki olmayan
-
[sıfat]
Eki olmayan