İçinde kor olan 7 harfli 29 kelime var. İçerisinde KOR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kor olan kelimeler listesine ya da Sonu kor ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K O R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KOR, ROK
2 Harfli Kelimeler
OK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEKORCU
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Mesleği dekor yapmak olan sanatçı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Mesleği dekor yapmak olan sanatçı
                    
                    
- KORUNUM
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Korunma işi, muhafaza
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Korunma işi, muhafaza
                    
                    
- KOKOROZ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Mısır
                    
                    
- 
                    
                        Sivri uçlu uzun şey
                    
                    
- 
                    
                        Çirkin kimse
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Mısır
                    
                    
- KORUTMA
- ...
- KORTEKS
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Kabuk
                    
                    - "Beyin korteksinin harabiyeti sonucu bir olguyla karşı karşıya imişiz." (Tarık Dursun K)
 
- 
                    
                        Beyin zarı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kabuk
                    
                    
- KOROZİF
- ...
- KORUCUK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Küçük koru
                    
                    - "Şimdi orada bir sürü meşe fidanlarından bir korucuk peydah olmaya başlıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Küçük koru
                    
                    
- KORUNAK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Tehlikeden kurtulmak, korunmak için yapılmış yer
                    
                    
- 
                    
                        Sığınılan, saklanılan yapı, mağara gibi yer
                    
                    - "Öyle bir savaştayım ki sığınağı, korunağı yok." (Turan Oflazoğlu)
 
- 
                    
                        Koruyan, esirgeyen, saklayan kimse
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Tehlikeden kurtulmak, korunmak için yapılmış yer
                    
                    
- AKORTLU
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Akordu olan, akort edilmiş
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Akordu olan, akort edilmiş
                    
                    
- KORUNGA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Otsu, genellikle 30-70 cm boyunda, çok yıllık, pembe çiçekli, hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki (Onobrychis viciifolia)
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Otsu, genellikle 30-70 cm boyunda, çok yıllık, pembe çiçekli, hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki (Onobrychis viciifolia)
                    
                    
- KORUNMA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Korunmak işi
                    
                    - "En iyi korunma çaresi yeşil dal altlarına sinmeye kaldı!" (Haldun Taner)
- "Hiçbir düşünce ve mülahazanın ... Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği..." (Anayasa)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Korunmak işi
                    
                    
- KORKULU
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Korku veren, korkutan
                    
                    - "Gördüğü korkulu rüyalara ve bunların tabirlerine inanırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "O, çok kere, korkulu rüya görmektense uyanık yatmak evladır, diye sabaha kadar uyumamaya çalışır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
 
- 
                    
                        Kendisinden kötülük gelebilen, tehlikeli
                    
                    - "Hâlinden şerir, korkulu bir adam olduğu görünüyordu." (Memduh Şevket Esendal)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Korku veren, korkutan
                    
                    
- KORUNUŞ
- ...
- KORKUNÇ
- 
    - 
                    
                        Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş
                    
                    - "Bizi buraya getiren arabacı yolda birtakım korkunç şeyler söyledi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
 
- 
                    
                        Herhangi bir özelliğiyle şaşkınlık veren
                    
                    
- 
                    
                        Çok aşırı, pek çok, güçlü, şiddetli
                    
                    - "Kendini korkunç bir pehlivan sanırmış ki adını Çelikkol koymuş." (Memduh Şevket Esendal)
 
 
- 
                    
                        Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş
                    
                    
- KORSELİ
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Korsesi olan
                    
                    - "Abanarak ve korseli göğsünü âdeta kavalyesinin göğsünde ezerek dans ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Korsesi olan
                    
                    
- KORULUK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Koru durumunda olan sık ağaçlı yer
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Koru durumunda olan sık ağaçlı yer
                    
                    
- KORUYUŞ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Koruma işi veya biçimi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Koruma işi veya biçimi
                    
                    
- KORAKOR
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [zarf]
                    
                        Göğüs göğüse, omuz omuza, başa baş
                    
                    - "Millî takım dişe diş, korakor mücadele ediyor."
 
 
- 
                        [zarf]
                    
                        Göğüs göğüse, omuz omuza, başa baş
                    
                    
- ANTİKOR
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Hastalığa sebep olan etkenleri zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Hastalığa sebep olan etkenleri zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde
                    
                    
- AKORTÇU
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Piyano ve org vb. müzik aletlerini ayarlamayı meslek edinmiş kimse
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Piyano ve org vb. müzik aletlerini ayarlamayı meslek edinmiş kimse
                    
                    
