İçinde kon olan 8 harfli 33 kelime var. İçerisinde KON bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kon olan kelimeler listesine ya da Sonu kon ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K N O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
OK, ON
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KONUKLUK
-
-
[isim]
Konuk olma durumu, misafirlik
- "Gittikleri kasabalarda konuk olduklarını bilirler, konukluğun gereklerine göre davranırlardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Konuk olma durumu, misafirlik
- REESKONT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir bankanın elinde bulundurduğu, vadesi gelmemiş senetlerin bir başka bankaya iskonto ettirmesi
-
[isim]
Bir bankanın elinde bulundurduğu, vadesi gelmemiş senetlerin bir başka bankaya iskonto ettirmesi
- KONUŞUCU
-
-
[isim]
Konuşmacı
- "Geleceği günler ev halkınca bir sevinç arifesi yaşanırdı. Çünkü Celal Bey çok iyi bir konuşucuydu." (Haldun Taner)
-
Kusursuz, düzgün, güzel, tatlı söz söylemesini bilen kimse
-
[isim]
Konuşmacı
- KONAKLIK
-
-
[isim]
Konak olmaya uygun yer
-
Konak kadar alınan yol
-
[isim]
Konak olmaya uygun yer
- KONSERVE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Isı ile sterilize edilerek uzun zaman saklanabilecek biçimde kutulanmış (yiyecek)
- "Konserve balık."
-
[isim]
Bu yolla hazırlanmış yiyecek
-
[sıfat]
Isı ile sterilize edilerek uzun zaman saklanabilecek biçimde kutulanmış (yiyecek)
- KONTRAST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Karşıt, aykırı, zıt
-
[isim]
Karşıtlık, aykırılık, zıtlık
-
[sıfat]
Karşıt, aykırı, zıt
- BALKONSU
-
-
[sıfat]
Balkonu andıran, balkona benzeyen, balkon gibi, balkonumsu
-
[sıfat]
Balkonu andıran, balkona benzeyen, balkon gibi, balkonumsu
- KONSOLOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yabancı ülkelerde, orada bulunan yurttaşlarının haklarını koruyan, bağlı bulunduğu hükûmete siyasal ve ticari bilgileri veren dış işleri görevlisi, şehbender
-
[isim]
Yabancı ülkelerde, orada bulunan yurttaşlarının haklarını koruyan, bağlı bulunduğu hükûmete siyasal ve ticari bilgileri veren dış işleri görevlisi, şehbender
- KONGÖVDE
-
-
[isim]
Palmiyelerde olduğu gibi, üzerinde yaprak kalıntıları, izleri bulunan dalsız, budaksız gövde
-
[isim]
Palmiyelerde olduğu gibi, üzerinde yaprak kalıntıları, izleri bulunan dalsız, budaksız gövde
- KONFİRME
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Doğrulanmış, geçerlenmiş, onaylanmış
-
[sıfat]
Doğrulanmış, geçerlenmiş, onaylanmış
- VİKONTES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadın vikont veya vikont karısı
-
[isim]
Kadın vikont veya vikont karısı
- KONUKEVİ
-
-
[isim]
Resmî veya özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığı konut, misafirhane
-
[isim]
Resmî veya özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığı konut, misafirhane
- KONSOLİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Vadesi belli olmayan ve yalnızca faizi ödenen devlet tahvili
-
Bir tür iskambil oyunu
-
[isim]
Vadesi belli olmayan ve yalnızca faizi ödenen devlet tahvili
- KONİKLİK
-
-
[isim]
Konik olma durumu
-
[isim]
Konik olma durumu
- KONKASÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yapıcılıkta yol, yapı vb. yapımında kullanılacak çakıl veya taşları elde etmek için, büyük kayaları kırıp ufalamaya yarayan makine, kırma makinesi
-
[isim]
Yapıcılıkta yol, yapı vb. yapımında kullanılacak çakıl veya taşları elde etmek için, büyük kayaları kırıp ufalamaya yarayan makine, kırma makinesi
- KONUŞKAN
-
-
[sıfat]
Konuşmayı, lakırtıyı seven, çok konuşan
-
[sıfat]
Konuşmayı, lakırtıyı seven, çok konuşan
- AKONİTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boğan otundan çıkarılan ve hekimlikte kullanılan zehirli bir madde
-
[isim]
Boğan otundan çıkarılan ve hekimlikte kullanılan zehirli bir madde
- KONULMAK
-
-
[nsz]
Koyma veya konma işi yapılmak
- "Yemeğe tuz konuldu."
-
[nsz]
Koyma veya konma işi yapılmak
- KONTEKST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bağlam
-
Olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü, bütünlük, bağlam
- "Her yapının hem görüntüsel hem manevi bir bütünlüğü vardır. Kişiliği ancak bu kontekst içinde vurgulanır." (Haldun Taner)
-
Çevre
-
[isim]
Bağlam
- KONUŞMAK
-
-
[nsz]
Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak
- "Çocuk daha konuşamıyor."
-
[-i]
Belli bir konudan söz etmek
- "Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek
- "İşten sonra Nuruosmaniye'deki İkbal kahvesinde arkadaşlarla şiir ve edebiyat konuşuyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
Söylev vermek, konuşma yapmak
-
Konuşma dili olarak kullanmak
- "Türkçeyi çok iyi konuşuyor."
-
Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak
- "Dilsizler el işaretleriyle konuşur."
-
[-le]
İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek
- "Üst kattakilerle konuşuyoruz."
-
Flört etmek
-
Dargın bulunmamak
-
Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak
-
Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek
-
Becermek, uzman gibi yapabilmek
- "Fokstrotta uzun boylu konuşamam." (Mahmut Yesari)
-
Geçerli olmak, etkin olmak
- "Yasaların yerine yumruklar konuştu."
-
Şık ve zarif görünmek
- "Bluzun konuşuyor."
-
[nsz]
Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak