İçinde kli olan 6 harfli 20 kelime var. İçerisinde KLİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kli olan kelimeler listesine ya da Sonu kli ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

K L İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

İLK, KİL

2 Harfli Kelimeler

İL, Kİ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DİKLİK

  1. [isim] Dik olma durumu

AKLİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
    • "Akliye hekimi."
  2. Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü
  3. Akılcılık

İPEKLİ

  1. [sıfat] İpekten yapılmış veya içinde ipek bulunan (kumaş)
    • "İpekli bir kumaş yırtar gibi suları yararak rıhtıma doğru geliyordu." (Halide Edip Adıvar)

TEKLİK

  1. [isim] Tek, bir olma durumu
  2. Kelimelerde bir varlığı veya çekimli fiillerde bir kişiyi bildiren biçim, tekil, müfret, çoğul, çokluk karşıtı: öğrenci-y-im, ev-im, gel-di-m vb
  3. Lira
    • "Seni satmam çocuğum / Dört yüz bin tekliğe." (Sait Faik Abasıyanık)

KEKLİK

  1. [isim] Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş (Perdrix)
    • "Yediği çilek ve çiğdem, ninnisi kaval ve bülbül, arkadaşı turna ve keklik imiş." (Refik Halit Karay)
    • "Bir gün evvel keklik gibi seken dipdiri bir insan, bir gün sonra kargabüken yemiş gibi kıvrılmış yatıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Alımlı, güzel kadın

EMEKLİ

  1. [sıfat] Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
    • "Emekli olduğuna hayıflandığı kadar babasının ölüşüne de o kadar hayıflanıyor." (Haldun Taner)
    • "Size bir fenalık edebilir, sizi işinizden attırır, vekâlet emrine alır, vakitsiz emekliye çıkartabilir." (Haldun Taner)
    • "Kafaları dazlaklaşmış, emekliye çıktıktan sonra adam kıtlığında gene işe alınmış." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan (kimse)
    • "Buraya gelenler hep asker emeklileridir." (Haldun Taner)

İLİKLİ

  1. [sıfat] İliği olan
  2. İliklenmiş
    • "Küçük küçük kırmızı çiçekli gömleğinin yalnız boğazına tesadüf eden düğmesi ilikli, ötekiler açıktı." (Sait Faik Abasıyanık)

KLİNİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer
    • "Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu." (Tarık Buğra)
  2. Hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu
  3. [sıfat] Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)
    • "Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir."

KLİKÇİ

  1. [isim] Hizipçi

TAKLİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma
    • "Annesinin, babasının taklitlerini yapıyordu." (Çetin Altan)
  2. Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme
    • "Hele taklitleri? -Kadın taklidi, Arap taklidi hepsini birbirinden güzel yapıyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Taklit etmeyeceğine, kopya olmaktan, andırmaktan tiksindiğine göre bilmesinin faydası yoktu." (Tarık Buğra)
  3. Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon

İNEKLİ
...
PEKLİK

  1. [isim] Pek olma durumu
  2. Kabız
  3. Sağlamlık, dayanıklılık, direnç

TEKLİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapması için birinden bir iş isteme
    • "Bilmem ne dağındaki petrol arama kampında bir iş teklif etmişlerdi." (Orhan Veli Kanık)
  2. İncelenmek veya kabul edilmek için bir şey sunma, önerme, öneri
    • "Elbise değiştirmek teklifini bir kere de ben tekrar ettim." (Reşat Nuri Güntekin)

ZEVKLİ

  1. [sıfat] Beğenilen, hoşa giden
    • "Bütün vücudumda zevkli ürpermelerle titriyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Askerlik bana idman ve gezinti gibi kolay ve zevkli geldi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Beğenisi olan (kimse)

TAKLİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Döndürme, çevirme
  2. Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme

RENKLİ

  1. [sıfat] Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan
    • "Havaya renkli fişekler atıyordu." (Peyami Safa)
  2. Neşeli, canlı, ilgi çekici
    • "Renkli bir toplantı."
    • "Aşırı renkli ve hareketli ise onu yolculukla dengeleyin, frenleyin." (Haldun Taner)
  3. Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse)
    • "Renkli bir politikacı."
  4. [isim] Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film

İLKLİK
...
İBİKLİ

  1. [sıfat] İbiği olan
    • "Ak, kırmızı ibikli cins tavuklar vardı gözünün önünde." (Oktay Rifat)

RİSKLİ

  1. [sıfat] Riski olan
    • "Rastgele ve dağınık yeni bir oyun çatısı sunmak elbette riskli bir şeydi." (Haldun Taner)

ŞEVKLİ

  1. [sıfat] Şevki olan
    • "Ben onun kadar şevkli oyuncu tanımadım." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü