İçinde kl olan 6 harfli 88 kelime var. İçerisinde KL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kl olan kelimeler listesine ya da Sonu kl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKLİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
- "Akliye hekimi."
-
Akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü
-
Akılcılık
-
[isim]
Akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu
- BUKLET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bükülmüş iplik
-
[sıfat]
Bu iplikten dokunmuş (giyecek)
-
[isim]
Bükülmüş iplik
- RENKLİ
-
-
[sıfat]
Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan
- "Havaya renkli fişekler atıyordu." (Peyami Safa)
-
Neşeli, canlı, ilgi çekici
- "Renkli bir toplantı."
- "Aşırı renkli ve hareketli ise onu yolculukla dengeleyin, frenleyin." (Haldun Taner)
-
Kendine özgü, ilginç, çarpıcı nitelikleri olan (kimse)
- "Renkli bir politikacı."
-
[isim]
Doğadaki renkleri olduğu gibi görüntüye aktarmayı gözeten film
-
[sıfat]
Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan
- DİKLİK
-
-
[isim]
Dik olma durumu
-
[isim]
Dik olma durumu
- ŞEKLEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Biçim bakımından, biçim yönünden
-
[zarf]
Biçim bakımından, biçim yönünden
- TAKLİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma
- "Annesinin, babasının taklitlerini yapıyordu." (Çetin Altan)
-
Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme
- "Hele taklitleri? -Kadın taklidi, Arap taklidi hepsini birbirinden güzel yapıyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Taklit etmeyeceğine, kopya olmaktan, andırmaktan tiksindiğine göre bilmesinin faydası yoktu." (Tarık Buğra)
-
Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon
-
[isim]
Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma
- YÜKLER
-
-
[isim]
Bilgisayara yükleme yapmak için kullanılan özel bir program
-
[isim]
Bilgisayara yükleme yapmak için kullanılan özel bir program
- TEKLİK
-
-
[isim]
Tek, bir olma durumu
-
Kelimelerde bir varlığı veya çekimli fiillerde bir kişiyi bildiren biçim, tekil, müfret, çoğul, çokluk karşıtı: öğrenci-y-im, ev-im, gel-di-m vb
-
Lira
- "Seni satmam çocuğum / Dört yüz bin tekliğe." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Tek, bir olma durumu
- OKLAVA
-
-
[isim]
Hamur açmakta kullanılan silindir biçiminde uzunca, ince değnek
- "Yufkacılar burada açarlar, koskocaman oklavalarla." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Hamur açmakta kullanılan silindir biçiminde uzunca, ince değnek
- TAKLİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Döndürme, çevirme
-
Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme
-
[isim]
Döndürme, çevirme
- ACIKLI
-
-
[sıfat]
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun
- "İçeriden ince iniltilerle karışık acıklı bir uğultu çıkıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Acı görmüş, yaslı, kederli
- "Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun
- ZEVKLİ
-
-
[sıfat]
Beğenilen, hoşa giden
- "Bütün vücudumda zevkli ürpermelerle titriyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Askerlik bana idman ve gezinti gibi kolay ve zevkli geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Beğenisi olan (kimse)
-
[sıfat]
Beğenilen, hoşa giden
- SİKLON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına, kiklon
-
[isim]
Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına, kiklon
- OLUKLU
-
-
[sıfat]
Oluğu olan
-
Üstünde yol yol olukları bulunan
- "Oluklu saç. Oluklu mukavva."
-
[sıfat]
Oluğu olan
- CİKLET
-
-
[isim]
Sakız
-
[isim]
Sakız
- KLİNİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer
- "Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu." (Tarık Buğra)
-
Hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu
-
[sıfat]
Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)
- "Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir."
-
[isim]
Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer
- ARAKLI
- ...
- UÇAKLI
- ...
- KEKLİK
-
-
[isim]
Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş (Perdrix)
- "Yediği çilek ve çiğdem, ninnisi kaval ve bülbül, arkadaşı turna ve keklik imiş." (Refik Halit Karay)
- "Bir gün evvel keklik gibi seken dipdiri bir insan, bir gün sonra kargabüken yemiş gibi kıvrılmış yatıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Alımlı, güzel kadın
-
[isim]
Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş (Perdrix)
- KLORİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Klorik asit
-
[isim]
Klorik asit