İçinde kl olan 5 harfli 30 kelime var. İçerisinde KL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kl olan kelimeler listesine ya da Sonu kl ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BUKLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Küçük lüle durumunda, kıvrımlı saç
- ÇOKLU
-
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
- EKLER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
-
[isim]
İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
- İKLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumu, abuhava
-
Ülke, diyar
- "Geceleri çalışmak, gündüzlerinin çok sıcak olduğu iklimlerde alışılmış manzaralardandır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumu, abuhava
- SAKLI
-
-
[sıfat]
Saklanmış olan
- "Saklı, gizli demektir; sır manasına da gelir." (Refik Halit Karay)
-
Elde tutulan, mahfuz
- "Her hakkı saklıdır."
-
Gizli bir yere konarak kaybolması veya çalınması önlenen
-
Başkalarından gizlenen, gizli tutulan, hafi
- "Birbirlerinden saklı hiçbir işleri yoktur." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Saklanmış olan
- ŞEKLİ
- ...
- KUKLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri
- "Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek
-
Bu bebeklerle oynatılan oyun
-
Başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan (kimse)
-
[isim]
Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri
- KLAPA
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Yakanın göğse doğru inen devrik bölümü
-
[isim]
Yakanın göğse doğru inen devrik bölümü
- ERKLİ
-
-
[sıfat]
Erki olan, nüfuzlu, muktedir, kadir
-
[sıfat]
Erki olan, nüfuzlu, muktedir, kadir
- EKLEM
-
-
[isim]
Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
-
[isim]
Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
- TAKLA
-
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- "Sizin için Türkçenin cambazıdır, kafiyelere taklalar attırır, dedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- "Biz senin yaşındayken iki altına takla atardık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- OKLUK
-
-
[isim]
İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak
-
[isim]
İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı, sadak
- YÜKLÜ
-
-
[sıfat]
Yükü olan
-
Yapılacak işi çok olan
- "O çok yüklü, bu işi başkasına verelim."
-
Çok çalışmayı gerektiren
- "Bu yılki ders programı çok yüklü."
-
Çok fazla, pek çok
- "Vurgun, yüklü olursa firar kolaylıkları hazırlanmıştır." (Ömer Seyfettin)
-
Bir duyguyu, bir olguyu içinde veya üzerinde fazlaca bulunduran
- "Romanları, denemeleri hep kültürle yüklü, çok yanlı, zengindi." (Haldun Taner)
-
Çok sarhoş
-
Paralı, varlıklı
-
Gebe
-
[sıfat]
Yükü olan
- AKLEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Akıl gereğince, akıl yönünden
-
[zarf]
Akıl gereğince, akıl yönünden
- JİKLE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Motorlu taşıtların yüksek devirde çalışması için fazla benzin akışını sağlayan alet
-
[isim]
Motorlu taşıtların yüksek devirde çalışması için fazla benzin akışını sağlayan alet
- İKLİL
- ...
- HAKLI
-
-
[sıfat]
Hakka uygun, doğru, yerinde
- "Fakat aşkta ne hak ne haklı ne haksız ne de bir hakikat vardır." (Memduh Şevket Esendal)
- "Müdür onu haklı buldu."
- "Bu tartışmada o haklı çıktı."
- "Birden döndüm ve tahminimde haklı olduğumu anladım." (Refik Halit Karay)
-
Davası, iddiası, düşüncesi veya davranışı doğru ve adalete uygun olan (kimse)
- "İkisinden hangisinin haklı olduğu anlaşılamadı."
-
[sıfat]
Hakka uygun, doğru, yerinde
- KLİMA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Soğuk veya sıcak hava vererek kapalı bir yerin havasını değiştiren elektrikli araç, iklimleme cihazı
-
[isim]
Soğuk veya sıcak hava vererek kapalı bir yerin havasını değiştiren elektrikli araç, iklimleme cihazı
- BOKLU
-
-
[sıfat]
Boku olan
-
Pis
-
[sıfat]
Boku olan
- AKLIK
-
-
[isim]
Ak olma durumu
- "Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi." (Rıfat Ilgaz)
-
Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün
-
[isim]
Ak olma durumu