İçinde ki olan 5 harfli 130 kelime var. İçerisinde Kİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ki olan kelimeler listesine ya da Sonu ki ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MEKİK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] El veya otomatik dokuma tezgâhlarında atkı veya argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç
    • "Görüntümüz iyi ile kötü arasında mekik dokudu." (Talât Halman)
  2. Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç veya plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araç
  3. Genellikle karın kaslarının güçlendirilmesi için yapılan beden hareketi
  4. Uzay gemisi

PEKİN
...
FAKİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Fıkıh bilgini

TEPKİ

  1. [isim] Bir cismin kendini iten veya sıkıştıran başka bir cisme gösterdiği karşı etki, aksülamel, reaksiyon
    • "Önemli olan, tepki gösterdiğimiz şeyden kurtulmanın yoluna bakmak, bu yolu bulmaktır." (Orhan Kemal)
  2. Herhangi bir etkiye cevap olarak doğan, genellikle olumsuz söz veya davranış
    • "Seyircilerin şaşkınlığı geçince tepkisi başladı." (Haldun Taner)
  3. Karşılık verme

RAKİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İnce, narin
    • "Yazılarında olduğu gibi konuşurken de kelimelerin en asil ve en rakiklerinden seçiyordu." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Merhametli, yufka yürekli

KİLLİ

  1. [sıfat] İçinde kil bulunan
    • "Killi kütle. Killi şist."

BELKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Olabilir ki, muhtemel olarak
    • "Belki de bu durumun kusuru bizde." (Burhan Felek)
  2. [bağlaç] Olsa olsa, ya ... ya ..., ihtimal
    • "Belki bir sabah vakti, belki bir gece yarısı / Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz." (Zeki Ömer Defne)

NAKİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Para, akçe
  2. Kullanılması hemen mümkün olan para, peşin para, likit

KİRİL
...
TİLKİ

  1. [isim] Köpekgillerden, uzunluğu 90 cm, kuyruğu 30 cm kadar, ırklarına göre çeşitli renklerde olan, ağız ve burnu uzun ve sivri, kümes hayvanlarına zarar veren, kürkü beğenilen bir memeli türü (Vulpes)
  2. [sıfat] Bu hayvanın postundan yapılan (manto vb.)
    • "İki hanım yaşları geçkince olmasına bakmayarak sürmüşler, boyanmışlar, omuzlarına tilkilerini almış, kurulmuşlar." (Memduh Şevket Esendal)
  3. [sıfat] Çok kurnaz
    • "Ne tilkidir o, bilmezsiniz."

DİKİZ

  1. [isim] Bakma, gözetleme, erkete
    • "İsterseniz siz masanın altından dikiz edin ama belli olmasın." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Jale ... bilmem ben onu yine yakın dikize almış mıydım?" (Salâh Birsel)

KİBİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik
    • "Kibirden vazgeçersek sevimli oluruz." (Cemil Meriç)
    • "Ayan azası olduğu için, bekleme salonunda birkaç dakika kalmak bile kibrine dokunmuştu." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Sütninenin üstüne düşmeyi kibrine yediremediği için merak etmiyormuş." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Gurur
    • "Süheyl o gün orada, saçma kibrine kapılmayıp tek bir kelime, Serap'ın beklediği iki heceli tek bir kelime söylemiş olsaydı, her şey değişebilirdi." (Haldun Taner)

KİLİM

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma
    • "Dikmen Yıldızı'nın gözleri yerdeki kırmızı sarı çubuklu kilime takıldı." (Aka Gündüz)

LAKİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [bağlaç] Ama, fakat
    • "Halis bir şiir fena okunabilir lakin sahte bir şiir iyi okunamaz." (Yahya Kemal Beyatlı)

DİKİŞ

  1. [isim] Dikme işi
    • "Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu." (Refik Halit Karay)
    • "Kafasına iki dikiş attılar."
  2. Dikme biçimi
    • "Aralarında görüşmeye başlar başlamaz da hemen kumaş, terzi, dikiş, moda kelimeleri geçerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Dikilen yer
    • "Astarın dikişi sökülmüş."
  4. Giysi üzerinde gözle görülen dikilmiş iplik yolu
    • "Ceketin yakasına dikiş yapılacak."
  5. Dikilecek şey
    • "Yanında demir bir bahçe iskemlesi, üstünde bir dikiş." (Memduh Şevket Esendal)
  6. Giysi dikme işi, terzilik
    • "Başkalarının dikişi görünüşte bizimkinden ayırt edilmez gibidir." (Reşat Nuri Güntekin)

TEVKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Padişah fermanlarına çekilen tuğra
  2. Bu tuğrayı taşıyan ferman

KİLÜS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan ak kan

SEKİŞ

  1. [isim] Sekmek işi veya biçimi
    • "Ahtapot kısa kısa sekişlerle usulcacık geminin yanına yanaşıyordu." (Halikarnas Balıkçısı)

DİKİM

  1. [isim] Dikme işi veya biçimi
  2. Bitki dikme işi
    • "Çalışmalar tam bir yıl önce iki düzine kadar akasya fidanının dikimiyle başlamıştır." (Tarık Buğra)

KİNOA
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü