İçinde ki olan 4 harfli 38 kelime var. İçerisinde Kİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ki olan kelimeler listesine ya da Sonu ki ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİPE
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi
-
[isim]
Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi
- KİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sporlu bitkilerde, özellikle mantarlarda, su yosunlarında görülen, bir veya birkaç hücreden oluşmuş organ
-
İçi koloit, yağ vb. sıvı veya yarı sıvı bir madde ile dolu patolojik torba
-
Tek hücrelilerin veya çok hücreli küçük hayvanların uygun olmayan şartlarda veya çoğalma sırasında çevrelerine saldıkları kendilerini korumaya yarayan dayanıklı kapsül
-
[isim]
Sporlu bitkilerde, özellikle mantarlarda, su yosunlarında görülen, bir veya birkaç hücreden oluşmuş organ
- EKİP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Takım
- "Aramızda ekipler kuracağız, maçlar yapacağız, oyunlar oynayacağız." (Çetin Altan)
-
İşçilerin oluşturduğu takım
- "Bir kısmı da hususi temizleme ekipleri marifetiyle imha edilir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Takım
- AKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Akıllı
- "Ne akilem ne divane / Gel gör beni aşk neyledi." (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Akıllı
- BAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sürekli
- "Dünyada zaten ne bakiydi?" (Ömer Seyfettin)
- "Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş." (Baki)
-
Bir şeyden artan (miktar)
-
Öteki
- "Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[sıfat]
Sürekli
- SEKİ
-
-
[isim]
Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
-
Oturulacak sedir biçiminde taş veya set
-
Toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça
-
Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda, bazı deniz ve göl kıyılarında görülen basamak biçiminde yeryüzü şekli, teras
-
[isim]
Oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set
- ÇEKİ
-
-
[isim]
Tartı
-
225,978 kg olan, odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan ağırlık ölçü birimi
-
Üzüntü, sıkıntı
-
Kadınların başlarına bağladıkları örtü
-
[isim]
Tartı
- İKİZ
-
-
[sıfat]
İkisi bir arada doğan (çocuk)
-
Birbirine tamamen benzeyen, eş
- "Rıza boş arsaları, ikiz pembe villaları, havuzlu bahçeyi geçti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Aynı çiçekten oluşmuş birbirine yapışık iki meyve
-
[sıfat]
İkisi bir arada doğan (çocuk)
- İTKİ
-
-
[isim]
Tepi
- "Bilinçdışı özgürlüğünün itkisiyle en sonunda âşık olmuştur." (Selim İleri)
-
[isim]
Tepi
- KİĞI
- ...
- EKİN
-
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum
- "Yağmur vaktinde ve yeterince yağmalı; ekinlere kına, pancarlara kurt düşmemeli." (Tarık Buğra)
-
Kültür, hars
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum
- PEKİ
-
-
[edat]
Evet
- "Peki ama benim ne olduğumu henüz muayene etmediniz." (Refik Halit Karay)
-
Pekâlâ
-
[edat]
Evet
- ESKİ
-
-
[sıfat]
Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı
- "Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" (Nurullah ataç)
- "O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı." (Tarık Buğra)
- "Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşıldı." (Kemal Tahir)
- "Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor." (Necati Cumalı)
-
Önceki, sabık
- "Anlatışına bakılırsa eski kâtibe, şimdi fevkalade şık giyiniyormuş." (Haldun Taner)
-
Geçerli olmayan
- "Bugün mekteplerimiz artık o eski mektepler değildir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan
-
Mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan
- "Eski öğretmen."
-
[isim]
Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey
- "Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[isim]
Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz
- "Mebus eskisi. Müdür eskisi."
-
[sıfat]
Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı
- AKİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı
- "İkide birde barutla infilak akisleri geliyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir cismin parlak bir yüzeyde görünmesi
- "Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin / Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bir şeyin başka bir şey üzerinde yarattığı etki
-
Evirtim
-
Evirme
-
[isim]
Işık veya ses dalgalarının yansıtıcı bir yüzeye çarparak geri dönmesi, yansıma, yankı
- SKİF
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve çok dar yarış kayığı
-
[isim]
İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve çok dar yarış kayığı
- KİVİ
-
-
[isim]
Kivigillerden, kanatları küt olduğu için uçamayan, bacakları güçlü, Yeni Zelanda'da yaşayan bir kuş, apteriks (Apteryx australis)
-
[isim]
Kivigillerden, kanatları küt olduğu için uçamayan, bacakları güçlü, Yeni Zelanda'da yaşayan bir kuş, apteriks (Apteryx australis)
- KİLS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kireç taşı
-
[isim]
Kireç taşı
- KİEV
- ...
- VAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Olan, olmuş
- "Kişinin, resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da ... devletçe tazmin edilir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Olan, olmuş
- AKİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş
- "Kabartmaların ortalık yerine de akik ve Necef taşlar serpiştirilmiştir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş