İçinde ki olan 4 harfli 38 kelime var. İçerisinde Kİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ki olan kelimeler listesine ya da Sonu ki ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİĞI
- ...
- ETKİ
-
-
[isim]
Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir
- "Bu etki, genç kuşak konservatuvar mezunlarında yerini daha doğal bir Türkçeye bırakıyor." (Haldun Taner)
-
Bir etken veya bir sebebin sonucu
- "Tokadın etkisi kötü oldu."
-
Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim
- "Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir
- İÇKİ
-
-
[isim]
İçinde alkol bulunan içecek
- "Masamızda ne içki ne yemiş ne meze eksildi." (Burhan Felek)
- "Bir buçuk yıl var ki içkiyi bırakmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu içeceği içme işi
- "Arkadaş yoluna kumara, içkiye alıştım." (Tarık Buğra)
-
[isim]
İçinde alkol bulunan içecek
- KİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sporlu bitkilerde, özellikle mantarlarda, su yosunlarında görülen, bir veya birkaç hücreden oluşmuş organ
-
İçi koloit, yağ vb. sıvı veya yarı sıvı bir madde ile dolu patolojik torba
-
Tek hücrelilerin veya çok hücreli küçük hayvanların uygun olmayan şartlarda veya çoğalma sırasında çevrelerine saldıkları kendilerini korumaya yarayan dayanıklı kapsül
-
[isim]
Sporlu bitkilerde, özellikle mantarlarda, su yosunlarında görülen, bir veya birkaç hücreden oluşmuş organ
- KİLO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kilogram
- "İki kilo şeker."
-
Halter sporunda barın iki ucuna yerleştirilen ve ağırlığı oluşturan parça
-
[isim]
Kilogram
- KİRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar
- "Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye." (Çetin Altan)
- "Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Buradaki evimi de kiraya vermiştim." (Refik Halit Karay)
-
Bu biçimde tutulan bir şey için karşılık olarak ödenen para
- "Kira ile aldım, zaten bu yüzden de geciktim ya!" (Refik Halit Karay)
-
Bu biçimde tutulan taşınmaz
- "O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken..." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[isim]
Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar
- ZEKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek
- "En zeki hayvan maymundur."
-
Çabuk ve kolay kavrayan
- "Bildiğim, onun zeki bir genç olduğu ve ara sıra sevimli, ufak şiirler yazdığıdır." (Memduh Şevket Esendal)
-
Zekâ varlığı gösteren
- "İnce, zeki bir kalemi vardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek
- SKİF
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve çok dar yarış kayığı
-
[isim]
İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve çok dar yarış kayığı
- KİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap, ölçek
-
[isim]
Genellikle tahıl ölçmede kullanılan belirli hacimdeki kap, ölçek
- IRKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Irkla ilgili, ırksal
-
[sıfat]
Irkla ilgili, ırksal
- ŞAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haydut, eşkıya
-
[isim]
Haydut, eşkıya
- EKİM
-
-
[isim]
Ekme işi
- "... ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." (Ömer Seyfettin)
-
Yılın otuz bir gün süren, onuncu ayı, teşrinievvel
-
[isim]
Ekme işi
- PEKİ
-
-
[edat]
Evet
- "Peki ama benim ne olduğumu henüz muayene etmediniz." (Refik Halit Karay)
-
Pekâlâ
-
[edat]
Evet
- VAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Olan, olmuş
- "Kişinin, resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da ... devletçe tazmin edilir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Olan, olmuş
- BAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sürekli
- "Dünyada zaten ne bakiydi?" (Ömer Seyfettin)
- "Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş." (Baki)
-
Bir şeyden artan (miktar)
-
Öteki
- "Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[sıfat]
Sürekli
- SAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçkili toplantılarda içki dağıtan kimse
-
[isim]
İçkili toplantılarda içki dağıtan kimse
- UFKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yatay
- "Hep ufki vaziyette durabilmek için elleriyle birtakım hareketler icat etmeye başladı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Yatay
- AKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Akıllı
- "Ne akilem ne divane / Gel gör beni aşk neyledi." (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Akıllı
- AKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözleşme
-
Nikâh
-
[isim]
Sözleşme
- MAKİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Akdeniz dolaylarında yaygın, yaygın bodur ağaç ve çalılardan oluşan bitki örtüsü
-
[isim]
Akdeniz dolaylarında yaygın, yaygın bodur ağaç ve çalılardan oluşan bitki örtüsü