İçinde ke olan 6 harfli 138 kelime var. İçerisinde KE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ke olan kelimeler listesine ya da Sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ERKETE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Dikiz

KESKİN

  1. [sıfat] Çok kesici, iyi kesen
    • "Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Tiz (ses)
    • "Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses." (Peyami Safa)
  3. Kırıcı, incitici
    • "En yakın dostlarının bile kusurlarını keskin bir dille yüzlerine vururmuş." (Haldun Taner)
  4. Etkili, sert
    • "Nihayet güneş doğdu, sis ve duman içinde çölün sabahlarında esen serin ve keskin rüzgârla üşüdük." (Falih Rıfkı Atay)
  5. Acı, üzüntü veren
    • "Öyle de keskinmiş ki bu kadın, yaptığı tüm kocakarı ilaçları her hastalığı şıp diye kesiyormuş." (Muammer İzgü)
  6. Zampara

TELEKE

  1. [isim] Uzun ve sert kanat telekleri

KEMANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Keman ve kemençe yayı
  2. Bir tür halk çalgısı
  3. Delgi veya küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç
  4. Ağaç gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım

İSKELE

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer
    • "Vapurdan indi, iskeleye çıkar çıkmaz etrafına bakındı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayı sağlayan merdiven
    • "Oturduğu yerden kalkıyor, iskele zincirine uzanan eli, iskele tabanına basan ayağı, kendini çekiyor yukarı." (Zeyyat Selimoğlu)
  3. Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba
  4. İçerilerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtı uğrağı veya demir yolu durağı
    • "Mudanya, Bursa'nın iskelesidir."
  5. Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne çıkılan çatkı
  6. Geminin sol yanı
  7. Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarı çepeçevre saran çıkıntı

HEYKEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Taş, tunç, bakır, kil, alçı vb. maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu, statü
    • "Harabenin ortasında bir Afrodit heykeli bulunduğunu hayal meyal hatırlıyor." (Refik Halit Karay)

ŞEBEKE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
  2. Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı
  3. Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kimselerin tümü
    • "Bütün dünyaya eroin gönderen geniş bir şebekenin peşindeydiler." (Reşat Enis)

KESENE

  1. [isim] Sözleşme, yazılı anlaşma
  2. [sıfat] Götürü, toptan
    • "Şimdi bu, kesene işlerine girişiyor, mekteplere ekmek veriyor. Trabzonlu bir ortakla bir eskici koltukçu dükkânı işletiyor." (Memduh Şevket Esendal)

BANKER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Banka sahibi
  2. Para, altın vb. taşınır değerlerin ticaretiyle uğraşan kimse
    • "Parayı aldıktan sonra harekete geçmediğinden aleyhine banker tarafından dava açılıyor." (Refik Halit Karay)
  3. Çok zengin kimse

KEKLİK

  1. [isim] Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş (Perdrix)
    • "Yediği çilek ve çiğdem, ninnisi kaval ve bülbül, arkadaşı turna ve keklik imiş." (Refik Halit Karay)
    • "Bir gün evvel keklik gibi seken dipdiri bir insan, bir gün sonra kargabüken yemiş gibi kıvrılmış yatıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Alımlı, güzel kadın

KESELİ

  1. [sıfat] Kesesi olan

MANKEN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle modaevlerinde giysileri alıcılara gösterme işiyle görevli kimse, model
  2. Ressam ve heykeltıraşların gerektikçe model olarak kullandıkları, türlü biçimleri alabilen eklemli, çoğunlukla tahtadan yapılmış insan veya hayvan örneği
  3. Terzilerin, giysi denemek, sergilemek için kullandıkları insan vücudu biçimindeki tahta, mukavva vb. kalıp

DERKEN

  1. [zarf] Dendiği hâlde
    • "Bitti bitiyor derken hâlâ bitmeyen havaalanı."
  2. Tam o sırada
    • "Yazı yazıyordum, derken misafir geldi."
  3. ... diye düşünürken
    • "Akşamdan önce varacağız derken ancak gece yarısı varabildik."

TEREKE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Miras
    • "Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder." (Burhan Felek)

KEMENT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip
  2. İdam için kullanılan yağlı kayış

KRİKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun

GÖKEVİ

  1. [isim] Gök olaylarını yıldızların, güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbenin iç yüzeyinde, çeşitli araçlarla gösteren yapı, yıldızlık, planetaryum

KESTEL
...
MİSKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Mis üzümünden yapılan şarap

KERMEN

  1. [isim] Kale

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü