İçinde ke olan 5 harfli 149 kelime var. İçerisinde KE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ke olan kelimeler listesine ya da Sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇEKEL
-
-
[isim]
Küçük çapa
-
Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm
-
[isim]
Küçük çapa
- DİKEN
-
-
[isim]
Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri
- "Gül dikeni. Kirpinin dikenleri."
- "O bir yıl içinde diken üstünde otururum o evde; düş kuramam, şiir yazamam." (Melih Cevdet Anday)
- "Konuşmaya başladık. Yine kavga ederiz diye diken üstündeyim." (Refik Erduran)
-
Bu çıkıntıları çok olan bitki
-
[isim]
Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri
- NİKEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
- PİKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki, üç veya dört kişi arasında ve otuz iki kâğıtla oynanan bir tür iskambil oyunu
-
[isim]
İki, üç veya dört kişi arasında ve otuz iki kâğıtla oynanan bir tür iskambil oyunu
- KELEŞ
-
-
[sıfat]
Yiğit, cesur, bahadır
-
Çok yakışıklı, çok güzel
-
Vücut yapısı gösterişsiz
-
Çirkin, kötü
-
Kel
- "Kayseri çarşısının tavanını, kubbesini kökünden kazıtmış ... O canım mimariyi bir keleşe döndürmüş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Yiğit, cesur, bahadır
- BÜKEN
-
-
[isim]
Oynak kemikleri arasındaki açıları daraltan kasların genel adı, açan karşıtı
-
[isim]
Oynak kemikleri arasındaki açıları daraltan kasların genel adı, açan karşıtı
- KENAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
- "O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." (Orhan Veli Kanık)
- "Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri." (Halk türküsü)
- "Hâlâ, elinde bir bohça yapmak istediği bez parçasının kenarını bastırıyordu."
-
Bir şeyi çevreleyen çizgi
-
Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
- "Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade."
-
Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
- "Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yan
-
Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
- "Bir üçgenin kenarları."
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
- KERTİ
-
-
[isim]
Kerte (I)
-
[sıfat]
Bayat (ekmek, et)
-
[isim]
Kerte (I)
- KESİŞ
-
-
[isim]
Kesme işi veya biçimi
-
[isim]
Kesme işi veya biçimi
- BUKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çiçek demeti
-
[isim]
Çiçek demeti
- KOKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Yosma
- "Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yosma
- CEKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
- KESİK
-
-
[sıfat]
Kesilmiş olan
- "Biri saçları kesik, gözleri ayrık, dişleri dökük fakat çok dinç ve güzel bir nineydi." (Halide Edip Adıvar)
-
Kesilerek bozulmuş olan
- "Kesik süt."
-
Kısa
-
[isim]
Çiğ sütten yapılan yağsız peynir, çökelek, ekşimik
-
[isim]
Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür
- "İçinde bir gazete kesiği var." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kesilmiş olan yer
- "Parmağındaki kesikler."
-
[isim]
Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek
-
Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu)
-
Parası olmayan
-
[sıfat]
Kesilmiş olan
- KEDER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
- "Ya hasta yahut bir kederi var." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
- KELEP
-
-
[isim]
Büyük iplik çilesi
- "İplik masuraları koca koca teknelerle keleplere taşınır, keleplerde çözülürdü." (Orhan Kemal)
-
Bağlam, demet
-
[isim]
Büyük iplik çilesi
- KELLİ
-
-
[edat]
"Sonra" edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz
- "Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[edat]
"Sonra" edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz
- KESEK
-
-
[isim]
Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça
-
Tezek
-
Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası
-
[isim]
Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça
- KESKİ
-
-
[isim]
Ağaç, taş, metal vb.ni yontmaya yarayan, bir ucu keskin çelik araç
-
Demir ve sac kesmek için üzerine çekiçle vurularak yürütülen keskin araç, tırnak
-
Pulluk gövdesi önüne takılan ve toprağı kesip ayıran, bıçak veya disk biçiminde çelikten yapılmış pulluk parçası
-
[isim]
Ağaç, taş, metal vb.ni yontmaya yarayan, bir ucu keskin çelik araç
- DİKEY
-
-
[sıfat]
Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi
- "a, b doğrusuna c noktasından dikey bir doğru indirilince 90 derecelik açı oluşur."
-
[zarf]
Dik olarak
-
[sıfat]
Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi
- KEPİR
-
-
[isim]
Çorak, çamurlu, verimsiz toprak
-
[isim]
Çorak, çamurlu, verimsiz toprak