İçinde ke olan 5 harfli 149 kelime var. İçerisinde KE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ke olan kelimeler listesine ya da Sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz
- "Mecliste arif ol kelamı dinle / El iki söylerse sen birin söyle." (Karacaoğlan)
-
Söyleyiş biçimi, söyleme
-
Tanrı'nın varlığını ve İslam dininin doğruluğunu konu edinen bilim
-
[isim]
Söz
- KELİK
-
-
[isim]
Eski ayakkabı
-
[isim]
Eski ayakkabı
- KESİN
-
-
[sıfat]
Şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan veya geri dönülmeyen, değişmez, mutlak, kati, maktu
- "Sevmem kesin sözleri, bir kesin söz duydum mu tersine söylemek gelir içimden." (Nurullah ataç)
-
[zarf]
Kesinlikle
-
[sıfat]
Şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan veya geri dönülmeyen, değişmez, mutlak, kati, maktu
- KEMRE
-
-
[isim]
Gübre, tezek
-
Deride kalınlaşmış kir tabakası
-
Başta olan kepek
-
[isim]
Gübre, tezek
- KEHLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bit
- "Günah kirli, kehle yüklü / Çamaşırlarımı yudum." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[isim]
Bit
- KEKİK
-
-
[isim]
Ballıbabagillerden, karşılıklı küçük yapraklı, beyaz, pembe, kırmızı başak durumunda çiçekleri olan ve çiçeği bahar gibi kullanılan, odunsu saplı, kokulu bir bitki (Thymus vulgaris)
- "Bütün Çamlıca'yı bir kekik kokusu içinde duyardık." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Ballıbabagillerden, karşılıklı küçük yapraklı, beyaz, pembe, kırmızı başak durumunda çiçekleri olan ve çiçeği bahar gibi kullanılan, odunsu saplı, kokulu bir bitki (Thymus vulgaris)
- LİKEN
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
-
Kaşındırıcı bir deri hastalığı
-
[isim]
Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
- KEFNE
-
-
[isim]
Çuvaldız veya kalın iğne ile iş işleyen kimsenin eline geçirdiği demirli kayış
-
[isim]
Çuvaldız veya kalın iğne ile iş işleyen kimsenin eline geçirdiği demirli kayış
- KENET
-
-
[isim]
İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça
- "Bu mevsimde kızlar ikişer, üçer kişilik gruplara ayrılır ve birbirlerine kenet gibi yapışırlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça
- PAKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne
- "Yemek paketini, raflarda yer bulamadığı için masa üstüne koydu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Kâğıda sarılarak veya bir kutuya konularak satışa hazır duruma getirilmiş, belli bir miktarda olan (yiyecek, ilaç vb.)
- "Bir paket çikolata. Üç paket makarna."
-
[sıfat]
Dolu (toplu taşım aracı)
-
[isim]
İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne
- KENDİ
-
-
[zamir]
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat
- "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bırakacaklardı kendi hâlime." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bizim gibi dış âlemle münasebetleri aksamış, kendi içine çekilip kendi yağıyla kavrulmak zorunda kalmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kendi kanatlarınla uçmayı öğreninceye dek yanından ayrılır mıyım senin yavrum?" (Turan Oflazoğlu)
-
Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz
- "Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz."
- "Sonunda kendine gelen İnce Memed hemen abasını soyundu." (Yahya Kemal)
- "O hayalleri kuran da o hatıralara kendini bırakan da bugünkü ben değil miyim?" (Nurullah ataç)
- "Onlar benim dostlarım, kendimi onların yanında dağıtmış olmam çok vahim değil." (Ayşe Kulin)
-
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirten bir söz
- "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar." (Burhan Felek)
- "Pencere kenarında, uzun bir mindere kendini bıraktı, gözlerini kapadı, öylece kaldı." (Peyami Safa)
- "Kendini, çiğ ve yakıcı ışık çerçevesi içinde bulur bulmaz, ter boğmasına uğradı." (Atilla İlhan)
- "Geçen sene bir buçuk şişe içti, biraz kendini toparladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
"Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılan bir söz
- "Kendileri evde yoklar mı?"
- "Kendimi bildim bileli hep bu bozuk makine seslerini duyarım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[zamir]
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat
- AKEMİ
-
-
[isim]
İki elemanlı mermer yapıştırıcısı
-
[isim]
İki elemanlı mermer yapıştırıcısı
- KEFİR
-
-
[isim]
Özel bir maya mantarıyla keçi veya inek sütünün mayalanmasıyla hazırlanan ekşi içecek
-
[isim]
Özel bir maya mantarıyla keçi veya inek sütünün mayalanmasıyla hazırlanan ekşi içecek
- KEBAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et
- "Oradan ayrılınca hemen çarşıya koşar, sıcak bir ekmek alır, içini kebapla doldurur, anama götürürdüm." (Halide Edip Adıvar)
-
Kızartma, çevirme veya kavurma yoluyla hazırlanan her türlü yiyecek
- "Kestane kebabı. Patlıcan kebabı."
-
[sıfat]
Kavrulmuş, kızarmış
- "Kebap mısır."
-
[sıfat]
Yanmış, yanık
-
[isim]
Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et
- KENEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tuvalet
-
[sıfat]
Pis, berbat
-
[isim]
Tuvalet
- KOKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Yosma
- "Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yosma
- TEKER
-
-
[isim]
Tekerlek
- "Araba tekeri. Makine tekeri."
- "Kırıp geçirmeye niyet etmişti ama ah bu kadın, gene tekerine taş koymuştu." (Orhan Kemal)
- "Neden ikide bir tekere çomak sokarlar? Neden kalkınma hamlesine bir tuğla da onlar koymazlar?" (Haldun Taner)
-
Tekerlek biçimde olan
- "Bir teker peynir."
-
İnce ve çapı oldukça tekerlek biçiminde parça
-
Bir gök cisminin daire biçiminde görünen yüzeyi
-
Cismin gökyüzü üzerindeki iz düşümü
-
[isim]
Tekerlek
- KEMAH
- ...
- KEYFİ
- ...
- KEFAL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)
-
[isim]
Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)