İçinde ke olan 5 harfli 149 kelime var. İçerisinde KE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ke olan kelimeler listesine ya da Sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KEDER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
    • "Ya hasta yahut bir kederi var." (Halide Edip Adıvar)

KENDİ

  1. [zamir] İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat
    • "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bırakacaklardı kendi hâlime." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bizim gibi dış âlemle münasebetleri aksamış, kendi içine çekilip kendi yağıyla kavrulmak zorunda kalmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Kendi kanatlarınla uçmayı öğreninceye dek yanından ayrılır mıyım senin yavrum?" (Turan Oflazoğlu)
  2. Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz
    • "Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz."
    • "Sonunda kendine gelen İnce Memed hemen abasını soyundu." (Yahya Kemal)
    • "O hayalleri kuran da o hatıralara kendini bırakan da bugünkü ben değil miyim?" (Nurullah ataç)
    • "Onlar benim dostlarım, kendimi onların yanında dağıtmış olmam çok vahim değil." (Ayşe Kulin)
  3. Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirten bir söz
    • "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar." (Burhan Felek)
    • "Pencere kenarında, uzun bir mindere kendini bıraktı, gözlerini kapadı, öylece kaldı." (Peyami Safa)
    • "Kendini, çiğ ve yakıcı ışık çerçevesi içinde bulur bulmaz, ter boğmasına uğradı." (Atilla İlhan)
    • "Geçen sene bir buçuk şişe içti, biraz kendini toparladı." (Memduh Şevket Esendal)
  4. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılan bir söz
    • "Kendileri evde yoklar mı?"
    • "Kendimi bildim bileli hep bu bozuk makine seslerini duyarım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

HİKEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hikmetler

KERİZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Geriz, çirkef, pislik
  2. Kumar
  3. Kolayca kandırılabilen kimse, aptal
  4. Eğlenti

KEBZE

  1. [isim] Kürek kemiği

TEPKE

  1. [isim] Dıştan gelen bir uyarım sonucu doğan hareket, salgı gibi iç tepkilere yol açan irade dışı sinir etkinliği, yansı, refleks
  2. Dıştan gelen bir uyarım sonucunda doğan ve hareket, salgı vb. tepkilere yol açan samimiyetsiz sinir etkinliği, refleks

ÇEKER

  1. [isim] Bir tartma aletinin kaldırabildiği ağırlık miktarı

KEMİK

  1. [isim] İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı
    • "Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı." (Peyami Safa)
    • "Soğuk kemiklerimize kadar işlemişti."
  2. [sıfat] Bu sert organdan yapılmış
    • "Kemik tarak."

KELES
...
KEFNE

  1. [isim] Çuvaldız veya kalın iğne ile iş işleyen kimsenin eline geçirdiği demirli kayış

BUKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çiçek demeti

YETKE

  1. [isim] Otorite
    • "Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim." (Tomris Uyar)
  2. Yeterliğine herkesi inandırarak bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, otorite, sulta, velayet

KESBİ
...
KEHLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bit
    • "Günah kirli, kehle yüklü / Çamaşırlarımı yudum." (Ahmet Muhip Dranas)

KEFAL

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)

KENET

  1. [isim] İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça
    • "Bu mevsimde kızlar ikişer, üçer kişilik gruplara ayrılır ve birbirlerine kenet gibi yapışırlardı." (Reşat Nuri Güntekin)

KENAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka
    • "O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." (Orhan Veli Kanık)
    • "Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri." (Halk türküsü)
    • "Hâlâ, elinde bir bohça yapmak istediği bez parçasının kenarını bastırıyordu."
  2. Bir şeyi çevreleyen çizgi
  3. Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri
    • "Bu mendilin kenarı ötekinden daha sade."
  4. Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer
    • "Ağır, ihtiyar misafirler kenarda bir odadan çıktılar." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Yan
  6. Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
    • "Bir üçgenin kenarları."

HERKE

  1. [isim] Bakraç, kova
    • "... kadınlar da başlarını örtüledikleri gibi ellerinde herkeler, tatlı su çeşmelerinin başında, mezarlıktaki servilerde kargaların meclis kurması gibi toplandılar." (Tarık Dursun K)

KERİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Soylu, asil
  2. Eli açık, cömert
  3. Allah'ın adlarından biri

KESER

  1. [isim] Tahta, ağaç yontmaya ve çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü