İçinde kay olan 6 harfli 23 kelime var. İçerisinde KAY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kay olan kelimeler listesine ya da Sonu kay ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAY, YAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAYYIM
- ...
- KAYŞAT
-
-
[isim]
Kayşama sonucu yerinden kopmuş parça
-
[isim]
Kayşama sonucu yerinden kopmuş parça
- KAYPAK
-
-
Kayagan, kaygan
- "Kaypak bir yol."
-
Dönek
-
Kayagan, kaygan
- KAYMAK
-
-
[isim]
Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman
-
Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
- "Patlıcan kızartması, pilav, bir de koca kâse kaymak gibi yoğurttan oluşan yemeğimizi yedik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka
-
Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü
-
[isim]
Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman
- KAYNAÇ
-
-
[isim]
Volkan bölgelerinde, belli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak, gayzer
-
[isim]
Volkan bölgelerinde, belli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak, gayzer
- KAYKAÇ
- ...
- KAYKAY
-
-
[isim]
Türlü maddelerden yapılmış, altında tekerlekler bulunan, üzerinde kayılan alet
-
[isim]
Türlü maddelerden yapılmış, altında tekerlekler bulunan, üzerinde kayılan alet
- KAYTAK
-
-
Kuytu
-
Sözünde durmayan
-
Yağcı, dalkavuk, numaracı
-
Kuytu
- BAKAYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Askerlik çağına girenlerden son yoklamalarını yaptırarak askerlik kararı aldırdıkları hâlde çağrıldıklarında gelmeyen veya gelip de kıtalarına gitmeden toplandıkları yerlerden ayrılanlar
-
Ait olduğu yıl içinde toplanamayıp ertesi yıla kalan vergiler
-
Kalıntılar
-
[isim]
Askerlik çağına girenlerden son yoklamalarını yaptırarak askerlik kararı aldırdıkları hâlde çağrıldıklarında gelmeyen veya gelip de kıtalarına gitmeden toplandıkları yerlerden ayrılanlar
- KAYZER
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Alman kralı
-
[isim]
Alman kralı
- KAYRAK
-
-
[isim]
Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak
-
Yassı, düz taş
-
Bileği taşı
-
Kayağan taş
-
[isim]
Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak
- HİKAYE
- ...
- KAYTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- "Nefise titreyerek bir küçük torbaya benzeyen bu atlas kesenin kaytanını çözdü, ağzını açtı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- VİKAYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koruma
-
[isim]
Koruma
- KAYGIN
-
-
[isim]
Gebe deve
-
[isim]
Gebe deve
- KAYRAN
-
-
[isim]
Orman içinde geniş ve çıplak alan, düzlük
-
[isim]
Orman içinde geniş ve çıplak alan, düzlük
- KAYGAN
-
-
[sıfat]
Islak veya düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan veya üzerinde kayılan, kaygın, zıypak
- "Kaygan taş. Kaygan yol."
-
[sıfat]
Islak veya düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan veya üzerinde kayılan, kaygın, zıypak
- KAYNAK
-
-
[isim]
Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz
- "Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz." (Anayasa)
-
Bir şeyin çıktığı yer, menşe
- "İnanılır kaynaklardan alınan haberlere göre..."
-
Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge
- "Yabancı bir idare, iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur." (Falih Rıfkı Atay)
-
Araştırma ve incelemede yararlanılan belge
- "Tapu kayıtları onun XVI. yüzyılda yaşadığını gösteren başlıca kaynaklardandır."
-
Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür
-
İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi
-
Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi
-
Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer
- "Işık kaynağı."
- "Isı kaynağı."
-
[isim]
Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz
- LAKAYT
- ...
- KAYNAR
-
-
[sıfat]
Kaynamakta olan
- "Bir kaynar su kazanından dışarı fırlar gibi kendini caddenin serin havasına attı." (Peyami Safa)
-
Çok sıcak
-
[isim]
Yeni doğum yapmış anneye ve konuklara sunulan tatlı içecek
-
[isim]
Kaynak, pınar
-
[isim]
Kaynarca
-
[sıfat]
Kaynamakta olan