İçinde kav olan 8 harfli 40 kelime var. İçerisinde KAV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kav olan kelimeler listesine ya da Sonu kav ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAV

2 Harfli Kelimeler

AK, AV

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DALKAVUK

  1. [isim] Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, şaklaban, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak
    • "Bunları yaparken hiçbir zaman kendini dalkavuk vaziyetine düşürmez." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse

KAVRATMA

  1. [isim] Kavratmak işi

KAVLİNCE

  1. [zarf] Kavline göre, sözüne bakarak
    • "Ayşe Hanım'ın kavlince paşa pek cömertmiş." (Sermet Muhtar Alus)

KAVUKLUK

  1. [isim] Kavuk koymaya yarayan küçük raf

MUKAVELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sözleşme
    • "Meşhur aktör davet edilmiş hatta mukavelesi bile yapılmak üzere imiş!" (Halit Fahri Ozansoy)

KAVUŞTAK

  1. [isim] Nakarat

KAVUKSUZ
...
KAVURMAÇ

  1. [isim] Kavrulmuş buğday

KAVRAYIŞ

  1. [isim] Kavrama, anlama, algılama yetisi
  2. Motorlu araçlarda lastiğin tam olarak yolu kavraması
  3. Bir algının doğrudan doğruya kavranması

KAVASLIK

  1. [isim] Kavas olma durumu veya kavasın görevi
    • "Lalalık, kavaslık derecelerinden kalfalık payesine yükseldiği bir sırada İsmail'in oğlu yanından uzaklaştırıldı, gitti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KAVLANMA

  1. [isim] Kavlanmak işi

KAVLATMA

  1. [isim] Kavlatmak işi

KAVLETME

  1. [isim] Kavletmek işi

KAVRAMAK

  1. [-i] Elle sıkıca tutmak
    • "Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." (Necati Cumalı)
  2. Bir nesne veya düşünceyi her yönünü anlamak, iyice anlamak
    • "İnsanoğlu gerçeğin bir parçasını kavradı mı bütününü kavradığı düşüne kapılır." (Salâh Birsel)
  3. Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak
  4. Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak

KAVUŞMAK

  1. [-e] Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
    • "Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek
    • "Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Katılmak
    • "Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
  4. [nsz] Bir araya gelmek, birleşmek
    • "Ceketin önü kavuşmuyor."
  5. [nsz] Güneş batmak
  6. Varmak, ulaşmak

KAVLAĞAN

  1. [isim] Çınar ağacı

KAVZAMAK

  1. [-i] Sıkı tutmak, kavramak
  2. Korumak, muhafaza etmek

MUKAVVES

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kavisli, eğri, eğmeçli

KAVUNİÇİ

  1. [isim] Pembeye çalan sarı renk
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Kavuniçi gecelik."

KAVMİYAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Etnografya

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü