İçinde kav olan 8 harfli 40 kelime var. İçerisinde KAV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kav olan kelimeler listesine ya da Sonu kav ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAV
2 Harfli Kelimeler
AK, AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAVKISIZ
-
-
[sıfat]
Kavkısı olmayan
-
[sıfat]
Kavkısı olmayan
- KAVURMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
- "Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız." (Salâh Birsel)
-
Rüzgâr, soğuk, sıcak vb. kurutmak, yakmak
- "Rüzgâr ekinleri kavurdu."
-
Çok üzmek, yakmak, mahvetmek
- "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
- KAVUŞMAK
-
-
[-e]
Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
- "Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek
- "Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Katılmak
- "Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Bir araya gelmek, birleşmek
- "Ceketin önü kavuşmuyor."
-
[nsz]
Güneş batmak
-
Varmak, ulaşmak
-
[-e]
Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
- KAVRAMCI
- ...
- KAVUKSUZ
- ...
- ŞAŞKAVAL
- ...
- KAVGASIZ
-
-
[sıfat]
Kavgası olmayan
- "Kavgasız bir toplantı."
-
Çatışma, kavga olmadan
- "Kavgasız yaşıyorlar."
-
[sıfat]
Kavgası olmayan
- KAVURTMA
-
-
[isim]
Kavurtmak işi
-
[isim]
Kavurtmak işi
- KAVZAMAK
-
-
[-i]
Sıkı tutmak, kavramak
-
Korumak, muhafaza etmek
-
[-i]
Sıkı tutmak, kavramak
- KAVUNİÇİ
-
-
[isim]
Pembeye çalan sarı renk
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Kavuniçi gecelik."
-
[isim]
Pembeye çalan sarı renk
- KAVURMAÇ
-
-
[isim]
Kavrulmuş buğday
-
[isim]
Kavrulmuş buğday
- KAVLAĞAN
-
-
[isim]
Çınar ağacı
-
[isim]
Çınar ağacı
- KAVRULUŞ
-
-
[isim]
Kavrulma işi veya biçimi
-
[isim]
Kavrulma işi veya biçimi
- KAVASLIK
-
-
[isim]
Kavas olma durumu veya kavasın görevi
- "Lalalık, kavaslık derecelerinden kalfalık payesine yükseldiği bir sırada İsmail'in oğlu yanından uzaklaştırıldı, gitti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Kavas olma durumu veya kavasın görevi
- KAVARACI
-
-
[isim]
Gürültücü
-
[isim]
Gürültücü
- KAVLETME
-
-
[isim]
Kavletmek işi
-
[isim]
Kavletmek işi
- KAVRAMAK
-
-
[-i]
Elle sıkıca tutmak
- "Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." (Necati Cumalı)
-
Bir nesne veya düşünceyi her yönünü anlamak, iyice anlamak
- "İnsanoğlu gerçeğin bir parçasını kavradı mı bütününü kavradığı düşüne kapılır." (Salâh Birsel)
-
Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak
-
Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak
-
[-i]
Elle sıkıca tutmak
- MUKAVVES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kavisli, eğri, eğmeçli
-
[sıfat]
Kavisli, eğri, eğmeçli
- KAVLAŞMA
-
-
[isim]
Kavlaşmak işi
-
[isim]
Kavlaşmak işi
- KAVRAYIŞ
-
-
[isim]
Kavrama, anlama, algılama yetisi
-
Motorlu araçlarda lastiğin tam olarak yolu kavraması
-
Bir algının doğrudan doğruya kavranması
-
[isim]
Kavrama, anlama, algılama yetisi