İçinde kat olan 7 harfli 55 kelime var. İçerisinde KAT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kat olan kelimeler listesine ya da Sonu kat ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAT, TAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KATILMA
-
-
[isim]
Katılmak işi
-
İletişim veya ortak davranışta bulunma yoluyla belirli bir toplumsal duruma girme süreci, iştirak
-
[isim]
Katılmak işi
- KATETER
- ...
- KATEDİŞ
- ...
- TAKATLİ
-
-
[sıfat]
Güçlü, dayanıklı
-
[sıfat]
Güçlü, dayanıklı
- TALAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzgün söz söyleme kolaylığı
- "Sakin ve çekingen Ahmet Naci, umulmaz bir talakat ve hararetle uzun uzun söyledi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Düzgün söz söyleme kolaylığı
- SİLİKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yapı malzemesi olarak kullanılan cam, çimento, tuğla vb. maddelerin birleşiminde bulunan, silisik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz
-
[isim]
Yapı malzemesi olarak kullanılan cam, çimento, tuğla vb. maddelerin birleşiminde bulunan, silisik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz
- SADAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk
- "Vazifemi sadakatle yaptığımdan dolayı memnun olduklarını sanıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İçten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk
- BARİKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel
- "Kürsünün etrafında bir barikat kurmak suretiyle bu hücumların önüne geçmişler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Masaları, sıraları üst üste yığıp barikat yapmışlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir yolu veya geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel
- REFAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arkadaşlık etme, birlikte bulunma
- "Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibaretti?" (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Fahri, Cağaloğlu'na kadar onlara refakat etti." (Peyami Safa)
-
Eşlik etme
- "Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Arkadaşlık etme, birlikte bulunma
- MÜLAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buluşma, görüşme
- "Mülakattan sonra da kendilerinin avdetine müsaade etmemek lüzumu bence tabii idi." (Atatürk)
-
Röportaj
-
Bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapabilmek amacıyla kendileriyle karşılıklı konuşma, görüşme
-
[isim]
Buluşma, görüşme
- KATALOG
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kitaplıktaki kitapları veya belli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter veya fişten oluşan bütün, fihrist
-
Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, eşyaları tanıtan, gösteren liste veya kitap, fihrist
-
[isim]
Kitaplıktaki kitapları veya belli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter veya fişten oluşan bütün, fihrist
- TOKATÇI
-
-
[isim]
Dolandırıcı
-
[isim]
Dolandırıcı
- HAKİKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin doğrusu, gerçek, asıl, esas
- "Fakat ben başka bir şey yapacağım, bir şey ki bütün hakikatleri önüme serecek." (Refik Halit Karay)
-
Gerçeklik
- "Dünyanın döndüğü bir hakikattir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Gerçekten
- "Beni oyaladı lakin hakikat adamakıllı içerlemiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Bir işin doğrusu, gerçek, asıl, esas
- KATINTI
-
-
[isim]
Birbirine katılmış karışık şeylerin her biri
- "Birçok dillerin katıntısı bir lehçe."
-
[sıfat]
Hayvan sürüsüne dışarıdan gelip katılan (hayvan)
-
[isim]
Birbirine katılmış karışık şeylerin her biri
- KATSAYI
- ...
- YIKATMA
-
-
[isim]
Yıkatmak işi
-
[isim]
Yıkatmak işi
- SAKATÇI
-
-
[isim]
Sakatatçı
- "Emeğini alınca doğru hâldeki sakatçıya uğradı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sakatatçı
- APARKAT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Boksta bükük kolla aşağıdan yukarıya doğru çeneye atılan yumruk
-
[isim]
Boksta bükük kolla aşağıdan yukarıya doğru çeneye atılan yumruk
- KATALİZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi
-
[isim]
Bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi
- MUKATAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesim
-
[isim]
Kesim