İçinde kat olan 6 harfli 25 kelime var. İçerisinde KAT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kat olan kelimeler listesine ya da Sonu kat ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAT, TAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İNİKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplanma, birleşim
-
Anlaşma, kararlaştırma
-
[isim]
Toplanma, birleşim
- KATRAK
-
-
[isim]
Marangozlukta tomrukları biçmeye yarayan ve birden çok testeresi olan biçme makinesi
-
[isim]
Marangozlukta tomrukları biçmeye yarayan ve birden çok testeresi olan biçme makinesi
- MASKAT
- ...
- KASKAT
- ...
- KATRAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Organik maddelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde
- "Gece karanlığından daha kesif, katran gibi karanlık bir mübarek daire..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Organik maddelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde
- BİNKAT
-
-
[zarf]
Pek çok, kıyaslanmayacak ölçüde
- "Ölümün bu izdivaçtan binkat hayırlı olduğunu söylüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Pek çok, kıyaslanmayacak ölçüde
- KATMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak, ilave etmek
- "Sirkeye su katmak."
-
Bir araya getirmek
- "Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve çocukları kuzulara katarak en olgun bir saadet içinde yaşamış." (Halide Edip Adıvar)
-
Birlikte göndermek
- "Kafileye muhafız katmak."
-
Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak
-
[-i]
Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak, ilave etmek
- ŞEFKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik
- "Devleti adaletle, şefkatle, mürüvvetle idare ederdi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik
- MÜSKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özellikle et yemekleri ile çorbalarda kullanılan küçük Hindistan cevizi
-
[isim]
Özellikle et yemekleri ile çorbalarda kullanılan küçük Hindistan cevizi
- KATANA
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Bir cins iri at
- "Atları Rus katanalarını andırır, arabası çangıl çungul etmez." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Bir cins iri at
- KATMER
-
-
[isim]
Bir şeyi oluşturan katlardan her biri
-
Yağda veya sacda pişirilen bir tür börek
-
Arasına yağ ve kaymak sürülerek katlanmış yufka ekmeği
-
[isim]
Bir şeyi oluşturan katlardan her biri
- İTİKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnanma, inan
-
İnanç
- "Şüphe, fena bir kurt gibi ruhunu kemirmeye, masum itikadını yavaş yavaş yıkmaya başlamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İnanma, inan
- KATYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon, artın
-
[isim]
Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon, artın
- RİKKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İncelik, naziklik
- "Himmetin, nezaket ve rikkattin bu derecesine nasıl hayran olmaz." (Refik Halit Karay)
- "Yıllardır devam eden bağlılıkları, kendilerini bilenler için rikkat verici bir manzaraymış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
İncelik, naziklik
- KATİBE
- ...
- SİRKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çalma, hırsızlık
-
[isim]
Çalma, hırsızlık
- KATMAN
-
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
-
Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı 1 cm'den az olmayan tortul kayaç birimi, tabaka
-
Bir toplum içinde makam, şöhret, meslek vb. bakımdan ayrılan topluluklardan her biri, tabaka
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
- AVUKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
- "Kasabadan Bilal Efendi'yi avukat tuttular." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gerekmediği hâlde başkasını savunan, onun adına konuşan kimse
-
[isim]
Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
- FİRKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayrılış, ayrılık
- "Bir firkat geldi de durdum ağladım / Öpüp kokladığım güller perişan." (Karacaoğlan)
-
[isim]
Ayrılış, ayrılık
- DİKKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık
- "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hangi konudan söz etse dikkati çekecek bir hava veriyor." (Necati Cumalı)
- "Biraz dikkat etsek görürüz ki insanların çoğu yarı deli, yarı iradelidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Etrafında Türkçe konuşuluyor vehmine kapılır, dikkat kesilir, sonra yanıldığını anlar, canı sıkılırdı." (Refik Halit Karay)
-
[ünlem]
"Dikkat ediniz!" anlamında bir uyarı sözü
- "Dikkat ettiniz mi neler söyledi?"
-
İlgi, özen
- "Yaratıcı sanatçıları bu yargının dışında tutmaya dikkat edelim." (Haldun Taner)
-
[isim]
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık