İçinde kan olan 6 harfli 36 kelime var. İçerisinde KAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kan olan kelimeler listesine ya da Sonu kan ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAN
2 Harfli Kelimeler
AK, AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KANYAK
-
-
[isim]
İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, konyak
-
[isim]
İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, konyak
- KANKAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı
-
[isim]
Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı
- KANTAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi
-
[isim]
Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi
- BAYKAN
- ...
- SEKANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belirli bir süre içinde arka arkaya giden şeyler, dizi
-
Bir bütün meydana getiren planlar dizisi
-
Bir melodi veya ritim motifinin gamın değişik derecelerinde tekrarı
-
[isim]
Belirli bir süre içinde arka arkaya giden şeyler, dizi
- KANCIK
-
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
-
[sıfat]
Dönek, güvenilmez
-
Kadın
-
[isim]
Hayvanlarda dişi
- KANARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
-
[isim]
Kesimevi, mezbaha
- KANYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki koyak, dar boğaz, kapuz, kısık, klüz
-
[isim]
Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki koyak, dar boğaz, kapuz, kısık, klüz
- KANMAK
-
-
[-e]
Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
-
Tatlı sözlere aldanmak
-
Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak
- "Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yetinmek, iktifa etmek
- "Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[-e]
Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
- BAŞKAN
-
-
[isim]
Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis
- "Ailede başkan odur, kararları o alır." (Haldun Taner)
-
Bazı ülkelerde devletin ve hükûmetin başı
-
[isim]
Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis
- KANATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Ağzı geniş, tek kulplu su kabı
-
[isim]
Ağzı geniş, tek kulplu su kabı
- KALKAN
-
-
[isim]
Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık
-
Toplum olaylarında güvenlik görevlilerinin çeşitli saldırı araçlarından kendilerini ve başkalarını korumak için kullandıkları, özel olarak yapılmış korumalık
-
Koruyucu
- "Akbabanın kanatlarından başka kalkanı yoktu galiba." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık
- KANAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- "Halk, gördüklerine kanaat ederek ve oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Artık Kâmuran'ın ömrümün en büyük aşkı, geleceğime bir tek hâkim kudret olduğuna kanaat getirdim." (Halide Edip Adıvar)
-
Kanma, inanma
- "Sınıfını geçeceğine kanaatim yok."
-
Kanış, kanı, inanç, düşünce
- "Biz kanaatlerimizi açık söyleriz." (Etem İzzet Benice)
-
[isim]
Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- KANDİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçinde sıvı bir yağ ve fitil bulunan kaptan oluşmuş aydınlatma aracı
- "Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti." (Ömer Seyfettin)
-
Kandil gecesi
-
Çok sarhoş
-
[isim]
İçinde sıvı bir yağ ve fitil bulunan kaptan oluşmuş aydınlatma aracı
- KANADA
- ...
- KANUNİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yasal
-
[sıfat]
Yasal
- BALKAN
-
-
[isim]
Sarp ve ormanlık sıradağ
- "Podima balkanları içinde, bir alandan, bir çalılık içinden Ahmet Efendi'yi çıkarıp getirmişler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sarp ve ormanlık sıradağ
- KANTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
-
Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aleti, el kantarı
-
Baskül
-
56,452 kg ağırlığında veya kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi
- "İki kantar kireç."
-
[isim]
Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
- KANSER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urların yol açtığı hastalık, amansız hastalık, incitmebeni, dokunmabana
- "Doktorlar, kendisinde ilerlemiş bir kanser bulmuşlardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü urların yol açtığı hastalık, amansız hastalık, incitmebeni, dokunmabana
- SAFKAN
- ...