İçinde kak olan 5 harfli 13 kelime var. İçerisinde KAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kak olan kelimeler listesine ya da Sonu kak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAK
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAKIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as, ermin (Mustela erminea)
-
[isim]
Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as, ermin (Mustela erminea)
- KAKÜL
- ...
- SAKAK
-
-
[isim]
Çene altı
-
[isim]
Çene altı
- KAKAÇ
-
-
[isim]
Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek
-
Manda pastırması
-
[isim]
Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek
- KAKAO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki çeneklilerden, Amerika'nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç, Hint bademi (Theobroma cacao)
-
Bu ağacın meyvesinin çekirdeği
-
Bu çekirdeklerin öğütülmesiyle elde edilen toz
-
Bu tozdan su veya sütle hazırlanan içecek
-
[isim]
İki çeneklilerden, Amerika'nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç, Hint bademi (Theobroma cacao)
- MAKAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Güneydoğu Asya'da yaşayan kuyruklu bir maymun (Macacus)
-
[isim]
Güneydoğu Asya'da yaşayan kuyruklu bir maymun (Macacus)
- KAKMA
-
-
[isim]
Kakmak işi
-
[sıfat]
Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılan (iş)
- "Sedef kakma nalın."
-
[isim]
Kakmak işi
- SOKAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol
- "Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında süvariler dörtnala koşmaya başladılar." (Ömer Seyfettin)
- "İnsanı kolundan tutup sokağa atmazlar." (Halikarnas Balıkçısı)
- "Her zaman, saat on bir buçuk dedi mi kadın erkek, kol kola sokağa dökülürlerdi." (Peyami Safa)
- "Ben böyle şeye gelemem efendim... Ben canımı sokakta bulmadım efendim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İl, ilçe vb. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol
- KOKAK
-
-
[sıfat]
Kötü, pis kokan
- "Üstleri yosunlu, içleri böcekli bu durgun, kokak sular insandaki içmek isteğini kesiyor." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kötü, pis kokan
- KAKIŞ
-
-
[isim]
Kakma işi veya biçimi
-
[isim]
Kakma işi veya biçimi
- ÇIKAK
-
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
-
Boğumlanma noktası
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
- ŞAKAK
-
-
[isim]
Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge
- "Genç adam tekrar elini hastanın başına, şakaklarına götürerek bütün yüzünü, boynunu okşadı." (Peyami Safa)
- "Ben o eski adam değilim, şakaklarım nasıl beyazlanmış, görmüyor musun?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge
- KAKIÇ
-
-
[isim]
Balık avında kullanılan, ucu demir kancalı bir çeşit zıpkın
-
[isim]
Balık avında kullanılan, ucu demir kancalı bir çeşit zıpkın