İçinde ka olan 8 harfli 763 kelime var. İçerisinde KA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ka olan kelimeler listesine ya da Sonu ka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DAVETKAR
- ...
- KALINMAK
-
-
[nsz]
Kalma işi yapılmak
- "Akşama kadar orada kalınır mı?"
-
[nsz]
Kalma işi yapılmak
- KAMERSİZ
-
-
[sıfat]
Aysız, ayı olmayan
- "Hep kamersiz gecelerin karanlıkları içinde geçen beş seneden sonra parlak ve yeşil köyü pek hoşuna gitmişti." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Aysız, ayı olmayan
- KANTONİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğal bakır sülfürü
-
[isim]
Doğal bakır sülfürü
- KARARTMA
-
-
[isim]
Karartmak işi
-
Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme veya söndürme biçiminde alınan önlemlerin bütünü
-
[isim]
Karartmak işi
- KARDEŞÇE
-
-
[sıfat]
Kardeşe yaraşır
-
Kardeşe yaraşır biçimde, dostça, içtenlikle
-
[sıfat]
Kardeşe yaraşır
- KARTALOŞ
-
-
[sıfat]
Kartlaşmış, yaşı geçkin, kartaloz
-
[sıfat]
Kartlaşmış, yaşı geçkin, kartaloz
- KATBEKAT
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[zarf]
Kat kat
-
[zarf]
Kat kat
- KATIMLIK
-
-
[sıfat]
Bir kezde katılacak miktarda olan
-
[sıfat]
Bir kezde katılacak miktarda olan
- KISKANIŞ
-
-
[isim]
Kıskanma işi veya biçimi
-
[isim]
Kıskanma işi veya biçimi
- KABARMAK
-
-
[nsz]
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
- "Ekmek iyi kabardı."
-
Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
- "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Niceliği artmak, büyümek
- "Masraf kabardı."
-
Şişmek, genişlemek
- "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi." (Peyami Safa)
-
Hayvanların tüyleri dikilmek
-
Kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
- "Bu kumaş çabuk kabardı."
-
Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
- "Masanın kaplaması kabardı."
- "Dolabın boyası kabardı."
-
Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
-
Bulanmak
-
Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
- "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır." (Necati Cumalı)
-
[nsz]
Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
-
Böbürlenmek, gururlanmak
- "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
- KAÇIRMAK
-
-
[-i]
Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
-
Bir işi belirlenen zamanda yapamamak
- "Maçı kaçırdım."
-
[nsz]
Zor kullanarak yanında götürmek
- "Kız kaçırmak."
-
Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek
- "Fırsatı kaçırdım."
-
Yararlanamamak
- "Penaltıyı kaçırdı."
-
Gitmek, kaçmak zorunda bırakmak
- "Söylene söylene adamı kaçırdı."
-
[-den]
Çalmak, kimsenin haberi olmadan götürmek, aşırmak
- "İcradan eşya kaçırdılar."
-
[nsz]
Yasal olmayan yoldan bir ülkeye mal sokmak veya çıkarmak
- "Uyuşturucu kaçırmak."
-
[nsz]
Ölçüyü, sınırı aşmak, fazlasına gitmek
- "Kulübün yemeğinde biraz fazlaca kaçırmıştım." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Sıvı, gaz vb. sızdırmak
- "Çakmak, gaz kaçırıyor."
- "Makine buhar kaçırıyor."
-
[-e]
İstemeyerek altını kirletmek
- "Donuna kaçırmak."
-
[nsz]
Delirmek
- "Zavallı kaçırmış."
-
Bir araç veya aletle iş görürken aracı iyi kullanamama yüzünden kendine veya bir başkasına zarar vermek
- "Usturayı elimden kaçırdım, yanağımı kestim."
-
[-i]
Birini veya bir şeyi göstermemek
- "Karısını benden kaçırıyor."
-
Yarışan bir koşucu diğeri tarafından hızla geçilip ara açılmak
-
Futbol veya basketbolda savunduğu oyuncuyu boş bırakmak, pas almasına fırsat vermek
-
[-i]
Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
- MUKALLİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Taklitçi
-
Taklitçi
- MÜSTAKAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İstikrar bulmuş, durulmuş
-
[isim]
Karar kılınan, yerleşilen yer
-
[sıfat]
İstikrar bulmuş, durulmuş
- PORTAKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Turunçgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, yaprakları sert bir ağaç (Citrus aurantium)
-
Bu ağacın turuncu renkli, yuvarlak ve kabuğu güzel kokulu meyvesi
-
[isim]
Turunçgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, yaprakları sert bir ağaç (Citrus aurantium)
- VOLKANİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Volkanla ilgili
- "Volkanik kaya."
-
İçinde volkan bulunan
- "Volkanik arazi."
-
[sıfat]
Volkanla ilgili
- KALANDIR
-
-
[isim]
Dokunmuş kumaş ve bezleri buhar altında veya belli bir ısıda silindir arasından geçirerek ütüleme, parlatma, istenilen boy ve ene göre çektirip germe
-
[isim]
Dokunmuş kumaş ve bezleri buhar altında veya belli bir ısıda silindir arasından geçirerek ütüleme, parlatma, istenilen boy ve ene göre çektirip germe
- KAVAFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucuz, özenmeden yapılmış ayakkabı, kemer, cüzdan vb. ürünler
-
[isim]
Ucuz, özenmeden yapılmış ayakkabı, kemer, cüzdan vb. ürünler
- TAKARRÜP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yakınlaşma, yaklaşma, yanaşma
-
[isim]
Yakınlaşma, yaklaşma, yanaşma
- KADMİYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 48, atom ağırlığı 112,40, yoğunluğu 8,6 olan, 320 °C'de eriyen, gümüş beyazlığında, elektrik ve seramik sanayisinde kullanılan yumuşakça bir element (simgesi Cd)
-
[isim]
Atom numarası 48, atom ağırlığı 112,40, yoğunluğu 8,6 olan, 320 °C'de eriyen, gümüş beyazlığında, elektrik ve seramik sanayisinde kullanılan yumuşakça bir element (simgesi Cd)