İçinde ka olan 5 harfli 301 kelime var. İçerisinde KA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ka olan kelimeler listesine ya da Sonu ka ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CUKKA
-
-
[isim]
Hayvan ve insan memesi
-
[isim]
Hayvan ve insan memesi
- KAVUZ
-
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
-
İçi boş, kabuklu yemiş
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
- KAZIM
-
-
[isim]
Kazma işi
- "Kazım işlemi tamamlandı."
-
[isim]
Kazma işi
- VOTKA
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Tahıl tanelerinin damıtılmasıyla elde edilen alkollü içki
- "Karabiberli, domates suyuyla karışık votka içiyorduk." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Tahıl tanelerinin damıtılmasıyla elde edilen alkollü içki
- BAKAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baklagillerden, odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç (Haematoxylon campechianum)
-
[isim]
Baklagillerden, odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç (Haematoxylon campechianum)
- KABAK
-
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita)
- "Kendi yarın cehennem olur gider, kabak bizim başımıza patlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü
-
Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile
-
Kabak kemane
- "Siperin içinde birkaç nefer ayakta ileriye bakıyor, öbürleri aşağı oturmuş konuşuyorlar, gülüyorlar, türkü söylüyorlar, kabak çalıyorlar." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Ham, tatsız (kavun, karpuz)
-
[sıfat]
Tüysüz, dazlak
- "Kaba kabak gibi tıraşlı!" (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği)
-
[sıfat]
Bilgisiz, görgüsüz, kaba
-
Kısa boynuzlu hayvan
-
[isim]
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita)
- ARKAÇ
-
-
[isim]
Ağıl
-
Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz, rüzgâr almayan kuytu yer
-
[isim]
Ağıl
- KAHIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme
- "Her zulmü, kahrı boğmaya bir parça kan yeter." (Aka Gündüz)
- "Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Derin üzüntü veya acı, sıkıntı
- "Hayatını alnının teriyle kazanan, yirmi yıllık geçmişi, yalnız kahırlarla dolu bir Türk köylüsü." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme
- ZIPKA
-
-
[isim]
Karadeniz kıyısı halkının giydiği dar paçalı potur
- "Karşı kahvenin çırağı bacağındaki zıpkasını örten futasıyla dört kahve getirdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Karadeniz kıyısı halkının giydiği dar paçalı potur
- DEKAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
1000 m² değerinde yüzey ölçü birimi
- "Dekar, hektarın onda biri değerindedir."
-
[isim]
1000 m² değerinde yüzey ölçü birimi
- KAVUK
-
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- "Vezir kavuğu."
- "Boş bulundun, oğlum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
İçi boş şey
-
İdrar torbası
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- KASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Köşk
- "Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş." (Ahmet Ümit)
-
[isim]
Köşk
- NİKAH
- ...
- KAKIŞ
-
-
[isim]
Kakma işi veya biçimi
-
[isim]
Kakma işi veya biçimi
- KAVİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz
- "Babamın kavline göre, bu adam bütün Manisa halkını iki büyük afetten kurtarmış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Sözleşme, anlaşma
- "Kavlimiz böyle mi idi?"
- "Ey güzel seninle bir kavledelim / Bu kavlin üstüne dönmemesine." (Halk türküsü)
-
[isim]
Söz
- KAÇLI
-
-
[sıfat]
Sayısı kaç, hangi sayıdan
- "Kaçlı iskambil?"
-
Bir kimsenin hangi tarihte doğduğunu, okulu bitirdiğini veya asker olduğunu öğrenmek için kullanılan bir söz
- "Bu çocuk kaçlı?"
- "Bu doktor kaçlı?"
-
[sıfat]
Sayısı kaç, hangi sayıdan
- KAİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buyruk, resmî kâğıt, ferman
- "Mezat kaimesi."
-
Kâğıt para, kâğıt lira, kayme
- "Atıf Bey cüzdanından çıkardığı bir reçeteyle bir beş liralık kaimeyi uzatarak..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Buyruk, resmî kâğıt, ferman
- İŞKAL
- ...
- KAGİR
- ...
- KASIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Amaç, istek, maksat
- "Benim kastım bu değildi."
- "Bana kastı mı var?"
-
Öldürme, yaralama veya zarar vermek isteme, kötü niyet
-
[isim]
Amaç, istek, maksat