İçinde k olan 4 harfli 450 kelime var. İçerisinde K harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında k harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KOFA

  1. [isim] Hasır otu

KOCA

  1. [isim] Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç
    • "Koca işinden çıktıktan sonra, borç boğazı aştı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Üstelik kadının adı da çıktı, bir daha koca bulamadı." (Refik Halit Karay)
    • "Harfleri okuyup yazamadan, on üçümde kocaya gidecektim." (Ayşe Kulin)
    • "Büyük kızı kocaya kaçtığı zaman küçükleri on iki dönüm tarlanın hakkından gelecek kadar yetişkindiler." (Necati Cumalı)

ÜLKE

  1. [isim] Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket
    • "Artık vatan toprağı, Rumeli'deki hudutlarından Anadolu'daki hudutlarına kadar yekpare bir ülke olmuştur." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Devlet
    • "Vicdan hürriyetine riayet eden tek ülke Osmanlı İmparatorluğu idi." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Herhangi bir özelliği yönünden düşünülen bölge
    • "Dünyanın gelişmiş, gelişmemiş ülkelerini tek tek geziyorum." (Haldun Taner)

KEFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Terazi gözlerinden her biri

BANK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çoğunlukla parklarda ve bahçelerde oturulacak sıra

SIDK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğruluk, gerçeklik
    • "... adına en soylu dileklerde bulunduğumuz bu bağırgan, kaba ve düşüncesiz insan yığınından, o dakikada sıdkım sıyrılmaya yetti." (Atilla İlhan)
  2. İçten bağlılık

YEKE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol

FARK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans
    • "Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Boğaz'ın sisle kaplı olduğunu ancak ön güvertede bir yer bulup oturunca fark etmişti." (Atilla İlhan)
    • "Siz erkekler ekseriya nikâhlı kadınla nikâhsız kadınlarınız arasında bir fark gözetirsiniz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Dünya nimetlerinin bir bir farkına varmaya başlarız." (Haldun Taner)
  2. Ayrım
    • "Öç almanın fırsatını yakalamış gibi konuştuğunu fark etti." (Tarık Buğra)
  3. Çıkarma işleminin sonucu

KÜRK

  1. [isim] Bazı hayvanların, giyecek yapmak için işlenmiş postu
  2. [sıfat] Bu posttan yapılmış
    • "Kürk manto."
  3. Hayvan postundan yapılan giysi
    • "Ben yatağımın üstünde, kürkümün içinde soğuktan titreyerek oturuyorum." (Halide Edip Adıvar)

AKMA

  1. [isim] Akmak işi
  2. Reçine, çam sakızı, akındırık

AKİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kısır, verimsiz, döl veremeyen
  2. Sonuçsuz, başarısız

KLİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Hizip

KONT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kimse
  2. Derebeyi
  3. Batı toplumunda erkekler için kullanılan bir soyluluk unvanı

KOŞA

  1. [sıfat] Çift, eş, ikiz
    • "Koşa badem sığmayan dar ağızlım." (Dede Korkut)
  2. [zarf] Hep birlikte

EREK

  1. [isim] Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef
    • "Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur." (Azra Erhat)

KENE

  1. [isim] Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga

TOKA

  1. [isim] Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
  2. Kadınların saçlarını tutturmaya yarayan, bazen de süs olarak kullanılan araç
    • "Bir de sahte taşlı bir toka takmış saçlarına." (Çetin Altan)

ÇIKI

  1. [isim] Çıkın
    • "Düğünün hamamı benden. Çerezi, çıkısı hepsi benden." (Abbas Sayar )

RENK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum
    • "Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu, Amerikan boksörlerine benziyordu." (Aka Gündüz)
    • "Sarı yanaklarına hafif bir renk geldi." (Ömer Seyfettin)
    • "Fakat Hacı İlhami Efendi ile kızını en çok çekemeyenler bile onların vakur bir vaziyet aldıklarını, her ne olursa olsun, ele güne renk vermediklerini itirafa mecbur oldular." (Halide Edip Adıvar)
    • "Rengi uçmuş kenarları yenmiş ... bir fotoğrafı var." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Nitelik
    • "İşin rengi değişti."
    • "O bunu dostuna duyduğu hayranlığa yeni bir renk katmak sevinci ile yapıyordu." (Haldun Taner)
    • "Kadınlar da bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar, Tevfik'in rengi uçtu, dudakları titredi." (Halide Edip Adıvar)

FEKE
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü