İçinde k olan 4 harfli 450 kelime var. İçerisinde K harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında k harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KEME
-
-
[isim]
Büyük sıçan
-
Domalan
-
[isim]
Büyük sıçan
- KOTA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ülkede ithal edilecek malların çeşitlerini, oranlarını veya miktarlarını gösteren liste
-
Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama
-
Kuruluşlarda veya derneklerde bir gruba tanınan kontenjan sayısı
-
Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı
-
[isim]
Bir ülkede ithal edilecek malların çeşitlerini, oranlarını veya miktarlarını gösteren liste
- ALIK
-
-
[sıfat]
Akılsız, sersem, budala, ebleh
- "Alık değilim ya elbet anlarım..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Akılsız, sersem, budala, ebleh
- KANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kanmış, inanmış
- "Şahsi vaziyetini kabil olduğu kadar iyileştirmek lüzumuna kuvvetle kani idi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kanmış, inanmış
- KERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kez, yol, defa, sefer
- "Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!" (Burhan Felek)
-
[isim]
Kez, yol, defa, sefer
- BAKÜ
- ...
- EKLİ
-
-
[sıfat]
Eklenmiş olan
-
Eki olan
-
[sıfat]
Eklenmiş olan
- KİPE
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi
-
[isim]
Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi
- TERK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bırakma, ayrılma
-
Vazgeçme
-
Bakmama, ihmal etme
-
[isim]
Bırakma, ayrılma
- KATİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kesin
-
[sıfat]
Kesin
- AKÇE
-
-
[isim]
Küçük gümüş para
-
Her tür madenî para, akça
-
[isim]
Küçük gümüş para
- BÖRK
-
-
[isim]
Genellikle hayvan postundan yapılan başlık
- "Alnına bir şaplak atıp börkünü geri itmişti." (Mustafa Necati Sepetçioğlu)
-
[isim]
Genellikle hayvan postundan yapılan başlık
- KINA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz
- "Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu." (Aka Gündüz)
- "Kına gibi derler o taraflarda iyi işlenmiş topraklara." (Necati Cumalı)
- "Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz
- SİRK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eğitilmiş hayvanların ve cambazların gösteri yaptıkları genellikle kapalı yer
-
[isim]
Eğitilmiş hayvanların ve cambazların gösteri yaptıkları genellikle kapalı yer
- TOKA
-
-
[isim]
Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
-
Kadınların saçlarını tutturmaya yarayan, bazen de süs olarak kullanılan araç
- "Bir de sahte taşlı bir toka takmış saçlarına." (Çetin Altan)
-
[isim]
Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
- ADAK
-
-
[isim]
Adama işi, nezir
- "Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık." (Memduh Şevket Esendal)
-
Adanılan şey, nezir
- "Hanım, bu aldığınız şeylerin adağını unuttunuz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Adama işi, nezir
- AKAK
-
-
[isim]
Yatak
-
Irmak, dere, çay, küçük akarsu
-
Suyun ivinti yeri
-
Eğimi, inişi fazla olan yer
-
[isim]
Yatak
- AKİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş
- "Kabartmaların ortalık yerine de akik ve Necef taşlar serpiştirilmiştir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Kalseduan kuvarsının bir türü olan, yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş
- ARAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ter
-
Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir tür rakı
-
[isim]
Ter
- KALA
-
-
[zarf]
Kaldığında
- "Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık." (Ahmet Haşim)
-
[zarf]
Kaldığında