İçinde k olan 3 harfli 135 kelime var. İçerisinde K harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında k harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu k harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kuvvet, kudret
-
[isim]
Kuvvet, kudret
- KEK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Ana maddeleri yumurta, un ve şeker olan, içerisine kuru üzüm, kakao, fındık vb. konularak fırında pişirilen tatlı çörek
-
Aptal, bön (kimse)
-
[isim]
Ana maddeleri yumurta, un ve şeker olan, içerisine kuru üzüm, kakao, fındık vb. konularak fırında pişirilen tatlı çörek
- TİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi
- "Abdi Bey, sol gözünde beliren bir tikle, yay gibi gergin ve mosmor dudakları titreyerek onları seyretti." (Atilla İlhan)
-
Alışkanlıkla sık sık tekrarlanan gülünç, sıkıcı söz, el, kol, yüz hareketi veya bir davranış biçimi
- "Güldükten sonra hemen öksürmesinin de ilk önce sandığım gibi hastalık değil, bir nevi tik olduğu anlaşılıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Herhangi bir kas kümesinin irade dışı hareketi
- KOK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
-
[isim]
Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
- KİT
-
-
[isim]
Macun
-
[isim]
Macun
- KUŞ
-
-
[isim]
Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı
- "Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu." (Ömer Seyfettin)
- "Sokağa çıkmak, çocukların arasına karışmak için pencerede, kafeste kuş gibi çırpınırım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kaç gündür helak oluyor fukara, biraz dinlensin; kuş kadar canı var, temelli eriyip bitecek!" (Atilla İlhan)
- "Ege kıyısının kuş uçmaz, kervan geçmez bir nahiyesinde muallimdim." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı
- BOK
-
-
[isim]
Dışkı
-
Güç durum
- "Boka batmak. Boka düşmek."
-
[sıfat]
Hor görülen, tiksinilen
- "Bırak şu bok herifi."
-
[isim]
Dışkı
- SİK
-
-
[isim]
Erkeklik organı
-
[isim]
Erkeklik organı
- KÜS
-
-
[sıfat]
Küsmüş, dargın
- "Bu sınıfta küs çocuklar var."
-
[sıfat]
Küsmüş, dargın
- FEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bozma, feshetme, kesme, ayırma, koparma
-
[isim]
Bozma, feshetme, kesme, ayırma, koparma
- KAR
-
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." (Tarık Buğra)
- "Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm." (Refik Halit Karay)
- "Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı
- ŞAK
-
-
[isim]
Eni geniş bir şeyle vurulduğunda çıkan ses
- "Şak diye yüzüne vurdu."
-
[isim]
Eni geniş bir şeyle vurulduğunda çıkan ses
- ÖRK
-
-
[isim]
Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, örük
-
[isim]
Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, örük
- TOK
-
-
[sıfat]
Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
-
Sık ve kalın dokunmuş (kumaş)
-
Kalın ve gür (ses)
- "Biraz tok, biraz derinden gelen bir sesle..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan
-
[sıfat]
Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
- GIK
-
-
[isim]
Bazı deyimlerde geçen yansıma bir söz
- "İstediğine sopa çeker, istediğini sürer, dünyanın anasını ağlatır, gene kimse gık diyemez." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bazı deyimlerde geçen yansıma bir söz
- KAV
-
-
[isim]
Ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi madde
-
Yılanın deri değiştirirken attığı deri
-
[isim]
Ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi madde
- KOV
-
-
[isim]
Yerip çekiştirme, gıybet
-
[isim]
Yerip çekiştirme, gıybet
- SEK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
İçine su, başka bir içki veya bir sıvı karıştırılmamış (içki)
- "Sek viski."
-
[zarf]
İçine su veya bir başka içki karıştırmadan
- "Sek içmek."
-
[sıfat]
İçine su, başka bir içki veya bir sıvı karıştırılmamış (içki)
- KÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İyi bakım ve ilaç tedavisi
- "Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım." (Haldun Taner)
-
Özel tedavi yöntemi
-
[isim]
İyi bakım ve ilaç tedavisi
- KÜP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap
- "Ahırda kırık bir küpün içine, samanlarla çuvalların altına saklamış, gitti, getirdi." (Haldun Taner)
- "O zamandan beri küpe dönmüş. Hâlbuki o zamanlar ne ince bir kızdı." (Haldun Taner)
- "Ertesi günü babam horozun ölüsünü bulunca küplere bindi." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hamiyetini bu felsefeye uydurarak küplerini doldurmayı bilenler bu memlekette bolluk içinde yaşarlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sarhoş
-
[isim]
Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap