İçinde olan 5 harfli 128 kelime var. İçerisinde KI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kı olan kelimeler listesine ya da Sonu kı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇATKI

  1. [isim] Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü
    • "Tüfek çatkısı."
  2. Sehpa
  3. Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı
    • "Alnında, başı ağrıdığı vakitlerdeki gibi beyaz tülbentten bir çatkı vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Bir işin bütününün veya parçalarının bir araya getirilmesinde uyulan yöntem

KIYAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İslam inancına göre, ölümden sonra yeniden dirilip ayağa kalkma
  2. Namazda ayakta durma
  3. Ayağa kalkma, ayakta durma
  4. Bir işe girişme, kalkışma, teşebbüs etme
  5. Ayaklanma, başkaldırma, karşı gelme
    • "Planlı ihtilalin, planlı kurtuluş, kıyam ve savaşının ilk basamağı buydu." (Etem İzzet Benice)

KIYIK

  1. [sıfat] Kıyılmış olan

NAKIŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi
    • "Kilimi kilim yapan özelliklerden biri de nakış aralarındaki boşlukların düzenidir." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim
    • "Bu hatlar, bu çiniler, bu nakışlar olmasa bu abideler de olmazdı." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı
  4. Hile

YAKIN

  1. [sıfat] Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
  2. Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
    • "Buna yakın bir söz söyledi."
  3. Aralarında sıkı ilgi bulunan
  4. Benzeyen, andıran, yaklaşan
    • "Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı." (Ömer Seyfettin)
  5. Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
    • "Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın..." (Sait Faik Abasıyanık)
  6. [isim] Uzak olmayan yer
    • "Yakınımızda otururlar."
  7. [isim] Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba
    • "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı garson yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KILMA

  1. [isim] Kılmak işi

KISIM

  1. [isim] Avuç dolusu

KIRBA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara
    • "Nihayet bir çobanın kırbasında yosunlu, tozlu, berbat bir su ele geçirmişler."
  2. Çok su içen kimse
  3. Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık

KIRIK

  1. [sıfat] Kırılmış olan
    • "Kırık pencereden ay, ışığını donduran bir soğuklukla odaya akıyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Melez
    • "Kırık tazı."
  3. Tam nota göre düşük olan (not)
    • "Üç dersten kırığı var. Kırık not."
  4. [isim] Kırılmış bir şeyden ayrılan parça
    • "Cam kırığı."
  5. [isim] Kemiğin bir etki ile kırılması
    • "Kolunda kırık yok ama çıkık var."
  6. [isim] Bir şeyin kırılan yeri
    • "Bunun kırığı neresinde?"
  7. [isim] Kırıntı
    • "Ekmek kırığı."
  8. [isim] Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
  9. Gücenmiş, üzgün
    • "Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış." (Behçet Necatigil)

SAKIN

  1. [ünlem] "Asla yapma" anlamında bir söz
    • "Aman matmazel, sakın dışarı çıkmayınız!" (Sait Faik Abasıyanık)
  2. "Korkulacak bir durum olmasın" anlamında bir söz
    • "Sakın bulaşıcı bir hastalık olmasın!"

YILKI

  1. [isim] At, eşek gibi tek tırnaklı hayvan sürüsü
  2. Başıboş bırakılmış at veya eşek

ÇIKIT

  1. [isim] Çıkak

BAKIŞ

  1. [isim] Bakma işi veya biçimi
    • "Bakışları adamakıllı öfkeli olurdu." (Salâh Birsel)
    • "İki yanından bağrışanlara anlamadığı bir dilden konuşuyorlarmış gibi birer bakış attı." (Necati Cumalı)

KIRCA

  1. [sıfat] Hafif kırlaşmış
    • "Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi." (Memduh Şevket Esendal)

KIŞRİ
...
YANKI

  1. [isim] Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko
    • "Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin." (Necip Fazıl Kısakürek)
    • "Memleket dışında bile birtakım yankılar uyandırmaya başlamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce, dedikodu gibi tepki, akis
    • "Bu çığlıklar, ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geniş yankılarla bütün yurdu kaplıyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)

BASKI

  1. [isim] Bir eserin basılış biçimi veya durumu
    • "Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Bası sayısı
    • "Bu gazetenin baskısı yüz bindir."
  3. Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri
    • "Sözlüğün yeni baskısı."
  4. Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı
    • "Etek baskısı."
  5. Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm
    • "Politik baskıların yanı sıra daha başka yasaklara da bağlıydık." (Necati Cumalı)
  6. Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres
  7. Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu
  8. Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres

ÇAKIR

  1. [sıfat] Açık mavi, hareli ela (göz)
    • "Soluk esmer renkli, çakır gözlü, ağır tavırlı, az konuşur bir delikanlıydı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [isim] Çakırdoğan

ŞARKI

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
    • "Pürüzsüz, tane tane şarkı söyler gibi ahenkli bir konuşma tarzı vardı." (Haldun Taner)
    • "Eğlenmek için derin bir heves doğdu, ıslıkla bir şarkı tutturdu." (Peyami Safa)
  2. Klasik Türk müziğinde aşk üzerine söylenen, nakaratı ve ara nağmesi olan parça
    • "Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Ezgi, müzik parçası, melodi
    • "Halk şarkıları."
  4. Divan edebiyatında, bestelenmek için dörtlükler biçiminde ve uyaklı olarak yazılmış olan şiir biçimi

KILIR

  1. [isim] Maydanozgillerden, bir yıllık ve özel kokulu otsu bir bitki (Ammi visnaga)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü