İçinde iş olan 5 harfli 91 kelime var. İçerisinde İŞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında iş olan kelimeler listesine ya da Sonu iş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SERİŞ
-
-
[isim]
Serme işi veya biçimi
-
[isim]
Serme işi veya biçimi
- DEĞİŞ
-
-
[isim]
Değme işi veya biçimi
- "Buğdayı pirinçle değiş etmek."
-
Değişim
-
[isim]
Değme işi veya biçimi
- GEZİŞ
-
-
[isim]
Gezme işi veya biçimi
-
[isim]
Gezme işi veya biçimi
- İŞKİL
-
-
[isim]
Kuruntu
-
[isim]
Kuruntu
- BİŞEK
-
-
[isim]
Yayık dövmede kullanılan araç
-
[isim]
Yayık dövmede kullanılan araç
- GİRİŞ
-
-
[isim]
Girme işi veya biçimi
- "Fakülteye her girişimde ilk selamlaştığım o olurdu." (Haldun Taner)
-
Bir yapıda içeri geçilen yer, methal, antre
- "Evin girişi pek dar."
-
Bir eserin konusunu tanıtarak kolay kavranmasını sağlayan, ön sözden sonra yer alan bölüm, methal
-
Bir anlatımda gelişme bölümüne hazırlık yapmayı sağlayan bölüm, girizgâh
-
Bir bilime hazırlık amacıyla yazılan eser
- "Dil bilimine giriş."
-
Bir müzik parçasında baştaki bölüm, methal
-
[isim]
Girme işi veya biçimi
- ÇİZİŞ
-
-
[isim]
Çizme işi veya biçimi
-
[isim]
Çizme işi veya biçimi
- KANİŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek
- "Köpek siyah beyaz karışık uzun tüylü bir kaniş, kedi kaplan postlu, yeşil gözlü bir tekir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek
- FETİŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, put
-
Uğurlu sayılan şey
-
Tapınırcasına sevilen şey veya kimse
-
[isim]
İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, put
- SEVİŞ
-
-
[isim]
Sevme işi veya biçimi
-
[isim]
Sevme işi veya biçimi
- GENİŞ
-
-
[sıfat]
Eni çok olan, enli, vâsi
- "Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu." (Peyami Safa)
- "Bu vahim skandalı, bu mahdut dışarlık çocuğu niçin bu kadar geniş karşılıyordu?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Alanı büyük olan, makro, dar karşıtı
- "Bu ağaç, bir geniş bostan duvarının dış tarafında idi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Bol (elbise)
-
Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, makro
- "Geniş anlamlı."
-
Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat
- "Besbelli geniş, olabildiğince umursamaz görünmek istiyordu." (Atilla İlhan)
-
Çok
- "Geniş iş alanları sağlandı."
-
[sıfat]
Eni çok olan, enli, vâsi
- YEMİŞ
-
-
[isim]
Bitkilerde, döllenme sonunda çiçeği meyve yapraklarından oluşan ve tohumu taşıyan organ, meyve
- "Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." (Burhan Felek)
-
İncir
-
[isim]
Bitkilerde, döllenme sonunda çiçeği meyve yapraklarından oluşan ve tohumu taşıyan organ, meyve
- BİTİŞ
-
-
[isim]
Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme
- "Romanlarda olduğu gibi bir başlangıç, bir bitiş arzu ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Final
-
[isim]
Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme
- BİLİŞ
-
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- "Eyfel'in büyük bir kule olduğunu bilmek cinsinden bir biliş..." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hiç kimse bu kara yağız garip yiğide biliş çıkmadı." (Kemal Tahir)
-
Bildik, tanıdık, dost
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- İĞDİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Erkeklik bezleri çıkarılarak veya burularak erkeklik görevi yapamayacak duruma getirilmiş (hayvan ve özellikle at)
-
[sıfat]
Erkeklik bezleri çıkarılarak veya burularak erkeklik görevi yapamayacak duruma getirilmiş (hayvan ve özellikle at)
- İŞYAR
-
-
[isim]
Bir işle görevli olan kimse, görevli, memur
-
[isim]
Bir işle görevli olan kimse, görevli, memur
- DİKİŞ
-
-
[isim]
Dikme işi
- "Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu." (Refik Halit Karay)
- "Kafasına iki dikiş attılar."
-
Dikme biçimi
- "Aralarında görüşmeye başlar başlamaz da hemen kumaş, terzi, dikiş, moda kelimeleri geçerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Dikilen yer
- "Astarın dikişi sökülmüş."
-
Giysi üzerinde gözle görülen dikilmiş iplik yolu
- "Ceketin yakasına dikiş yapılacak."
-
Dikilecek şey
- "Yanında demir bir bahçe iskemlesi, üstünde bir dikiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Giysi dikme işi, terzilik
- "Başkalarının dikişi görünüşte bizimkinden ayırt edilmez gibidir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Dikme işi
- İŞLEK
-
-
[sıfat]
Çok işleyen, canlı, hareketli
-
Özenmeden, çabuk yazıldığı hâlde okunaklı ve güzel olan (yazı)
- "İşlek, açık bir yazı. Bir kadın elinden çıkma." (Tarık Dursun K)
-
[sıfat]
Çok işleyen, canlı, hareketli
- İŞLİK
-
-
[isim]
Atölye
- "İşliğin karanlık köşelerinde babasının yüzlerce hayali vardı." (Reşat Enis)
-
Gömlek
- "... tulumbaya yaklaştı, işliğinin yakasını açtı, kollarını sıvadı." (Samim Kocagöz)
-
[isim]
Atölye
- DİZİŞ
-
-
[isim]
Dizme işi veya biçimi
-
[isim]
Dizme işi veya biçimi