İçinde iç olan 5 harfli 32 kelime var. İçerisinde İÇ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında iç olan kelimeler listesine ya da Sonu iç ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EZGİÇ
-
-
[isim]
Boyaları ezmeye yarayan demir veya porselen alet
-
[isim]
Boyaları ezmeye yarayan demir veya porselen alet
- RAYİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir para biriminin veya malın satış ve sürüm değeri
- "Türk lirasının rayicinin en yüksek olduğu bir dönemden söz ediyorum." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir para biriminin veya malın satış ve sürüm değeri
- BİÇEM
-
-
[isim]
Üslup
- "Bu küçük köy evini, nasıl bana benzeyen bir biçemde döşedim!" (Nezihe Meriç)
-
[isim]
Üslup
- BİÇİM
-
-
[isim]
Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkal
- "İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur." (Salâh Birsel)
- "Onlara bu yaşta biçim verecek olan hocaları, ana babaları, büyük yaşta akrabalarıdır." (Burhan Felek)
- "Bir biçimine getirip benimle Samim'e de veriştiriyormuş." (Salâh Birsel)
-
Yakışık alan şekil, uygun şekil
- "Söylediklerimden çok, söyleyiş biçimi etkili oluyor kalabalığın üstünde." (Atilla İlhan)
-
Herhangi bir şeyin benzeri
-
Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form
-
Tarz
- "İngiliz biçimi ceketler, sıcak iklimler için yapılmış kısa pantolonlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format
-
Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu
-
Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil
- "Gazel, mesnevi, rubai, sone birer şiir biçimidir."
-
[isim]
Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkal
- ÇEKİÇ
-
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
-
Yaklaşık 1,20 m uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kg olan gülle
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
- HALİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koy, körfez
-
Gelgit olayının belirgin olduğu yerlerde, bu olaydan doğan akıntıların etki yaptığı kıyılarda akarsu ağızlarının huni biçiminde genişlemiş durumu
-
[isim]
Koy, körfez
- BİÇKİ
-
-
[isim]
Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme işi
-
[isim]
Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme işi
- İÇYÜZ
-
-
[isim]
Herkesçe bilinmeyen, anlaşılmayan ve görünenden büsbütün başka olan neden veya nitelik, mahiyet, zamir, künh
- "Bu işin içyüzünü dostlarımızın bize gösterdikleri telgraf haberlerinden yeter bir vuzuh ile öğrenmekte gecikmemiştik." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Herkesçe bilinmeyen, anlaşılmayan ve görünenden büsbütün başka olan neden veya nitelik, mahiyet, zamir, künh
- HARİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dış, dışarı
- "Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yabancı ülke, dışarı
- "On yıl hariçte kalmış."
-
[zarf]
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, müstesna
- "Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa oturursa kendini bir şey zanneder." (Burhan Felek)
-
[isim]
Dış, dışarı
- İÇSEL
-
-
[sıfat]
İçle ilgili, içe ilişkin, dâhilî
- "Sızlatıcı bir içsel acıyı da dile getirir şair." (Selim İleri)
-
[sıfat]
İçle ilgili, içe ilişkin, dâhilî
- BİÇİŞ
-
-
[isim]
Biçme işi veya biçimi
-
[isim]
Biçme işi veya biçimi
- İÇERİ
-
-
[isim]
İç yan, iç bölüm, dışarı karşıtı
- "İçeriden sesler geliyor."
- "Bu işte bir milyar lira içeri girdim."
- "Bundan da başka yarın bunu tutar, içeri tıkabilirdi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir taş merdivenden çıkıp yarı açık duran bir tahta kapıdan içeriye dalıyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İç, iç yüzey
- "Odanın içerisi bu kadar adam almaz."
-
[sıfat]
İç yüzeyde, iç bölümde olan
- "İçeri odadan sesler geliyor."
-
[zarf]
İç yana, iç yana doğru
- "İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." (Peyami Safa)
-
Gönül, yürek
-
Hapishane
-
[isim]
İç yan, iç bölüm, dışarı karşıtı
- İÇREK
-
-
[sıfat]
Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı
-
[sıfat]
Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı
- İÇİCİ
-
-
[isim]
İçme işini yapan kimse
-
[sıfat]
Ayyaş
-
[isim]
İçme işini yapan kimse
- NESİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doku
-
Dokuma
-
[isim]
Doku
- İÇMEK
-
-
[-i]
Bir sıvıyı ağza alıp yutmak
- "Bir oluktan buz gibi bir su içtik." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Gençliklerinde pek sıkı fıkı arkadaşmışlar, içtikleri su ayrı gitmezmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sigara, nargile vb.nin dumanını içe çekmek
- "Evinden pek seyrek zamanlarda içtiği nargilesini istedi." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şey, bir sıvıyı içine çekmek, emmek
- "Toprak suyu içer."
-
[nsz]
İçki kullanmak
- "O akşam saat ikiye kadar içtiler." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Bir sıvıyı ağza alıp yutmak
- BİÇME
-
-
Prizma
-
[isim]
Biçmek işi
-
Yontulmuş yapı taşı
-
Prizma
- ÇEMİÇ
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Dut veya üzüm kurusu
-
[isim]
Dut veya üzüm kurusu
- PİLİÇ
-
-
[isim]
Tavuğun küçüğü, erginleşmemiş tavuk veya horoz
-
Genç, güzel ve alımlı kız veya kadın
-
[isim]
Tavuğun küçüğü, erginleşmemiş tavuk veya horoz
- İÇSİZ
-
-
[sıfat]
İçi olmayan (taneli sebze veya kuru yemiş)
-
İç lastiği olmayan
-
Muhtevası olmayan, kuru, anlamsız
- "İçsiz bir ortamı sanatçılar da yadırgıyor, bu kurulaşmadan, yüzeyleşmeden onlar da yakınıyor." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İçi olmayan (taneli sebze veya kuru yemiş)