İçinde is olan 6 harfli 128 kelime var. İçerisinde İS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında is olan kelimeler listesine ya da Sonu is ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İS, Sİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İSTEKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bilardo oyununda toplara vurmak için kullanılan sopa
-
İstika
-
Basımevlerinde kitap formalarını kırmak, katlamak için kullanılan sert tahta veya kemikten yapılmış araç
-
[isim]
Bilardo oyununda toplara vurmak için kullanılan sopa
- TAKDİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kutsal sayma, kutsama
- "Kemerlerindeki kurşunların her birisini ayrı ayrı takdis ettim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kutsal sayma, kutsama
- SOFİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sofizmden yana olan kimse, düşünce vb
-
[sıfat]
Safsatacı, yanıltıcı
-
[isim]
Sofizmden yana olan kimse, düşünce vb
- İSTERİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Histeri
-
[isim]
Histeri
- DESİSE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aldatma, oyun, düzen, hile, entrika
-
[isim]
Aldatma, oyun, düzen, hile, entrika
- İSABET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hedefe varma, hedefi vurma
- "Bir kurşun isabetiyle öldü."
- "Düşman uçağı isabet aldı."
- "Kurşun hedefe isabet etti."
-
Piyango vb. şans oyunlarında, kazanma, çıkma, vurma
- "Piyangodan yüz bin lira isabet etti."
-
Öneri, düşünce veya söz, yerinde olma
- "Bu sözünde isabet var."
- "O hâlde yalnız çıkmış olduğuma çok isabet etmiştim." (Halide Edip Adıvar)
-
Yanılmazlık
- "Kapının yanına isabet eden ilk koltuktakinin tıraşı bitmişti." (Ömer Seyfettin)
-
Güzel rastlantı
- "Bize uğramanız isabet, biz de sizi arıyorduk."
-
[ünlem]
"Çok güzel, iyi oldu" anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü
-
[isim]
Hedefe varma, hedefi vurma
- İSRAİL
- ...
- ATEİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Tanrıtanımaz
-
[sıfat]
Tanrıtanımaz
- LİSANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi
- "Doktora veya lisanslarını hazırladıkları sırada maişet parasını büro ve otel garsonluğu yapmakla çıkarıyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu öğrenim sonunda elde edilen ve diploma ile belgelendirilen akademik derece
-
Bir malı yabancı firma adına üretme izni
-
Bir sporcunun resmî yarışmalara katılabilmesi için spor federasyonunun kendisine verdiği kayıt fişi veya kimlik kartı
-
Yurda mal sokma veya yurttan mal çıkarma izni
- "İthal lisansı. İhraç lisansı."
-
[isim]
Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi
- ŞİSTLİ
-
-
[sıfat]
Şist gibi yapraklı
- "Şistli kaya."
-
[sıfat]
Şist gibi yapraklı
- BUDİST
- ...
- TESLİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üçe çıkarma, üçleme
-
Katoliklerde, Tanrı, İsa ve Meryem'in aynı kişi olmaları inancı, üçleme
-
[isim]
Üçe çıkarma, üçleme
- LİSELİ
-
-
Lise okuyan (öğrenci)
- "Kadın liseli bir öğrenci, adam delikanlı..." (Çetin Altan)
-
Lise okuyan (öğrenci)
- NAKİSA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eksiklik, kusur
-
[isim]
Eksiklik, kusur
- MECLİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı
- "Nihayet bir akşam bütün ihtiyarlar, kadın erkek meclis kurar, ahenge başlarlarmış." (Halide Edip Adıvar)
-
Bu toplantının yapıldığı yer, şûra
-
Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için bir araya gelmiş kimseler topluluğu
- "Yemekten sonra meclis gruplara ayrılmıştı." (Peyami Safa)
-
Dostlar toplantısı
- "Meclisi aranan, hoşsohbet, coşkulu, şair ruhlu bir insandı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı
- SİSTEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düzen
-
Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni
- "Servet, nasıl kazanılmış olursa olsun, onun kontrolüne girecek rejim ve sistem memleketi mahvedecektir." (Halide Edip Adıvar)
-
Yol, yöntem
- "Eski bir sistem."
-
Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat
- "Fren sistemi."
-
Model, tip
- "... son sistem, pırıl pırıl bir rotatif almışlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Dizge
-
[isim]
Düzen
- MANİSA
- ...
- BİRİSİ
-
-
[zamir]
Herhangi bir kimse
- "Birisi sezecek olsa kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı." (Erhan Bener)
-
[zamir]
Herhangi bir kimse
- EGOİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bencil, hodbin
- "Sakat bir kadına tahammül edemeyecek kadar egoist miyim?" (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bencil, hodbin
- DİSKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bilgisayardaki işlemlerin kaydedildiği manyetik araç
-
[isim]
Bilgisayardaki işlemlerin kaydedildiği manyetik araç