İçinde irm olan 8 harfli 71 kelime var. İçerisinde İRM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında irm olan kelimeler listesine ya da Sonu irm ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
M R İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MİR
2 Harfli Kelimeler
İM, Mİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEÇİRMEK
-
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
-
[-e]
Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
- "Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi." (Kemal Bilbaşar)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek
- "Odanın eşyasını öbür odaya geçirmek."
-
[-i]
Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
- "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
- "Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek
- "Arkadaşımı geçirmeye gittim."
-
[-i]
Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
- "Kocan için geceyi evden dışarıda geçirmek fırsatını sen kendin temin et." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[-e]
Giymek, giyinmek
- "Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak
- "Kılıçtan geçirmek. Dayaktan geçirmek."
-
[-i]
Herhangi bir durumu yaşamış olmak
- "Ne yapar ne eder, günde iki üç saatini at üstünde geçirirdi." (Necati Cumalı)
-
Etmek, yapmak
-
[-i]
Hastalık bulaştırmak
- "Nezleyi bana geçirdin."
-
[-le]
Zaman harcamak
- "Benim bu işlerle geçirecek vaktim yok."
-
Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- İVDİRMEK
-
-
[-i]
Hareket durumunda olan bir nesnenin hareketini çabuklaştırmak
-
[-i]
Hareket durumunda olan bir nesnenin hareketini çabuklaştırmak
- SİNDİRME
-
-
[isim]
Sindirmek işi
-
[isim]
Sindirmek işi
- BEZDİRME
-
-
[isim]
Bezdirmek işi
- "Naim'in bir an önce edebiyata dönmesi için onu, kazıklar atarak bezdirmeye çalışırlar." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Bezdirmek işi
- EĞDİRMEK
-
-
[-i]
Eğik duruma getirmek, getirtmek
- "Eğdirme fesini yâr yâr kalkar da giderim." (Halk türküsü)
-
[-i]
Eğik duruma getirmek, getirtmek
- DENŞİRME
-
-
[isim]
Denşirmek işi
-
[isim]
Denşirmek işi
- BİTİRMİŞ
-
-
[sıfat]
Bir bilim dalında veya başka bir alanda bilginin doruğuna ulaşmış (kimse)
-
Bilgili, açıkgöz
-
[sıfat]
Bir bilim dalında veya başka bir alanda bilginin doruğuna ulaşmış (kimse)
- GETİRMEK
-
-
Gelmesini sağlamak
- "Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-de]
Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak
-
[-i]
Erişmek veya eriştiğini sanmak
- "Baharı getirdik."
-
[nsz]
İleri sürmek
- "Örnek getirmek."
-
[nsz]
Sebep olmak, ortaya çıkarmak
- "Bu rüzgâr kar getirir."
-
[-i]
İletmek, bildirmek
- "Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[nsz]
Sağlamak
- "Haftada bir cuma günleri işleyen küçük bir kahve ayda ne kadar gelir getirirse." (Ömer Seyfettin)
-
Bir makama atamak veya seçmek
-
[yardımcı fiil]
Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
- "Ateh getirmek. Nedamet getirmek."
-
Gelmesini sağlamak
- KESTİRME
-
-
[isim]
Kestirmek işi
-
Oturduğu yerde hafif ve kısa süreli uyuma
-
[sıfat]
Alışılanın dışında kısa olan (yol), kese
- "Evimden çıkar, bir kestirme yoldan beş dakikada evine varabilirdim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Amacı fazla uzatmadan anlatan
- "Kestirme cevap. Kestirme söz."
-
[zarf]
Kısaca, özet olarak
- "Konuyu kestirme anlattı."
-
Kaynatılıp limon sıkılarak koyulaştırılmış şeker şerbeti
-
[isim]
Kestirmek işi
- ESTİRMEK
-
-
[-i]
Esmesini sağlamak
-
[-i]
Esmesini sağlamak
- ŞİŞİRMEK
-
-
[-i]
Şişkin bir duruma getirmek
- "Nefesinin olanca gücü ve hızıyla şişirdiği tulumu dudaklarına yanaştırdı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Abartmak
-
Bir sözü veya yazıyı gereksiz yere uzatmak
-
[nsz]
Baştan savma iş görmek
- "Şimdi çabuk tarafından bir senaryo şişirmeli." (Atilla İlhan)
-
[-i]
Şişkin bir duruma getirmek
- DİKTİRME
-
-
[isim]
Diktirmek işi
-
[isim]
Diktirmek işi
- KONFİRME
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Doğrulanmış, geçerlenmiş, onaylanmış
-
[sıfat]
Doğrulanmış, geçerlenmiş, onaylanmış
- YİRMİNCİ
-
-
[sıfat]
Yirmi sayısının sıra sıfatı, sırada on dokuzuncudan sonra gelen
-
[sıfat]
Yirmi sayısının sıra sıfatı, sırada on dokuzuncudan sonra gelen
- SEĞİRMEK
-
-
[nsz]
Hafif kımıldamak, genellikle vücudun bir yerinde deri ile birlikte derinin hemen altındaki kaslar hafifçe oynamak
- "Üç dört gün oluyor, sol gözümün alt kapağı seğiriyordu." (Burhan Felek)
-
[nsz]
Hafif kımıldamak, genellikle vücudun bir yerinde deri ile birlikte derinin hemen altındaki kaslar hafifçe oynamak
- BİÇTİRME
-
-
[isim]
Biçtirmek işi
-
[isim]
Biçtirmek işi
- KEMİRMEK
-
-
[-i]
Sert bir şeyi dişleriyle azar azar koparmak
- "Küçük bir fare bir şeyler kemiriyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Aşındırmak, yemek
- "Demiri pas kemiriyor."
-
Bir şeyin içine işleyerek onu harap etmek
- "İşte birkaç zamandır beynimi kemiren şüphe: Ben deli miyim?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Sert bir şeyi dişleriyle azar azar koparmak
- DELİRMEK
-
-
[nsz]
Deli olmak, aklını yitirmek, çıldırmak
- "İkramiye kazananların delirdiklerini işitirdi." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Deli olmak, aklını yitirmek, çıldırmak
- ÇİZDİRME
-
-
[isim]
Çizdirmek işi
-
[isim]
Çizdirmek işi
- İNDİRMEK
-
-
[-i]
Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak
- "Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." (Yahya Kemal)
-
Bir taşıt veya binek hayvanından aşağıya almak
-
Fiyatını azaltmak, düşürmek
-
Hızla vurmak
- "Genç adamın başına son darbeyi indirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kapamak
- "Kepenkleri indirmek."
-
[nsz]
Yağmur, sis, birdenbire bastırmak
- "Haberlerle birlikte hızlı bir yağmur indirdi." (Necati Cumalı)
-
Kırmak, tahrip etmek
- "Göstericiler yapının camlarını indirmişler."
-
[-i]
Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak