İçinde ira olan 5 harfli 18 kelime var. İçerisinde İRA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ira olan kelimeler listesine ya da Sonu ira ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A R İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARİ
2 Harfli Kelimeler
AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İRADİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
İstençli
-
İstençli
- GİRAY
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen unvan
-
[isim]
Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen unvan
- BİRAZ
-
-
[sıfat]
Bir parça, azıcık
- "Biraz yağmur yağdı mı Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü." (Falih Rıfkı Atay)
-
[zarf]
Kısa bir süre için
- "Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra." (Oktay Rifat)
-
[zarf]
Az miktarda
- "Dersini biraz biliyor."
-
[sıfat]
Bir parça, azıcık
- ŞİRAN
- ...
- TİRAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça
-
Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi
- "Nina romantik bir tiradı andıran anlatışı kesti." (Refik Halit Karay)
-
Uzun ve tumturaklı konuşma
- "Hayatın insafsızlığı ile başlayan bir yakınma tiradı, sizin beceriksizliğinize dayanır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça
- KİRAZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gülgillerden, ılıman iklimlerde yetişen bir meyve ağacı (Cerasus avium)
-
Bu ağacın kırmızı veya beyaz renkte, etli, sulu, tek çekirdekli meyvesi
- "Tabaktan ikişer kiraz daha alıyoruz." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Gülgillerden, ılıman iklimlerde yetişen bir meyve ağacı (Cerasus avium)
- VİRAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Virüslerle ilgili
-
[sıfat]
Virüslerle ilgili
- MİRAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göğe çıkma
-
[isim]
Göğe çıkma
- MİRAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
- "Erkek çocuk ne kadar miras yerse kız çocuk da o kadar miras yer." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bizimkiler okkalı bir mirasa konmuşlar da o hergelenin hakkını mı yemişler ne?" (Haldun Taner)
-
Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik
- "Son zamanlarda İzmir'deki gazinocu bir amcasından beş bin liralık bir de miras yemişti." (Haldun Taner)
-
Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey
- "Konukseverlik bize atalarımızdan mirastır."
-
[isim]
Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
- MİRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayna
-
[isim]
Ayna
- TİRAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gazete, kitap, dergi vb.nin bir basılışındaki baskı sayısı
-
[isim]
Gazete, kitap, dergi vb.nin bir basılışındaki baskı sayısı
- VİRAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Yıkık, harap
- "İleriye baktı; harabe. Şu tarafa baktı. Viran bir kemer." (Aka Gündüz)
- "Yunus Emre'm bunu söyler, aşkın deryasını boylar / Şol yüce köşkler, saraylar viran olur kalır bir gün." (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Yıkık, harap
- ZİRAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tarımsal
-
[sıfat]
Tarımsal
- VİRAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yolun kıvrıldığı yer, büküntü, dönemeç
- "Bu dönüm noktası ... meğer bir ölüm virajı imiş!" (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Memur, geç işareti verince gaza bastı ve virajı umduğundan güzel aldı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir yolun kıvrıldığı yer, büküntü, dönemeç
- TİRAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eski Yunan'da siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse
-
[sıfat]
Acımasız, gaddar, despot
-
[isim]
Eski Yunan'da siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse
- FİRAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayrılış, ayrılık
-
[isim]
Ayrılış, ayrılık
- FİRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaçma, kurtulma
- "Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz." (Aka Gündüz)
-
Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması
- "Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra, kendim de pişman oldum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kaçma, kurtulma
- İRADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç
- "Korkunç bir irade kuvveti sarfıyla baş ucundaki lambayı yaktı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İstenç
-
Buyruk
- "Görülünce vurulması için irade bile var." (Sermet Muhtar Alus)
-
İstek, dilek
-
[isim]
Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç